Etiket

annelik

Yazılar

Pandemi dönemi herkes gibi yeni anne adaylarını da tedirgin ediyor. Bu süreçte yapılması gerekenler  Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Pınar Kadiroğulları tarafından Womanlogy anneleri için hazırlandı:

Pandemi süreci doğum hazırlığı yapan anne adayları ve doğum sonrası emzirme dönemindeki anneler için ek önem taşımaktadır. Pandemi sürecinde, hamile kadınların yaşadıkları hormonal değişikliklerin etkisiyle var olan kaygıları, daha da artabilmektedir. Bu süreçte bağışıklık sisteminin güçlü tutulması, rutin egzersizlerine devam etmeleri ve doğum hazırlıklarını aksatmamaları önem taşımaktadır.
Her yıl sıklıkla yaşanan ağır grip atakları bile bağışıklığı zayıflamış gebelerde artı risk oluşturur. Covid-19 ile ilgili ise henüz yeterli veri ve çalışma bulunmamaktadır. Karşı karşıya kaldığımız virüs tamamen yeni ve tanınmayan bir virüs olduğundan gebelerde etkisi ile ilgili, geniş çaplı çalışmalar yapılması gerekmektedir. Bu da uzun yıllar alabilir. Genel olarak gelen ilk veriler covid ve gebelik ilişkisinin olumsuz olmadığını göstermektedir. Yapılan ilk çalışmalar doğum yapanlarda herhangi bir komplikasyon görülmediğini, bebeklere enfeksiyon geçmediğini, anne sütünde virüs saptanmadığını kısıtlı sayılarla da olsa göstermektedirler.
Oluşturulmuş genel tedavi algoritmaları da gebe bir kadının gebe olmayandan daha büyük bir risk taşımadığını, toplum için geçerli genel önerilerin gebeler için de geçerli olduğunu belirtmektedir. Hafif geçirilen Covid-19 atağında kullanılan temel ilaçlar da uzun yıllardır bilinen ve gebelerin nispeten güvenle kullanabileceği ilaçlar. Bu bilgiler ışığında aslında içimizi bir nebze daha ferah tutabiliriz.
Kişisel hijyene dikkat etme, sosyal mesafeyi koruma, olabildiğince izole kalma gibi yöntemleri artık herkes ezberledi. Bunun dışında düzenli beslenmeye devam etmek, günlük aktivite düzenine sadık kalarak kısa yürüyüşler, ev içi basit egzersizler yapmak ve uyku döngüsünü bozmamak korunma yöntemlerinin başında geliyor. Rahatlatıcı nefes egzersizleri, mümkün olduğu kadar çalışma hayatını devam ettirmek, keyif verici aktivitelerin devamı, güvenilir bilgi kaynaklarından faydalanmak kaydıyla sosyal medyadan tamamen kopmamak temel önlemler arasında sayılabilir.

Pandemi sürecine bağlı kaygı duyan annelere nasıl davranılmalı ?

Bir gebenin aklında “sağlıklı ve vaktinde doğum yapabilecek miyim, virüs kaparsam tedavi görebilir miyim, bebeğime virüs geçer mi, bebeğim kalıcı zarar görür mü, doğum sonrasında emzirebilir miyim?” gibi soruların olması son derece anlaşılır. Gebelik duyguların yoğun yaşandığı bir dönemdir. Gebeliğe bağlı hormonal değişiklikler de kaygıları tetikler. Baba adayları ve varsa diğer çocuklar bu kaygıya ortak olabilir ya da abartılı bulup gebeye öfke de duyabilir. Bu süreçte baba adayları sabırlı olmalı; çocukların da süreçle ilgili sorularına doğru cevaplar verilmelidir. Çocuklarla gelecekte, sağlıklı günlerde, kardeşle yapılacak aktivitelerin hayali kurulabilir, doğacak kardeş masallara, hikayelere dahil edilebilir. Belirsizlik; bilinmez bir durumla karşı karşıya kalmak bireyin kontrol duygusunun zayıflamasına neden olur ve bu da ruhsal savunma düzeneklerini tetikler. Bu savunma düzenekleri, kaygılanma, temizlik takıntılarının artması ve bedensel belirtilerin hemen kötüye yorulması gibi kendini gösterebilir. Gebenin davranışsal değişiklikler göstermesi kabul edilebilir ve mutlaka ruhsal açıdan desteklenmelidir.

Hamilelik, korona virüs enfeksiyonu riskini artırır mı ?

