Etiket

başarılı iş kadını

Yazılar

En sevdiğimiz kategorilerimizden olan “İlham Veren Kadınlar” bu kez hem yerli üretime ve ülke ekonomisine yaptığı katkı ile hem de çevre dostu buluşu ile adından söz ettiren Ayşegül Abacı. Hatay’da yaşayan Ayşegül Hanım zekası, sabrı ve azmi ile İlham Veren Kadınlar’ dan olmayı fazlasıyla hak ediyor. Kendisine doğaya sağladığı katkı ve biz kadınlara yaşattığı gurur için teşekkür ediyoruz. Şimdi sıra sorularımıza verdiği samimi cevaplarda:

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

İsmim Ayşegül Abacı. Hatay’ın Yayladağı ilçesinde 1992 yılında doğdum çocukluğum ilkokul ve ortaokul hayatım bu küçük ilçede geçti. Ön Lisans eğitimim için önce Kocaeli Üniversitesi’ne gittim daha sonra Selçuk Üniversitesi’ne geçerek ön lisans eğitimimi Selçuk Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu bölümü ile tamamladım. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olarak lisans eğitimi mi tamamladım. Evliyim ve bir çocuk annesiyim.

Girişimcilik hikayeniz hakkında bilgi sahibi olmayan okurlarımız için kısa bir bilgilendirme yapabilir misiniz?

Çocukluğum defne ağaçları arasında geçti. Ailem ben çocukluğumdan bu yana defne yapraklarını kurutup satarak geçimini sağlıyordu, dal kısımları ise hep bir atık oluşturmaktaydı. Atık dallar ailem için artık bir yük oluşturmaya başlamıştı ücret istemeden çevremizdekilere kışın ısınmaları için bu atık defne dallarını vermemize rağmen başa çıkılmaz bir hal almıştı bu atıklar. O dönemde işletmemizde bir yangın çıktı alevlerin uzun süre söndürülememesi bu atık dalların yanıcı özelliğini keşfetmeme sebep oldu . Atıkları nasıl değerlendirebiliriz diye yaptığım araştırmalar beni Yenilenebilir Enerji olan Biyokütle Yakıtı ile tanıştırdı. Avrupa’da bu yakıtın çok değer gördüğünü ve atık malzemelerden yapıldığını kullanımı sırasında doğayı kirletmediğini öğrendim. Türkiye’de Karadeniz Bölgesi’nde fındık kabuğundan yapıldığını buldum ve “Akdeniz’de Hatay’ın potansiyel bitkisi  defne ağacı atıkları ile bu iş neden yapılmasın” dedim. Böylece hem  bizim tonlarca atık değerlendirilmiş olacaktı hem de ailem büyük bir yükten kurtulacaktı bu soruların cevaplarını aradım ve bu şekilde DEFNE PELET fikri ortaya çıkmış oldu.

2021 Yılı Türkiye’nin Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimciler yarışmasında birincilik ödülüne layık görüldünüz. Bu ödül ile beraber hedeflerinizde ve hayallerinizde büyüme anlamında değişiklikler oldu mu?

Defne Pelet daha çok yeniyken yani girişimci olmaya karar verdiğim dönemlerde sürekli girişimcileri araştırdım. Bir gün rastgele kitapçıda gezerken Ekonomist Dergisi aldım eve gelip okumaya başladığım zaman aldığım sayı tesadüfen yılın kadın girişimcilerinin açıklandığı sayıymış ben o derginin o bölümünü okurken çok heyecanlandım ve “bir gün bende bu dergide kazanan olarak yer almak istiyorum” dedim. Daha ilk başlardayken bu yarışmayı kazanmayı çok istemiştim bana 4 yıl sonra nasip oldu. Diyorum ki; Gerçekten yürekten istemek gerekiyor bazı şeyleri şimdi hem bu yarışmayı öğrendiğim dergiyi halen saklıyorum hem de benim resimlerim olan dergiyi aynı yerde tutuyorum benim için o kadar kıymetli bir ödül ki, yeri çok ayrı….

Ben sadece bir ürün satmak istemedim hiçbir zaman. Üretici olmak, ürettiğim ürünün insanlara faydasının dokunması istedim ve benim gibi yola çıkan kadın girişimcilere cesaret ve ilham olabilmek istedim. Bu girişime başlarken bir çok hayal ve hedef belirledim kendime. 

