Etiket

bebek bakımı

Yazılar

Ek gıda konusu bazı anneler için kabus olurken, bazı anneler için ise sorunsuz devam eden bir süreç. Her bebeğin ilgi alanının farklı olduğunu elbette biliyoruz ancak nasıl oluyor da bazı bebekler yemek saatlerinde ağlamaya başlarken, bazıları yemek yemeyi keyifle karşılıyor? Bunun sebebi elbette tesadüf değil, bakım verenin yemek konusundaki tavırları bebeklerin yemeklere karşı bakış açısını değiştiriyor.

 

BLW olarak  bilinen Bebek Liderliğinde Beslenme, yani çocuğunuzun kendi kendine beslenmesi çocuğunuzun yemeklere bakış açısını değiştiriyor ve çocuk gelişim uzmanları tarafından öneriliyor. BLW hem çocuğun kendi kendine yemek yemesini, hem de ne kadar yiyeceğine kendisinin karar vermesini içeriyor.

 

Peki bebeğinizin yemeğini kendiniz rahat ve hızlıca yedirip sofradan kalkmak varken, nedir bu BLW ‘yi cazip kılan? Neden öneriliyor, ne gibi artıları var derseniz haydi birlikte inceleyelim:

  • Öz Bakım Becerileri: Bebeğinizin kendi kendine yemek yeme, el yıkama, diş fırçalama gibi öz bakımını yapabilmesi için BLW bir başlangıç diyebiliriz. İlk zamanlar her tarafı kirleten bebeğinizin, bir süre sonra kendi kendisini besleyebilmesi sizin de rahat rahat yemeğinizi yiyebilmenize zemin oluşturacak ve buna değdiğini göreceksiniz.
  • Özgüven Gelişimi: Kendi işini kendi görebilmek bebeğinizin özgüvenini arttıracak, kendisini daha becerikli ve daha mutlu hissedecek. Bu konuda onu cesaretlendirmeniz başka konularda cesaretli olmasına da yardımcı olacak ve zamanla her işini kendi yapabilecek hale gelecek.
  • El becerisi ve konsantrasyon: Kaşığı/çatalı tutmaya çalışmak parmak kaslarını geliştirirken aynı zamanda yemeği kaşığa/çatala alıp, ağzına götürmeye çalışmak da bir nevi konsantrasyonunu arttıracaktır. Dikkatli izlediğinizde ne kadar odaklandığını siz de fark edeceksiniz. Bebeğiniz konsantre olmuş bir şekilde yemek yemekle meşgul.
  • Keşif Duygusu: Yemeklerin dokusunu,tadını ve kokusunu kendisi keşfeder. Bu sayede beslenme konusuna ilgisi artar ve hissettiği keşfetme duygusu ile yemek saatlerini daha çok sevmeye başlar. Yemekten keyif alır ve yeni tatlar açısından da yeniliklere daha açık olur.
  • Pozitif Bağ: Yemek konusunda kendini özgür ve serbest hisseden çocuk, doğal olarak yemek yeme saatleriyle pozitif bir bağ kurar. Yemek saati ona keşif,  özgürlük ve serbestlik hissini çağrıştırır. Yaşasın özgürlük 🙂

Araştırmalar BLW ile büyüyen çocukların, yetişkinliklerinde yeme bozuklukları olmayan bireylere dönüştüğünü açıklıyor. Çünkü yemek yemek bebeklikten itibaren bir keyif duygusunu çağrıştırıyor ve bu his ömür boyu devam ediyor.

Sonucunda her ne kadar etraf yemek kırıntıları ile, bebeğinizin de üstü başı yemek lekeleri ile dolu olsa da emin olun ki çocuğunuzun gelişimi için harika bir yöntemi destekliyorsunuz. Bunca avantajı öğrenmişken, ne dersiniz, sizce de yemek saatlerinde evi bir süreliğine kirletmeye değmez mi? 🙂

Çocuklarda çok sık rastlanan reflü, bebeklerde birinci aydan itibaren görülmeye başlar ve kusmalara neden olur. Bebeklerde beslenme şeklinin değerlendirildiğini, beslenme hataları olabileceğini söyleyen Liv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nermin Tansuğ, “Anneler özellikle bebeklerin beslenmesini desteklemek ve sabaha kadar uyumalarını sağlamak için yatmadan önce veya uykuda bebelerini beslerler. Ancak bu reflüyü artırır. Bu nedenle yapılmamalıdır. Özellikle reflüsü olan bebekler ve çocuklar son öğününden iki saat sonra yatırılmalıdır” diyor. Prof. Dr. Nermin Tansuğ reflüsü olan bebekler için annelere önerilerde bulundu.