Gebelik sürecinde bağışıklık sistemi zayıflamaktadır. Bağışıklığın azalması hamile kadınları viral solunum yolu enfeksiyonlarına karşı daha yatkın hale getirmektedir. Ayrıca hamilelik döneminde solunum sisteminde bazı değişiklikler olmaktadır. Bu değişiklikler solunum yolu enfeksiyonlarının hamilelik döneminde daha şiddetli geçirilmesini de beraberinde getirmektedir. Elimizde yeterli veri olmamak ile birlikte, anne adaylarının covid-19 salgına karşı daha tedbirli olmaları gerekmektedir.

Gebeler nasıl tedbirler almalı ?

Gebelerin alacakları tedbirler aslında toplumun diğer bireylerinden farklı değildir. Özellikle el hijyeni önemli olup eller en az 20 saniye su ve sabun ile yıkanmalıdır. En az yüzde 60 alkol içeren el dezenfektanları hamilelik döneminde kullanılabilir. Eller göz, ağız, burun bölgesinden olabildiğince uzak tutulmalıdır. Gebeler salgın döneminde olabildiğince evden çıkmamalı ve sosyal mesafeyi mutlaka korumalıdır. Eve ziyaretçi kabul edilmemelidir. Evden çıkmak durumunda kalırlarsa maske takmalı ve diğer kişiler ile aralarına en az 1 metre mesafe koymalıdırlar. Dengeli beslenmeli, düzenli uyumalı ve vücut direncini artırmalıdırlar.

Korona virüs hamilelik döneminde bebeğe bulaşır mı ?

Gebelikte geçirilen korona virüs enfeksiyonunun anneden bebeğe bulaşma riski henüz tam olarak bilinmemektedir. Fakat erken gebelik döneminde geçirilen yüksek ateşli hastalıkların bebek üzerine olumsuz etkileri olabilmektedir. Dolayısıyla anne adayları bu enfeksiyona karşı sıkı tedbirler almalı ve olası bir bulaş riskinden azami ölçüde kaçınmalıdır.

Doğum yaptınız, bebeğiniz kucağınızda, tebrikler artık siz de bir annesiniz 🙂 Bu güzel gelişmenin yanı sıra sizin için iyi bir haberimiz var; hamilelikte aldığınız kilolarınızdan kurtulmanıza sevimli bebeğiniz yardım etmeye çoktan hazır 🙂 Size düşen ise annelik içgüdülerinize ve sütünüze güvenerek onu sıkça emzirmek ve aşağıdaki diğer önemli  3 maddeyi de göz ardı etmemek :

  • Emzirmek:  Saat , süre, mekan farkı gözetmeksiniz, bebeğiniz her istediğinde, her fırsatta emzirmeye gayret edin. Emzirmek bebeğinizi beslediği gibi sizi de hızla zayıflatacaktır. Emziren annelerin günde 500 kalori fazladan harcadıkları belirlenmiştir. Dolayısıyla emzirmek metabolizma hızlandırıcı bir faaliyettir. Araştırmalar emziren annelerin ilk 4 ay her ay yaklaşık 1 kg verdiğini ve vücudun her 10 ml. süt salınımı için 7 kalori harcadığını göstermiştir.

 

  • Sıvı Tüketimi : Emzirme esnasında daha fazla sıvı ihtiyacı duyacağınızı sizler de fark edeceksiniz. Her emzirme sonrasında mutlaka en az 1 su bardağı su tüketmelisiniz. Günde 2.5-3 litre su tüketimi ihtiyacınızı gidecektir.  Su haricinde komposto(şekersiz), ayran, bitki çayları da tüketebileceğiniz diğer sıvılardan.
  • Dengeli ve Sağlıklı Beslenme : Araştırmalar sağlıklı ve doğru beslenen annenin emzirme sırasında enerji harcadığından ve süt üretimi için yağ dokusu kullanıldığından dolayı daha kolay kilo verdiğini göstermektedir. Emzirme döneminde bebeğinizin sizin tükettiğiniz besinlerden beslendiğini unutmamalısınız. Böylece ister istemez yediklerinize normalden daha fazla dikkat etmiş olacaksınız. Geçiştirmeden ve farklı besin gruplarından dengeli beslenmeye ve öğün aralarında sağlıklı atıştırmalıklar tüketmeye özen göstermelisiniz. Bu dönemde diyet yapmak bebeğinizin her besine ihtiyacı olacağı için uygun bulunmamaktadır. Emzirirken beslenme konusunu daha detaylı incelemek için “Emzirme döneminde anneler nasıl beslenmeli?” adlı yazımıza göz atabilirsiniz.
  • Dinlenmek : Süt üretimini arttırmak için en önemli konulardan biri de dinlenmek. Dinlenmek ve uyumanın gücünü bu dönemde hızla fark edeceksiniz. Bebeğiniz her uyuduğunda siz de uyumaya çalışmalı veya uzanmalısınız. Özellikle ilk 1 ay ne kadar dinlenirseniz ve ne kadar emzirirseniz sütünüzün de hızla arttığını keşfedeceksiniz.