Şimdi 2021 yılı Yöresinde Fark Yaratan Kadın Girişimci olarak öncelikle ulusalda marka değerimizi arttırmış olduk. Ürünlerime oluşan talep arttı ve insanlar büyük bir güvenle bizi tercih etmeye başladı. Hedeflerimden biri olan Türkiye’de bayilik sistemine geçiş konusunda birçok ilden bayilik talebi aldım. İş hacmimiz mutlaka artacak aldığım telefonlar bunu gösteriyor.

AMA artık DAHA BÜYÜK HAYALLERİM var: 

  • Türkiye’de çok güçlü bir bayilik sistemi kurmak,
  • Belirlediğim bir kaç noktada üretim tesisi açmak,
  • Ulusalda yakaladığımız bu marka değerini globale taşımak.

Ve en güzeli; o kadar çok mesaj alıyorum ki işletmesini kurmak isteyen ama yolun başında olan insanlardan. Fikrime danışmaları ve onlara yol göstericiliği yapmak çok mutlu ediyor beni…

Çevreci buluşunuz üzerine yalnızca Türkiye değil, Dünya’da da fark yaratmaktasınız. Defne Pelet’i kurarken, bu denli büyüyeceğinizi tahmin ediyor muydunuz, dünyaya açılmak gibi bir hedefiniz var mıydı?

İlk aşamada bu kadar büyüyeceğimi hayal etmemiştim, ürünümün Finlandiya’da kullanılacağını hatta 10 ülkeden temsilcilik isteyeceklerini de. Bunların hepsi benim için mucize gibi ve şükür sebebi.

İlk aşamada sadece ürünü üretebilmeye, müşteri ile yakından ilgilenmeye çabaladım. İlk hayal ettiğim şey kullananların memnun olmasıydı .Müşterilerine doğru bir şekilde yardımcı olup problemleri çözümlediğiniz zaman büyüme kaçınılmaz oluyor. Daha sonra farklı şehirlerden ürünüme olan ilgi arttı ve bulunduğum noktadan kilometrelerce uzağa ürünümü göndermek bende tutku oluşturmaya başladı o zaman hedef koydum Türkiye’de her noktada “Pelet” dendiği zaman akla gelen +6ilk isim olmak istiyorum dedim ve bunun üzerine çalışmalar yapmaya başladım. Şuan ki hedefim Türkiye’de kazanmış olduğumuz bu marka değerini yurt dışında da sağlayabilmek. Şuna inanıyorum ki eğer gerçekten inanırsanız kağıttan kuşlar bile uçabilir, bu ürünü üretebilmek bu kadar çok insana kullandırabilmek ve bu kadar uzaktaki insanlar ile iletişime geçip kullanmaları benim için gerçek bir mucizedir. Ben sadece çok inandım…

Pelet yakıtının tam olarak özellikleri ve maliyeti nedir? Sizce tüm Türkiye’de muadilleri yerine çevre dostu peletin kullanımı için nasıl bir yol izlenmeli?

Pelet yakıtı, her türlü ormansal atıkların hiçbir kimyasal bağlayıcı kullanmadan yüksek sıcaklık ve basınç sonucunda elde edilen bir katı yakıttır. Ayrıca pelet yakıtı ısıl derecesi yüksek, kül oranı ve karbon salınımı en az olan bir katı yakıt çeşididir.

Fosil yakıtlar gibi kullanım sırasında çevreye zarar vermez çünkü hiçbir kimyasal bağlayıcı kullanılmaz. Karbon salınımı en düşük yakıt çeşididir. Bu analiz sonuçları ile somutlaştırılmıştır.

Kömür kullanımı çok fazla bu ürün stokerli kazan (fındık kömürü kazanı) , pelet kazanları, ve pelet sobaları için kullanıma uygundur. Fabrikalar, termik santrallerin çoğu kömür kullanarak ısınma ihtiyacını gidermektedir. Oysa pelet yakıtı kullanılırsa hem ısıl derecesi yüksek bir ürün kullanacaklar hem de çevreye zarar vermeyecekler, bacalarına filtre takmalarına gerek kalmayacak.

 

Kamu kurum ve kuruluşlarında katı yakıt ihalelerine pelet yakıtı da dahil edilmelidir. Hatta toplu yerleşim birimlerinde kömür kullanımı yasaklanmalıdır.

Özellikle termik santraller ve fabrikalar ısıl enerjisini, yenilenebilir enerji ile karşılamalıdır.

Avrupa’da bu konuda ciddi çalışmalar yapılmaktadır. 

