Etiket

sağlıklı yaşam için

Yazılar

Sezgisel yeme, bireyin, vücudunun doğal olarak verdiği fiziksel açlık, tokluk ve doyum sinyallerini dinleyerek ve bu sinyallere uyum sağlayarak yemek yeme biçimine denir.
Yemek yeme konusunda kendilerine koşulsuz izin veren bireylerin yemek yeme davranışları, fiziksel açlık ve tokluk sinyalleri tarafından kontrol edilir. Bu nedenle, bu tür yeme davranışı gösteren bireylerde aşırı yeme davranışı görülmez. Günlük kalori alımını kısıtlayan kişilerin, diyet kurallarını bozmanın ya da yasak gıda olarak adlandırdıkları besinleri tüketmelerinin sonucunda aşırı yeme davranışı gösterdikleri gözlemlenmiştir.
Sezgisel yeme davranışı gösteren bireyler, fiziksel açlıklarını gidermek için yemeye yönelir ve fiziksel doygunluğa ulaştıkları zaman da yemek yemeyi sonlandırırlar. Buna karşılık, bozulmuş yeme biçimi olan bireyler, fiziksel açlık hissetmedikleri halde, duygu durumlarındaki dalgalanmalar ile baş etmek için yemeye yönelir ve fiziksel açıdan doygunluğa ulaşsalar dahi, duygusal dolgunluğa ulaşana kadar yemek yemeyi sonlandırmazlar.
Fiziksel açlık, yemek yedikten birkaç saat sonra hissedilir. Duygusal açlık ise yemek yeme zamanlarından bağımsız olarak hissedilir. Fiziksel açlık, vücudun gereksinimi olan enerji alımı ile sonlanır. Fakat, duygusal açlık, tokluk hissine rağmen, vücudun gereksiniminden fazla enerji alımı ile sonlanır. Fiziksel açlık giderildiği zaman memnunluk hissi oluştuğu halde, duygusal açlık giderildiği zaman suçluluk ve utanç hisleri baş gösterir.
Sezgisel yeme davranışı gösteren bireylerin yemek yeme davranışları, fiziksel açlık ve tokluk sinyalleri tarafından kontrol edilir. Fiziksel açlık ve tokluk sinyallerinin farkında olma hali doğuştan gelen bir yetidir. Sezgisel yemenin altında yatan felsefe, bireyin bu tür yeme biçimini destekleyen bilgi ve farkındalığa doğuştan sahip olması ve tek yapması gerekenin vücudundan gelen fiziksel sinyallere itibar etmesi olarak özetlenebilir. Sezgisel yeme, “Karnın aç olduğunda yemek ye ve karnın doyduğunda yemeyi durdur” ilkesini desteklemektedir.

Sezgisel Yeme İlkelerini yakından tanıyalım!

1.Diyet Zihniyetini Reddedin: Daha çabuk, kolay ve kalıcı kilo vereceğiniz konusunda size sahte umutlar veren diyet kitaplarını ve dergileri çöpe atın. Yeni bir diyet programına başladığınız halde sonuç alamadığınız veya verdiğiniz tüm kiloları geri aldığınız için kendinizi başarısız hissetmenize yol açan tüm bu diyet yalanlarına karşı tavır alın.

2.Açlık Hissinize Saygı Gösterin: Vücudunuzu biyolojik olarak beslemek adına, yeterli derecede enerji alın ve karbonhidrat yiyin. Aksi halde, ilkel dürtü olan, aşırı yeme davranışını tetikleyebilirsiniz.

3.Yiyeceklerle Barışın: Kendinize belli bir gıdayı yememeniz gerektiğini şart koşarsanız; bu tutumunuz, yoksunluk hissine kapılmanıza yol açabilir ve dolayısıyla önüne geçemediğiniz aşermelere ve tıkınırcasına yeme davranışına neden olabilir.

4.Gıda Polisine Meydan Okuyun: Sizi 1000 kalorinin altında yediğiniz için “iyi” ama bir dilim çikolatalı kek yediğiniz için “kötü” olarak adlandıran Gıda Polisi Zihniyeti’ ne meydan okuyun.

5.Tokluk Hissinize Saygı Gösterin: Artık aç olmadığınızı belirten vücut sinyallerine kulak verin. Öğününüzün tam ortasında mola verin ve hem yediğiniz gıdanın sizde bıraktığı tadı, hem de o anda hissettiğiniz doygunluk düzeyini sorgulayın.

6.Tatmin Faktörünü Keşfedin: Diyet zihniyeti, bizi yeme eylemindeki haz alma ve tatmin olma hislerinden uzaklaştırır. Halbuki o anda arzuladığınız gıdayı yemek için kendinize izin verdiğiniz zaman, “yeterince yedim” hissine, tahmin ettiğinizden daha az gıda tüketerek ulaştığınızı göreceksiniz.