Doğumdan hemen sonra ortalama 5-6 kilo anında verilir. Bunun sebebi bebeğin ağırlığı, plasentanın ağırlığı ve bebeğin bulunduğu suyun ağırlığıdır. Daha fazla kilo vermek ise zamana yayılan bir durumdur ve sizin yaşam tarzınızla birebir alakalıdır.  Kilo vermek için gerekli 2 temel konuyu hepimiz biliriz : Beslenme ve Spor. Doğumdan sonra bir müddet spor yapmanızın uygun görülmeyeceğini düşünürsek geriye beslenme tarzınızı düzenleyerek, bol bol emzirmek, dinlenmek ve sıvı tüketimini arttırmak kalıyor.

Sütünüze ve kendinize güvenin sevgili anneler, emzirmek sizi zayıflatmakla kalmayacak aynı zamanda bebeğiniz ile olan bağınızı da arttıracaktır.

 

Anne-bebek üzerine, “bidunyacocuk” hesabında özgün içeriklerini paylaşarak pek çok anneyi aydınlatan  popüler blogger Burcu Ertürk Teke ile yaptığımız keyifli röportaj sizlerle…

Soru 1. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Ben Burcu Ertürk Teke. 32 yaşındayım. 4 yaşında bir kızım var. Daha önce İzmir’de yaşıyorduk. 5 aydır Münih’te yaşıyoruz. İşletme mezunuyum. Şuan çalışmıyorum.

Soru 2. “bidunyacocuk”u oluşturmaya nasıl karar verdiniz? Çıkış noktanız neydi? Neden bu ismi seçtiniz?

Aslında Emzirme Sanatı facebook grubunda yöneticilikle başladım annelere yardım etmeye. Daha sonra ilgi alanım genişledi. Ebeveynliğin her alanı ile ilgilenmeye, okumaya, çeviriler yapmaya ve yazmaya başladım. Arkadaşlarım bir blog açıp yazmamın daha çok insana ulaşmamda faydalı olacağını söylediler. Böylece blog fikri oluşmaya başladı. Çocukların bambaşka bir dünyaları olduğunu, hem de onların içlerinde bütün dünyayı barındırdıklarını, çok bilge doğduklarını düşünüyorum. Bizler onların yolculuklarına eşlik ve gerektiğinde de rehberlik ediyoruz. Bu yüzden bütün bunları kapsayan bir isim ararken aklıma bidünyaçocuk geldi. Öyle bir anda. Bu isimle blog açmaya karar verdim. Bloga eşlik edecek instagram ve facebook hesapları da açıp buralardan paylaşım yapmaya başladım. Bugün buralara gelmeyi hiç beklemiyordum açıkçası. Daha çok ebeveyne ulaşabildiğim için çok mutluyum.

Soru 3. Kendi çocuğunuz ile ilişkinizde en çok neler sizi zorladı?Zorlandığınızda neler sizi motive ediyordu?

Beni en çok kendi tetiklenmelerim zorladı. Bebeklerin doğası gereği sık uyanmaları, uykuya zor dalmaları, sık sık emmek istemeleri, kucak istemeleri, ihtiyaçlarını erteleyememeleri, ağlamaları, sınırları zorlamaları hepsi normal. Başlangıç olarak bunların normal olduğunu bilmek ve kabul etmek işimi çok kolaylaştırdı. Bunlarla ebeveyn olarak başa çıkmaya çalışırken de kendi tetiklenmelerimle yüzleştim. Onun zorlanmalarını regüle etmem (duygularını dengeye getirmem) için önce kendimi regüle etmeyi öğrenmem gerekti. Ben hep kendimle ilgili çalıştım. Kendi duygularım, kendi tetiklerim, kendi sabırsızlıklarım, kendimde değiştirmem gereken şeyler hakkında çalıştım. Ben kendime yatırım yaptıkça kızımla ilişkimde daha kolay yol aldım. Bu biten bir süreç değil elbette. Her geçen gün büyüyor, dolayısıyla zorlandığı konular da değişiyor. Ben de her yeni durumla ilgili kendi adımlarımı atarken bazen hala çok zorlanıyorum. Bazen bildiğim şeyleri yapamıyorum. Ama önemli olanın her zaman her şeyi doğru yapmak değil, iletişimi ve bağı korumak için çaba göstermek olduğuna inanıyorum. Beni motive eden şey her zaman çabamın kıymetli ve telafinin mümkün olduğunu bilmem oldu. Hata yapabilirim, çünkü insanım. Mükemmellik beklentim yok ne kendimden ne de çocuğumdan. Beraber zorlanıp, beraber hatalar yapıp yine beraber iyileşiyoruz.