Pelet yakıtının  Kyota Protokolü’nde karbon salınımı kabul edilebilir ölçülerde olarak belirtmiştir. Ve bir çok ülkede imzalanan yeşil mutabakat ile yenilenebilir enerji kullanımına dikkat çekmektedir.

Diğer yakıtlara oranla daha ekonomik bir yakıt çeşididir. Ton fiyatları ortalama 750- 1100 TL. arasında değişmektedir . Diğer yakıtlar ile performans olarak değerlendirdiğimizde çok daha uygun bir maliyet söz konusu olmaktadır. 1 KG PELET yakıtı 4 kg odunun vermiş olduğu ısıl derecesine sahiptir.

Kömür ortalama 3500 ila 7000 kcal ısı derecesine sahiptir ancak atık oranı % 30-45 arasında değişmektedir. 

Pelet yakıtının ortalama 4500-5200 kcal ısıl derecesine sahiptir ancak atık oranı %1 dir .

Daha basit bir ifade ile ;  insanlar kömüre verdikleri paranın çoğu ile enerji sağlayamıyor ama pelet yakıtı aldıkları zaman paraları boşa gitmiyor, hepsi ile verim almış oluyorlar.

Kaldı ki kcal değeri 5000 üzeri fosil bir yakıt yani kömür daha çok yurtdışından dolara bağlı olarak satışı yapılan ürün oluyor.

Tamamen ülke öz kaynaklarından oluşan ve atık malzemelere kullanılarak üretildiği için pelet, yenilenebilir bir enerjidir.

Yerli üretim olduğu için döviz kurlarından etkilenen bir fiyatlaması da yoktur.

Zehirli bir gaz çıkışı yoktur. İlk yanma ve söndürme anında duman çıkar oda zarar vermez.

Sıkıştırıldığı için diğer katı yakıtlara oranla daha az yer kaplar. 

Firmanızı kurarken kendi kendinizi nasıl motive ettiniz?

Öncelikli olarak ÜRETİCİ olmak zaten güzel bir motivasyon oldu benim için üretimini yapmış olduğum ürünü araştırdıkça faydasının hem doğaya hem insana olduğunu anladıkça bu işin üzerine gittim. Ürünlerimi kullanan insanlar ile aramda duygusal bir bağ oluştu hepsi ile yakından ilgilendim ve aldığım geri dönüşler de beni motive etti.

Ailem bana destek oldu yaşadığım olumsuzluklara hep “benim için tecrübe oldu” diyerek yaklaştım. Ve bana inanan ve güvenen ailemin güvenine layık olmak için hep başarmak istedim.

Babam hep şöyle derdi “Kaymakam olsan bu kadar mutlu olmazdım.” Ben de onlara layık olmaya çalıştım 🙂

 Tabii ki aldığım her ödül beni fazlası ile motive etti. İlk olarak KAGİDER PROJE 15 kazananı olarak aslında girişimciliği, girişimci ekosisteminin ne olduğunu bu yarışma ile anladım. Kagider kadınlara destek olan bana göre en güvenilir sivil toplum kuruluşu ve ürünümü ilk defa Kagider’ deki önemli iş insanlarına anlatıp kabul görmek yüksek bir motivasyondu. Her ödülde daha ileriye gitmeye ve aldığım ödüllerin bu alkışların altını doldurmaya ve gerçekten hak ederek ilerlemek, hak ettiğim için alkışlanmak istiyorum.

Hayatınızda size ilham kaynağı olan birisi var mı?

En büyük ilham kaynağım BABAM. Babasını küçük yaşta kaybedip, 8 kız kardeşinin bakımını üstlenen, çok zor şartlarda büyüyen, her türlü riski alıp kendisine Taşkıran Defne adında ihracat hacmi büyük bir firma kuran ve defne yapraklarını satarak bana DEFNE PELET’ i kurmak için maddi ve manevi anlamda destek olan babam tabii ki… Gerçek bir girişimcidir. Kendisi ile sohbet eden çoğu kişi için bir fabrika kurmak ister. Çoğu cümlesini yazarım çünkü benim için altın değerindedir. Ve beni böyle bir girişimci ruhla yetiştirdiği için de ayrıca çok mutluyum . Babamdan aldığım ticari tecrübeleri kendi isteğim, azmim ve eğitimim ile birleştirdiğim için DEFNE PELET başarılı oldu bence.

Bir kadın için ekonomik özgürlüğün önemi sizce nedir?