1) Bebeklerin yalancı emzik kullanmaları da reflü tedavisinde faydalı olabilir. Emzik bebekte tükürük salgısını ve bağırsak hareketlerini artırarak reflü olasılığını azaltır.

2) Anne sütü ile beslenen bebeklerde reflü belirtileri daha az görülür. Verilen besinlerin koyulaştırılması ya da keçi boynuzu tozu katılmış özel mamalar kullanılabilir.

3) İnek sütü alerjisi varsa diyetten inek sütü çıkartılmalıdır.

4) Pasif sigara içimi de reflüyü arttırır. Bu nedenle evde sigara içilmemelidir.

5) Büyük çocuklarda reflüyü arttıran çikolata, aşırı yağlı baharatlı, acılı, ekşili cips, ketçap, mayonez, hardal, soğan, sarımsak gibi gıdalar, asitli gazlı içecekler yasaklanmalıdır.

6) Öğün miktarları küçük tutulmalı, ideal vücut ağırlığı korunmalı, akşam yemekleri yatmadan en az 2 saat önce yenmeli, yemeklerden sonra en az 1 saat yatar pozisyon alınmamalıdır.

7) Karın içi basıncını azaltmak amacı ile çok sıkı elbiseler giydirilmemeli, kemerler çok sıkılmamalıdır.

8) Öncelikle beslenme şekli ve çevre koşulları düzeltilmelidir. Reflü tanısı alan çocukta yatak başı 30 derece kadar yükseltilmelidir. Özellikle sol yan pozisyonda yatırılmaları reflüyü azaltır.

9) Reflüsü olduğundan şüphe edilen bebeklerin beslenmesinde dikkat edilecek nokta, kusmalar nedeniyle bebeğin normal koşullarda beslenmesini sürdürememesidir. Bu nedenle bebek çok yakından takip edilmeli düzenli olarak kilo artışı izlenmelidir.

10) Az miktarda, sık sık beslenmelidir. Her beslenmeden sonra gazı çıkarılmalıdır.

Tedavisi nasıl yapılır?

Reflü hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçlar ise yemek borusu kapakçığının basıncını artırarak, mide içeriğinin yemek borusuna kaçışını önler, mide boşalmasını kolaylaştırır, mide asidini nötralize eder veya azaltır. İlaçla tedaviye yanıt alınamadığı geçici solunum durması, ani bebek ölümü tehdidi gibi ciddi belirtiler varsa, darlık gelişmişse, doğuştan kalp hastalığı veya zeka özürlü çocuklarda ender olarak cerrahi tedavi uygulanabilir.

Bebek masajı bebeğinize sayısız fayda sağlarken aynı zamanda bebeğinizin sizinle olan bağını da güçlendiriyor. Dışarıdan bakıldığında basit gibi gözükse de bebek masajı yapmanın da bazı püf noktaları bulunuyor. İşte bebek masajı hakkında bilmeniz gerekenler :

Bebek Masajının Faydaları :

  • Bebeğinizin rahatlamasını ve gevşemesini sağlar,
  • Bebeğinizin beyin dalgalarını olumlu yönde geliştirerek, IQ seviyesini yükseltmeye yardımcı olur,
  • Solunum ve dolaşım sisteminin daha düzenli çalışmasına yardımcı olur,
  • Uykuya dalmayı ve derin uyumayı kolaylaştırır,
  • Gaz sancıları için olumlu etki yaratır,
  • Büyüme hormonlarının daha etkili çalışmasına yardımcı olur,
  • Motor gelişimine destek olur,
  • Diş çıkarma dönemlerinde bebeğinizin ağrılarını azaltır,
  • Bebeğinize ayırdığınız zamanın daha kaliteli geçmesine yardımcı olur.

Bebek Masajına Başlamadan Önce ; 

  • Tırnaklarınızın kısa, ellerinizin temiz ve uygun ısıda olmasına özen göstermeli ve varsa takılarınızı çıkarmalısınız.
  • Yedek havlu, bebek bezi, temiz kıyafetler ve bebe yağınızı hazır bulundurmalısınız.
  • Masaj odasının sakin olmasına ve oda ısısının 24 derecenin üzerinde olmasına dikkat etmelisiniz.
  • Masaj süresince bebeğinizi yalnız bırakmamalısınız ve bebeğinizle göz teması kurarak ona gülümsemelisiniz.