7. Hissettiğiniz Duyguyu Yemeğe Yönelmeden Yaşayın: Sorunlarınızı çözmek, kendinizi yatıştırmak, duygusal olarak beslemek veya dikkatinizi dağıtmak için yemeğe yönelmek yerine, daha etkin yollar bulun. Yiyecekler, duygularımızı uyuşturarak veya dikkatimizi acılarımızdan başka bir yöne çekerek bize kısa süreli bir rahatlık hissi verse de karşılaştığımız sorunları çözmede yardımcı olmaz. Hatta, aşırı yeme sonunda ortaya çıkan suçluluk duyguları nedeniyle sorunlarımızın katlanarak büyümesine neden olur.

8. Bedeninize Saygı Gösterin: Genetik yapınızı kabullenin. Nasıl ayakkabı numarası 38 olan bir kişi, 36 numara ayakkabıya girme beklentisine sahip değilse, yine aynı kişinin beden ölçüsü konusunda da aynı düşünceye sahip olması gerekir. Diyet zihniyetine esir olmuş bireyler, gerçekçi olmayan beden ölçülerine sahip olmak istediklerinden, vücutları konusunda aşırı eleştirel bir yaklaşım sergilerler.

9. Egzersiz Yapın- Farkı Hissedin: Aktif olun ve farkı hissedin. Odağınızı değiştirin: Egzersiz yapma amacınız kilo vermek yerine kendinizi iyi hissetmek olduğunda, egzersiz yapma motivasyonunuz daha yüksek olacaktır.

10. Sağlığınıza Saygı Gösterin; Hoşgörülü Beslenme: Sağlığınızı ve damak tadınızı dikkate alarak yemek seçimlerinde bulunun. Sağlıklı olabilmek için mükemmel bir beslenme programına uymak zorunda değilsiniz. Bir ara öğün veya bir öğün ne size kilo aldırır ne de beslenme kıtlığına neden olur. Sağlıklı beslenme için, tutarlı ve istikrarlı yeme tutum ve davranışları göstermek yeterli olacaktır.

“Ketojenik Diyet Nedir? Kimler Ne Zaman Uygulayabilir?” yazımızı okumuş muydunuz?

Sağlıklı Günler Dileriz.

Omega 3 vücudumuz için çok gerekli olan fakat vücudumuz tarafından üretilemeyen yağ asitleridir. Sağlıklı bir şekilde doğmamıza, büyümemize, ürememize ve yaşamamıza yardımcı olur. Bu sebeple her gün doğal yiyeceklerle veya gıda destekleriyle alınması gerekiyor. Tam bir can dostudur. Omega 3 nelerde var? ve Omega 3’ün faydaları nelerdir? derseniz Prof.Dr Canan Karatay “Karatay Diyetiyle Yaşam Boyu Sağlık” kitabında şu şekilde açıklıyor:

 

Omega 3’lerin asıl görevi vücudumuzda bulunan bütün hücre zarlarının oluşmasını ve normal şekilde çalışmasını sağlamaktır. Bu yağlar hücre zarlarını kuvvetlendirir ve dış etkenlere karşı yıpranmalarını önler.

 

Omega 3 nelerde var?

 

*Somon, Norveç uskumrusu, palamut, hamsi ve sardalya gibi soğuk deniz balıklarında

*Çayır ve çimenlerde özgürce dolaşan kuzu ve keçi gibi hayvanların etlerinde

*Serbest dolaşan tavukların etlerinde

*Keten tohumunda

*Semizotunda

*Kabak ve ayçiçeği çekirdeklerinde

*Fındık, fıstık,ceviz ve badem gibi kuru yemişlerde

 

Bu yiyeceklerin doğal ve işlenmemiş olması önemlidir.

 

Omega 3’ün faydaları nelerdir?

 

*Kilo alma ve obeziteyi önler, kilo vermeye yardımcıdır.

*Tip-2 diyabet hastalığını önler ve tedavisini kolaylaştırır.

*Damar sertliği, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıklarını, kalp krizi ve felç riskini önler.

*Adet öncesi görülen sıkıntı ve ağrıları önler.

*Sperm azlığını giderir, döllenmeyi kolalaştırır.

*Bağışıklık sistemini güçlendirip, bakteri ve virüslerin neden olduğu hastalıklara karşı direnci artırır.

*Alerjileri önler.

*Meme ve kolon kanserinden korur.

*Polikistik over sendromu denilen yumurtalık hastalığını önler.

*Ani ölümleri önler.

*Sedef hastalığını önler.

*Depresyon ve şizofreniyi, ayrıca lohusalıkta ortaya çıkan depresyonu önler.

*Eklemlerde meydana gelen ağrı,şişlik, ve sertlikleri, ileri yaşlarda sıklıkla görülen vücut ağrılarını önler.

 

Omega 3 hangi miktarda alınmalıdır?

 

Günde 1-3 gr saf Omega 3 kapsülü alınabilir. Doğal yolla almak isteyenler için 1 adet Norveç Uskumrusu yenildiğinde 5-7 gr Omega 3 alınmış olur.