Ekonomik özgürlük kadın için de erkek için de söz hakkına sahip olmak demektir. Ekonomik özgürlük bir kadın için bir çok anlamda özgürlük demektir. Çok önemlidir ve önemsenmelidir. Hayat şartları maalesef ki çok zorlayıcı, çocuklar eklenince her anlamda fedailik yapan kadın oluyor. Sosyal alanda aktif olabilmek için maddiyat yetersiz kalıyor ve bu da psikolojik olarak kadınları çok olumsuz etkiliyor. Bu aslında en basit örnek. Toplum olarak ilerleyebilmemiz ancak kadınlar ekonomiye dahil olursa mümkün olabilir. 

Bir kadın kendi ayakları üzerinde durabilen, ihtiyaçlarını kimsenin vicdanına bırakmadan alabilen, çocukları için güçlü ve güzel bir rol model olmalıdır. Ayağa kalkmalıdır ki toplumda kalkınsın!

Hayallerinin peşinden koşma konusunda cesaretsiz olan tüm kadınlar için öneriniz nedir? Sizce nasıl daha cesur olabilirler?

Hayal sadece düşüncede kalmamalıdır kesinlikle harekete geçip üzerine gidilmelidir. Hayalde kalırsa sadece hayal olacak. Ancak harekete geçersek hayallerimizi gerçeğe döndürebiliriz.

Denemeden neyin nasıl olacağını bilemeyiz ve bence hayallerimiz denenmeye değer. Hem bir şans verelim ne kaybedeceğiz ki en fazla “denedim olmadı” deriz. Ama deneyip de başarılı olabilirsek her şey dönüşecek. Buna siz bile inanamayacaksınız.

İsteyin ama tüm hücreleriniz ile uykunuzu kaçıracak kadar istekli olun hayalleriniz için.

Israrcı olup, hayallerinize ulaşmak için ısrarla üzerine gidin.

Pes etmeyin, bir fikir ancak ve ancak sürekli ilgilendiğiniz zaman parlıyor.

Kendinize inanın ve kendinizi en yukarda hayal edin mutlaka sonuç veriyor.

Ve girişimci  başarmış kadınlar ile sohbet edin cesaret bulaşıcıdır…

Sevgiler…

Uzun yıllar kurumsal hayatta yer alarak bir çok kişinin yapmaya cesaret edemediği şeyi yaptı ve hepimizin şikayet ettiği kurumsal hayatının yazılı olmayan samimiyetsiz kurallarına karşı gelerek kendine bir yol çizdi Bihter Ayyıldız.  Doğaya, gelecek nesillere, kendine duyduğu saygı gereği bugün girişimci bir kadın olarak emin adımlarla ilerliyor.  Her birimiz gibi onun da hayatında dönüm noktaları, acı-tatlı tecrübeleri ve özgün bir yaşamı var. Kendisinin en çok çevreye ve sürdürülebilirliğe verdiği önemi, cesur konuşmalarını ve ideallerini sevdik. Bugün 19 Şubat doğum günü aynı zamanda. Yolunun her zaman açık olmasını diliyor, doğum gününü kutluyoruz.  Şimdi cesur, özgün ve duyarlı Bihter Ayyıldız’ı daha yakından tanıyalım.

1) Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Saint Benoit Lisesi’nin ardından çok istediğim Fransızca öğretmenliği hayaliyle Fransa’da Edebiyat okumaya gittim. Aslında İstanbul Üniversitesi’ni kazanmıştım ama annem son dakikada benim için güvenli olmadığını düşünerek Fransa’ya gitmemde ısrarcı oldu. İyi ki de olmuş. Fransa’da 6 sene yaşadıktan ve Sanat Tarihi bölümünü dereceyle bitirip, devlet memuru olarak işe girdikten hemen sonra teyzemin vefatı sebebiyle İstanbul’a mecburi dönüş yaptım. Annem “bak teyzenin cenazesine uçakla geliyorsun, bizimkilere de uçakla mı gelmek istiyorsun” demişti. Ben Türkiye’ye döndüm ama önce babamın, ardından da annemin cenazesine uçakla geldim. Kaderin önüne geçilmediğini de kendime göre deneyimlemiş oldum.
Bu kararımdan dolayı uzun bir süre pişmanlık yaşadım. Ama şimdi ait olduğum topraklarda olmanın ne kadar büyük bir zenginlik olduğunun bilincindeyim ve bunun için her gün şükrediyorum. Toprak insanın kökleriyle kopmayan göbek bağı.
2004 sonunda Türkiye’ye kesin dönüş yaptıktan sonra eğitimini aldığım ve dereceyle bitirdiğim sanat tarihi alanında daha doğrusu sanat piyasasında hangi kapıyı çaldıysam bir sonuç alamadım. Şimdi eğitimi ve alt yapısı olmayan onlarca insanın çok büyük projelerde yer aldığını görünce ve plastik, son derece riyakar cv’leriyle karşılaşınca Türkiye’deki sanat sektörünün içinde olamadığım için yaşadığım üzüntü azalıyor.
Ben tüm bu yukarıda bahsettiklerimin bir potada erimiş ve hayatı geldiği gibi kabul etmeye çalışan ama hedeflerim için gece gündüz çalışmaktan vazgeçmeyen bir insanım diyebilirim. Tüm hırs ve egolarımı olabilecek en düşük seviyeye indirmek için de şükrederek ve sevgiyle üreterek yoluma devam ediyorum.