Masaj Yapılmaması Gereken Durumlar :

  • Son 48 saat  içinde aşı olduysa,
  • İlaç kullanımı varsa,
  • Bir cilt rahatsızlığı varsa (isilik, egzama, döküntü gibi)
  • Bebeğinizin altı kirli ise,
  • Bebeğiniz henüz yemek yemişse veya açsa,
  • Masaj yapacak kişinin bir cilt rahatsızlığı varsa (enfeksiyon gibi)

Masaj için en iyi zamanlama banyo sonrasıdır. Bebeğin masaj esnasında açlık durumu da önemlidir. Beslenme saatinden 1 saat sonrası ideal zamanlamadır. Bebeğinize masaj yaparken eğer bebeğinizin hoşlanmadığını fark ederseniz masaja devam etmemelisiniz.

Bebeğinizle geçireceğiniz keyif dolu anlarınızın olması dileğimizle.

 

 

 

Bebeğinizi kucağınıza aldığınız o ilk gün heyecan ve mutluluğun yanı sıra bir dizi yenilik de beraberinde size eşlik ediyor olacak.  Bunlardan biri de bebeğinizin kişisel bakımı.  Ağız içi, kulak, burun, göz, cinsel bölge, tırnak bakımı gibi kişisel bakım konularında sizlere yardımcı olacak bilgiler ile her zamanki gibi yanınızdayız.

Tüm kişisel bakım konularında uymanız gereken ilk kural bebeğinize dokunmadan önce ellerinizi mutlaka titizce yıkamak ve tırnaklarınızın kısa ve temiz olmasına özen göstermek olmalıdır. Bebeğinizin kişisel bakım kılavuzu için işte listemiz :

  • Ağız içi : Bebeklerde pamukçuk yeni doğan döneminde sık görülen bir durumdur. Pamukçuğun önüne geçebilmek için yapmanız gereken şeylerden ilki günde 1 kez, eczaneden temin edeceğiniz gazlı bezi kaynamış ılımış içme suyu ile ıslatıp parmağınıza dolayarak bebeğinizin ağız içini nazikçe temizlemektir. İkinci olarak eğer emziriyorsanız aynı yöntemle meme ucunuzu temizlemek ve son olarak mümkün olduğunca emzik ve biberondan uzak durmaktır. Emzik ve biberon kullanan bebeklerde pamukçuğun daha sık görüldüğü gözlemlenmiştir.
  • Burun : Burun içi hassas bir bölge olduğundan kesinlikle el veya yabancı maddeler ile dokunulmamalıdır. Yeni doğan döneminde bebeğinizde burun tıkanıklığı varsa önerilen yöntem serum fizyolojik adı verilen zararsız tek kullanımlık steril damlalardır. İlerleyen dönemlerde ise burun aspiratörü adı verilen basit kullanımlı aparatlar kullanılabilir.
  • Kulak : Kulak içerisine hiç bir şekilde yabancı cisim ile dokunulmaması belirtilir. Kulak kepçesi ve kulak arkasını yine ağız içinde olduğu gibi kaynamış ılımış içme suyu ile ıslatıp parmağınıza doladığınız gazlı bez ile narince temizleyebilirsiniz.
  • Göz : Göz temizliği çapaklanmalar olabileceğinden dolayı önemlidir ve mutlaka göz içine değmeden, kirpik hizasında iç kısımdan dış kısma doğru yapılmalıdır. Kulak ve ağız içinde olduğu gibi göz temizliğinde de gazlı bezi kaynamış ılımış içme suyu ile hafifçe nemlendirerek yapılmalıdır.