Soru 4. Bağ odaklı ebeveynlik sizce nedir? Kendi çocuğunuz ile bu bağı nasıl kurdunuz?

Bağ odaklı ebeveynlik, çocuğu edilgen kabul etmeyen ebeveynlik bence. Çocuk, bedeninin ve ruhunun ihtiyaçlarını yenidoğanken dahi çok iyi bilen ve yapabildiği her şekilde bunları talep etmekten hiç vazgeçmeyen çok bilge bir varlık. Bağ odaklı ebeveynlik çocuğun bu içten getirdiği bilgeliği kabul eder ve onun ihtiyaçlarını görüp, istikrarlı bir şekilde gidermeye çalışmanın bağı oluşturan şey olduğunu söyler. Ben sadece bunu yaptım. Çocuğumun ihtiyaçlarını görüp dinlemeye çalıştım. Ona ihtiyacı olanı verebilmek için çabaladım. Birilerinin ” bu yanlış, böyle olmamalı” söylemleri hep arka planda kaldı benim için. Okudum, dinledim, araştırdım ama günün sonunda çocuğuma döndüm yüzümü. Onun bana ne dediğine baktım. Hiçbir zaman da yanıltmadı beni bu yaklaşım. Bağ odaklı ebeveynliğin özünde aslında tek bir yol gösterici öğretisi var, o da “Kendi çocuğunu oku.” Bunun yanında elbette yardımcı olacak başka araçlar da var ama bu ebeveynlik biçimini kendime yakın bulma sebebim, hiçbir konuda dayatma olmaması ve her ailenin kendine özel olduğunu kabul etmesi. W. Sears “Doğal Ebeveynlik” kitabı bütün bu araçları ve yaklaşımı çok güzel özetleyen bir kaynak. Merak edenler bence bu kitapla başlayabilirler araştırmaya.

Soru 5. Hamile ve çocuğunu büyütmüş annelere önerileriniz nedir? Neyi yapsınlar ve neyi asla yapmasınlar?

Biraz ironik bir cevap vereceğim. Bence hiç bir anne adayı ve anne, kimsenin dediğini yapmamalı, ben dahil. Bol bol okumalarını tavsiye edebilirim ama okuduklarını kendi iç süzgeçlerinden geçirip günün sonunda çocuklarının neye ihtiyacı olduğuna bakarak ne yapacaklarına karar versinler. Dış sesleri “dışarıda” bırakmayı bilmek çok kıymetli bir araç bence. Bunun yanında eğer kendi travmaları veya sorunları sebebiyle çocuklarıyla bağ kurmakta zorlanıyorlarsa muhakkak bağ odaklı çalışan psikologlardan destek alsınlar. Çocuklarını da kendilerini de kimseyle kıyaslamayıp, kendilerinin de çocuklarının da biricik ve çok özel olduğunu unutmasınlar.

Soru 6. Blog yazmayı düşününce neden başka bir konu değil de,bu konuyu seçtiniz?

Tutkumu buldum diyebilirim. Hayatım boyunca çocukları hep çok sevdim. İnsan psikolojisine de çok ilgi duyuyordum. Bir insanın doğduğu andan itibaren fiziksel ve ruhsal gelişimine tanıklık etmeyi çok nefes kesici buluyorum. Bu sayede kendi içime dönüp “Ben kimim? Ben ne istiyorum? Ben nasıl bu günlere geldim?” gibi birçok soruya da cevap aramaya başladım. Bu arayış ve yolculuğu paylaşmamın başkalarına da faydalı olacağına inanarak bu konuda yazmaya karar verdim.

Soru 7. Bundan sonraki planlarınız neler? Sizi nerelerde görebileceğiz 🙂

Aslında çok planım vardı. Bunların bir kısmı ani bir şekilde ülke değiştirmemizle rafa kalkarken, diğer kısmı da şuan içinde bulunduğumuz belirsiz pandemi sebebiyle rafa kalktı. Gelecekte neler olur şuan için o yüzden bir şey söyleyemiyorum ama bu alanda çalışmak ve daha çok çocuğun ve ailenin hayatlarına olumlu dokunuşlar yapmak istediğimi biliyorum. Umarım her şey tüm dünya için bir an önce normale döner ve biz bu durumun içinden de biraz daha bilge ve farkında olarak çıkarız.

 

Burcu Hanım’a aydınlattığı tüm anneler adına teşekkür ediyoruz.

Kendisinin yazılarına  www.bidunyacocuk.com  web sitesinden erişebilirsiniz 🙂

Keyifli okumalar