2) Mesleki hayatınızda dönüm noktam dediğiniz bir viraj oldu mu? Sizi bu noktaya gelmenizi sağlayan en güzel gelişme nedir?

En önemli dönüm noktam sabah 2 saat, akşam 2 saat gittiğim Yenibosna yolunda, ben neden günde 4 saat yolda tanımadığım insanlarla kavga ederek yaşıyorum sorusudur. Bunun yanı sıra Türk tipi kurumsal hayatta çokça gördüğüm biat kültürü, kraldan çok kralcılar, çok çalışanın çok yargılandığı, az çalışanın yönetim dalkavukluğu ile yerini sağlamlaştırdığı, samimiyetsiz ve idealleri olmayan bir sistem bünyeme fazla geldi.
Benim hayallerim, ideallerim ve en önemlisi kendime saygım var. Bu sistem içinde biraz daha kalarak kendime saygımı, ardından kendime olan sevgimi kaybetmek istemedim.
Vicdanın ve idealin birlikte var olabileceği bir iş hayatının hayalini kurdum.
Tüm bunlar danışmanlık firmam BA Projectz’i ve Türkiye’nin ilk lifestyle sürdürülebilir yaşam konseptli dijital mecrasını kurmamda beni tetikleyen ana unsurlar oldu.

3)Mesleki anlamda farklı alanlarda uzmanlığınız bulunuyor, siz en çok hangisini uygulamayı seviyorsunuz?

Ben hikaye anlatmayı ve iletişimi çok seviyorum. Türkiye’de hikaye anlatmak da iletişim de çok yanlış algılanıyor. İnsan ilişkilerinde son derece başarısız kendiyle bile iletişim kuramayan bir çok isim çok önemli markaları temsil ediyor. Pazarlama iletişimi ve pr teknik olarak başarılı olduğum alanlar olmasına rağmen en çok uygulamayı sevdiğim: hikaye anlatıcılığı. Özellikle şahsi hassasiyetimden yola çıkarak kurduğum PlumeMag sayesinde kitlelere sürdürülebilirliğin günlük hayatta küçük adımlarla da bir parçası olunabileceğine dair gerçek hikayeler anlatmak.

4)Kardeş portal olarak gördüğümüz ve severek takip ettiğimiz PlumeMag’in kurucususunuz. PlumeMag nasıl doğdu? Bu süreçte çıkış noktalarınız neler oldu?

Yukarıda anlatmaya başladığım gibi PlumeMag’in çıkış noktası şu an dillere pelesenk olmuş ”Sürdürülebilirlik” bir ara ulaşılabilir lüks diye bir kavram vardı. Onun da içini boşaltıp, dibini kazıdılar ve elimizde bir enkaz kaldı. Ben de günlük hayatımda su kullanımı, çöp ayrıştırması ve geri dönüşümü uygulayan biri olarak çevremdeki hassasiyetsizliği görünce çok büyük hayal kırıklığına uğruyordum. Benim bir alışkanlığım var. Her gün yerden  herhangi bir çöpü alır, onu çöpe atarım. Eşim de bir gün bana; dünyayı sen mi kurtaracaksın? diye sormuştu. Belki ben kurtaramam ama PlumeMag sayesinde şu an için ayda eriştiğimiz 60bin’e yakın okur gün geçtikte çoğalarak yapabilir. Neden olmasın? Ben buna gönülden inanarak ilk adımı attım ve bundan sonra da bu şekilde devam edeceğim.