  • Tırnaklar : Bebekler bazen kısa tırnaklı bazen de uzun tırnaklı olarak doğar. İlk dönemlerde tırnaklar uzun ise bebeğiniz yüzünü çizebilir bu sebepten bakımı önemlidir. Kağıt törpüler size ilk etapta yardımcı olacaktır, sonraki aylar için bebeklere özel tırnak makaslarından edinebilir ve uzama sıklığına göre kısaltabilirsiniz.
  • Parmak araları : Bebeklerin parmak aralarında sizi şaşırtacak derecede toz birikmesi olabilir. Banyo esnasında bebekler ellerini yumruk yaptığından ötürü bu tozlar çoğunlukla temizlenmeden kalabilir. Bu yüzden banyo harici temizlemeniz gerektiğinde yine gazlı bez veya kokusuz ve kuru bebek temizleme mendillerinden faydalanabilirsiniz. Elbette yine kaynamış ılımış içme suyu kullanmanızda fayda var çünkü bebeğinizin ellerini ağzına götürmesi an meselesi.
  • Cinsel Bölge : Bebeğinizin cinsel bölgesini temizlerken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta temizliğin arkadan öne değil, önden arkaya doğru yapılması. Anüste biriken dışkının, cinsel bölgeye bulaşmaması açısından bu kısım önemlidir. Piyasada satılan ıslak kolonyalı mendillerde başka katkı maddeleri de olduğundan ötürü ıslatarak kullanabileceğiniz, kuru halde satılan bebek temizleme mendilleri işinize yarayacaktır. Ayrıca bebeğinizin poposunda pişik olmaması için bezini sıkça değiştirmekte ve pişik kremi kullanmakta da fayda var.

Bebek bakımını paylaştığımız bu yazımızın dışında merak edenler için “Bebeğinizin İlk Banyosu” adlı yazımızda da banyo yaptırmayla ilgili detayları keyifle okuyabilirsiniz 🙂

Anne-bebek üzerine, “bidunyacocuk” hesabında özgün içeriklerini paylaşarak pek çok anneyi aydınlatan  popüler blogger Burcu Ertürk Teke ile yaptığımız keyifli röportaj sizlerle…

Soru 1. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Ben Burcu Ertürk Teke. 32 yaşındayım. 4 yaşında bir kızım var. Daha önce İzmir’de yaşıyorduk. 5 aydır Münih’te yaşıyoruz. İşletme mezunuyum. Şuan çalışmıyorum.

Soru 2. “bidunyacocuk”u oluşturmaya nasıl karar verdiniz? Çıkış noktanız neydi? Neden bu ismi seçtiniz?

Aslında Emzirme Sanatı facebook grubunda yöneticilikle başladım annelere yardım etmeye. Daha sonra ilgi alanım genişledi. Ebeveynliğin her alanı ile ilgilenmeye, okumaya, çeviriler yapmaya ve yazmaya başladım. Arkadaşlarım bir blog açıp yazmamın daha çok insana ulaşmamda faydalı olacağını söylediler. Böylece blog fikri oluşmaya başladı. Çocukların bambaşka bir dünyaları olduğunu, hem de onların içlerinde bütün dünyayı barındırdıklarını, çok bilge doğduklarını düşünüyorum. Bizler onların yolculuklarına eşlik ve gerektiğinde de rehberlik ediyoruz. Bu yüzden bütün bunları kapsayan bir isim ararken aklıma bidünyaçocuk geldi. Öyle bir anda. Bu isimle blog açmaya karar verdim. Bloga eşlik edecek instagram ve facebook hesapları da açıp buralardan paylaşım yapmaya başladım. Bugün buralara gelmeyi hiç beklemiyordum açıkçası. Daha çok ebeveyne ulaşabildiğim için çok mutluyum.

Soru 3. Kendi çocuğunuz ile ilişkinizde en çok neler sizi zorladı?Zorlandığınızda neler sizi motive ediyordu?

Beni en çok kendi tetiklenmelerim zorladı. Bebeklerin doğası gereği sık uyanmaları, uykuya zor dalmaları, sık sık emmek istemeleri, kucak istemeleri, ihtiyaçlarını erteleyememeleri, ağlamaları, sınırları zorlamaları hepsi normal. Başlangıç olarak bunların normal olduğunu bilmek ve kabul etmek işimi çok kolaylaştırdı. Bunlarla ebeveyn olarak başa çıkmaya çalışırken de kendi tetiklenmelerimle yüzleştim. Onun zorlanmalarını regüle etmem (duygularını dengeye getirmem) için önce kendimi regüle etmeyi öğrenmem gerekti. Ben hep kendimle ilgili çalıştım. Kendi duygularım, kendi tetiklerim, kendi sabırsızlıklarım, kendimde değiştirmem gereken şeyler hakkında çalıştım. Ben kendime yatırım yaptıkça kızımla ilişkimde daha kolay yol aldım. Bu biten bir süreç değil elbette. Her geçen gün büyüyor, dolayısıyla zorlandığı konular da değişiyor. Ben de her yeni durumla ilgili kendi adımlarımı atarken bazen hala çok zorlanıyorum. Bazen bildiğim şeyleri yapamıyorum. Ama önemli olanın her zaman her şeyi doğru yapmak değil, iletişimi ve bağı korumak için çaba göstermek olduğuna inanıyorum. Beni motive eden şey her zaman çabamın kıymetli ve telafinin mümkün olduğunu bilmem oldu. Hata yapabilirim, çünkü insanım. Mükemmellik beklentim yok ne kendimden ne de çocuğumdan. Beraber zorlanıp, beraber hatalar yapıp yine beraber iyileşiyoruz.