5) Dünyaya, insanlara ve en çok da tüketici tarafımıza vermek istediğiniz mesajlar var sanki.. Sürdürülebilirliği benimsemek, geri dönüşüme katkı sunmak, yerli olanı kullanmak gibi… Elinizde herkesin duyabileceğini bildiğiniz bir mikrofon olsa, bilinçli bireyler olmaları için insanlara neler önerirdiniz?

Bir kere vicdan çok önemli. Doğayı korumak ve sevmek en başta vicdan meselesi. Doğaya verdiğimiz zarardan etkilenen o kadar çok can var ki…. Bir de kendini bilmek önemli. Açgözlülüğümüzden kurtulmak. Ben kızıma 8 aylıkken yemeğini yemediğinde, savaşta aç yaşayan çocukları anlatıyordum. Ve her yediği lokmada bunu hatırlatıyorum. Dün en son çok giymekten dirseği çürümüş yırtık bir tişörtü temizlik bezi yaptık. Biz atmayı sevmiyoruz. Değerlendiriyoruz.
Öte yandan değer kavramını oturtmak gerekiyor. Giyim kuşam konusunda sadece gösteriş ve son moda odaklı, ucuz ürünleri satan hızlı moda markalarından alışveriş yapmanın kesinlikle karşısındayım. Yerel üreticilerin doğal kumaşlarla ve malzemelerle yaptıkları ürünleri tercih etmek de çok önemli bir adım.
Türkiye’de 1 sene herkes sadece 5 adet hızlı moda marka ürünü almasa  bu hızlı moda markalarının 400milyon adet eksik satışı anlamına gelir. İşte burada güç dengesini değiştirebiliriz. Belgeselleri izleyin, okuyun işin gerçek yüzünü gördükten sonra fikrinizin değişmemesi mümkün değil.
Bu konuda size %100 kusursuz bir marka örneği vereceğim. Dünyanın örnek alması gereken bir marka, hayranlık duyduğum bir kadın ve hayalini kurduğum eko-sistem tam olarak bu. @otamabalsam

6) Hayatınızın bir döneminde Fransa’da bulundunuz. Orada olmak size neler kattı ve uzakta yaşamanın sizden götürdüğü şeyler oldu mu?

6 sene Fransa’da yaşadım. Öncesinde 8 sene boyunca Fransız Lisesi Saint Benoit’da okudum. Tüm arkadaşlarım arasında en iyi asimile olan ben gibi görünüyordum. Fransa’yı, edebiyatını, kültürünü çok seviyordum. Fakat yıllar sonra o deneyimin beni kendi ülkeme ve hatta babamın doğduğu köye, kocamın annesinin doğduğu köye daha çok çektiğini fark ettim. Kayınvalidemin Rize’de doğduğu köyde bir evi var. Benim için orası dünyanın en güzel yerlerinden biri. Lastik pabuçlarla toprakta saatlerce çalıştıktan sonra kendimi dünyanın en iyi spa’larından birinden çıkmış gibi hissediyorum. Bir de köyün buz gibi suyuna hayran kaldığım deresi benim için bir cennet parçası.
Fransa’da kalmanın bana kattığı bir diğer şey ise yalnızlığın medite eden gücü oldu. 6 sene boyunca hiç televizyonum olmadı. Çok okudum, çok gezdim. Herman Hesse’nin Narcisse ve Golmund isimli eserinde manastırdan kaçan Goldmund gibi hayatı son derece sınırsız bir şekilde keşfetttim diyebilirim.

7) Bu keyifli sohbeti doğum gününüzde yapmamız sebebiyle soralım, bu yeni yaşınızın size neler getirmesini diliyorsunuz? Şimdiden keyifli, harika bir yaş dileriz. Doğum gününüz kutlu olsun.

Doğum günüm 19 Şubat aynı zamanda da PlumeMag’in 1. yaşı. PlumeMag’i kurarken, vicdanın ve sevginin yer bulamadığı kapitalist sistemde, kalbi sevgiyle atan ve kendimi patron değil de denize düşen bir su damlası gibi konumlayacağım bir hayal kurmuştum. Şimdi hayallerimin gerçekleştiğini görüyorum ve çalıştığım insanların emeklerine saygı duyarak ve asla kimsenin hakkını yemeden onurlu ve dürüst bir şekilde para kazanmanın ve kazandırmanın keyfini sürüyorum.
Rahmetli Doğan Cüceloğlu’nun dediği gibi, bu dünyada en önemli şey güvenilir insan olabilmek. Benim de bütün amacım bu.
3 kuruş daha fazla kazanmışım. Umurumda değil.