Soru 4. Bağ odaklı ebeveynlik sizce nedir? Kendi çocuğunuz ile bu bağı nasıl kurdunuz?

Bağ odaklı ebeveynlik, çocuğu edilgen kabul etmeyen ebeveynlik bence. Çocuk, bedeninin ve ruhunun ihtiyaçlarını yenidoğanken dahi çok iyi bilen ve yapabildiği her şekilde bunları talep etmekten hiç vazgeçmeyen çok bilge bir varlık. Bağ odaklı ebeveynlik çocuğun bu içten getirdiği bilgeliği kabul eder ve onun ihtiyaçlarını görüp, istikrarlı bir şekilde gidermeye çalışmanın bağı oluşturan şey olduğunu söyler. Ben sadece bunu yaptım. Çocuğumun ihtiyaçlarını görüp dinlemeye çalıştım. Ona ihtiyacı olanı verebilmek için çabaladım. Birilerinin ” bu yanlış, böyle olmamalı” söylemleri hep arka planda kaldı benim için. Okudum, dinledim, araştırdım ama günün sonunda çocuğuma döndüm yüzümü. Onun bana ne dediğine baktım. Hiçbir zaman da yanıltmadı beni bu yaklaşım. Bağ odaklı ebeveynliğin özünde aslında tek bir yol gösterici öğretisi var, o da “Kendi çocuğunu oku.” Bunun yanında elbette yardımcı olacak başka araçlar da var ama bu ebeveynlik biçimini kendime yakın bulma sebebim, hiçbir konuda dayatma olmaması ve her ailenin kendine özel olduğunu kabul etmesi. W. Sears “Doğal Ebeveynlik” kitabı bütün bu araçları ve yaklaşımı çok güzel özetleyen bir kaynak. Merak edenler bence bu kitapla başlayabilirler araştırmaya.

Soru 5. Hamile ve çocuğunu büyütmüş annelere önerileriniz nedir? Neyi yapsınlar ve neyi asla yapmasınlar?

Biraz ironik bir cevap vereceğim. Bence hiç bir anne adayı ve anne, kimsenin dediğini yapmamalı, ben dahil. Bol bol okumalarını tavsiye edebilirim ama okuduklarını kendi iç süzgeçlerinden geçirip günün sonunda çocuklarının neye ihtiyacı olduğuna bakarak ne yapacaklarına karar versinler. Dış sesleri “dışarıda” bırakmayı bilmek çok kıymetli bir araç bence. Bunun yanında eğer kendi travmaları veya sorunları sebebiyle çocuklarıyla bağ kurmakta zorlanıyorlarsa muhakkak bağ odaklı çalışan psikologlardan destek alsınlar. Çocuklarını da kendilerini de kimseyle kıyaslamayıp, kendilerinin de çocuklarının da biricik ve çok özel olduğunu unutmasınlar.

Soru 6. Blog yazmayı düşününce neden başka bir konu değil de,bu konuyu seçtiniz?

Tutkumu buldum diyebilirim. Hayatım boyunca çocukları hep çok sevdim. İnsan psikolojisine de çok ilgi duyuyordum. Bir insanın doğduğu andan itibaren fiziksel ve ruhsal gelişimine tanıklık etmeyi çok nefes kesici buluyorum. Bu sayede kendi içime dönüp “Ben kimim? Ben ne istiyorum? Ben nasıl bu günlere geldim?” gibi birçok soruya da cevap aramaya başladım. Bu arayış ve yolculuğu paylaşmamın başkalarına da faydalı olacağına inanarak bu konuda yazmaya karar verdim.

Soru 7. Bundan sonraki planlarınız neler? Sizi nerelerde görebileceğiz 🙂

Aslında çok planım vardı. Bunların bir kısmı ani bir şekilde ülke değiştirmemizle rafa kalkarken, diğer kısmı da şuan içinde bulunduğumuz belirsiz pandemi sebebiyle rafa kalktı. Gelecekte neler olur şuan için o yüzden bir şey söyleyemiyorum ama bu alanda çalışmak ve daha çok çocuğun ve ailenin hayatlarına olumlu dokunuşlar yapmak istediğimi biliyorum. Umarım her şey tüm dünya için bir an önce normale döner ve biz bu durumun içinden de biraz daha bilge ve farkında olarak çıkarız.

 

Burcu Hanım’a aydınlattığı tüm anneler adına teşekkür ediyoruz.

Kendisinin yazılarına  www.bidunyacocuk.com  web sitesinden erişebilirsiniz 🙂

Keyifli okumalar

 

 

 

Tebrikler…

Sayılı günler nihayet geçti ve bebeğinizi sevinçle kucağınıza aldınız. Yeni doğan bebeğinizin özelliklerini okumak onu daha iyi tanımanıza ve onunla ilgilenirken daha bilinçli olmanıza yardımcı olacak. Böylece siz de bu süreci daha keyifli geçirebileceksiniz.

  • Ağlama: Bebeğinizin  şimdilik tek iletişim yöntemi ağlamak olduğu için bu durumu oldukça doğal karşılamalısınız. Genellikle acıkma, gaz, altını kirletme gibi fiziksel ihtiyaçları için ağlayan bebeğiniz bazen de manevi ihtiyaçları için ağlayabilir. Bu durumda yapmanız gereken ona sarılmak, onu öpmek ve kendisini güvende hissetmesine yardımcı olmaktır. Ona en iyi gelen şeyin sizin kokunuz ve sıcaklığınız olduğunu unutmayın.
  • Görme ve Duyma Yeteneği : Bebeğiniz doğumdan itibaren görme ve duyma yeteneğine sahiptir. Ancak ilk etapta yalnızca 15-20 cm mesafeden net bir şekilde görebilir. Bu da emzirirken sizi görmeye yeterli bir mesafedir 🙂  Duyma konusunda ise bebeğiniz sizin sesinizi  anne karnından itibaren duyduğu için alışkındır. Sizin sesiniz onun için rahatlatıcı ve güven vericidir. Onunla bol bol konuşun ve ona ninni söyleyin. Aynı şekilde babasının sesine de aşikar olduğu için eşinizin onunla konuşması da onu mutlu edecektir.
  • Cilt Özelliği : Yeni doğan bebeklerde doğum sonrası cilt kızarıklıkları görülmesi normaldir. Bu durumun genellikle sebebi dolaşım sisteminin tam olarak gelişmemiş olmasıdır. Ayrıca ciltte kırmızı ve mor hafif lekeler görülebilir bu durum genellikle 1-2 hafta içerisinde kaybolur. Bulunulan ortam ısısı önemlidir, ortamın 22-24 dereceden fazla sıcak olmaması bebeğinizin cildi açısından önemlidir. İlk 3 hafta bebeğinizin teninde kabuklanma olabilir, bunlar yavaş yavaş dökülecektir. Bu süreçte acele etmemelisiniz.
  • Davranış Özellikleri : Yeni doğan bebeğinizde hıçkırık, düzensiz solunum, hapşırma, irkilme, ağlarken ellerin titremesi, gibi durumlar görülebilir. Ayrıca alt dudak daha içe dönük olabilir.
  • Vücut Özelliği : Eğer vajinal doğum yaptıysanız bebeğinizin kafası doğum kanalından geçtiği için daha uzun olabilir. Bu durumda zaten doktorunuz hastanede bilgi verecektir. Ayrıca kafasının üstünde yumuşak kısımlar bulunur.  Yaklaşık 6 ay süren bu yumuşak kısım(bıngıldak) için dikkatli olunmasında fayda vardır. Çenesinde ve burun çevresinde yağ kabarcıkları olabilir buna milia denir. Bazı bebekler ise vücutlarında tüylerle doğarlar ve genelde bu tüyler zamanla dökülür.

Yeni doğan dönemi bebeğinizin en hassas dönemlerinden biri olup , aynı zamanda annesine en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerden biridir. Sizin bu dönemde sahip olduğunuz tüm bilgiler bu süreci daha az panik ile geçirmenize yardımcı olacaktır 🙂 Anneliğin keyfini sürmeniz dileğimizle 🙂