Yaratıcı DİŞİL enerjisiyle her alanda harikalar yaratan KADIN, iş hayatında erkek egemenliğine karşı varlığını sürdürmeye, genişletmeye çalışıyor birkaç yüzyıldır.
Peki bu denli yaratıcı fikirle, tükenmez enerjisi ve kıvrak zekasıyla GERİ PLANDA TUTULAN  olmanın sebebi ne olabilir?
Eril varlığın ona yüklenen EGO’su…İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana koruyucu, yiyecek getiren, dölleyen olarak kodlanan eril varlık, sahip olduğu bu kapsayıcı özellikleri yitirme korkusu ile egosunu büyütür hatta ezici hale getirir. Kadın beyninin detaycı, ince, pratik ve çok yönlü çalıştığı gerçeğiyle daha ilk çağlarda yüzleşince, bunun açığa çıkmasını kendi varlığının tehlikesi olarak görür.
Teknolojik gelişmelerle günümüz modern dünyasında da bu ilkel kaygı farklı şekillerde ortaya çıkar.
Erkek egemenliğinin kadın dokunuşuyla şekillenmesi bir yana dursun, kadın kendi erilini büyüterek başka kadınları ezme güdüsünü geliştirmiştir.
Birçok yaşamda birçok cinsiyetle yaşadığımızı hatırladığımızda – ki bu makro farkındalığın bir getirisi- ne oluyor peki?
Gerçekten sonsuz varlığımızın cinsiyetsiz, tanımsız, mükemmel değil ama muhteşem olduğunu kavradığımız o yüksek bilince eriştiğimizde.. Birçok kutupluluk ve ayrımdan özgürleşeceğimiz gibi kadın-erkek ayrımından da özgürleşmek muhteşem olmaz mı?
Fiziksel bedenlerin farklılığını ve taleplerini fark edip, alıp kabul ederek yola devam etmek çok daha hafif değil mi?
Birinin diğerine üstün gelmek zorunda olmadığı, eşit değil, bir olma halini kavradığı bir gezegen hepimize çok daha fazla haz vermez mi?
O zaman sevgili kadınlar, yaratım gücünüzü fark etmeye, daha fazla açığa çıkarmaya, erilinizi ya da dişilinizi değil, sınırsız ve tanımsız varlığınızı büyütmeye var mısınız?
Oğullarınıza, kızlarınızdan daha fazla tolerans gösterdiğiniz alanlara göz atınız. Çöpü çıkarmaya ya da kek yapmaya, evi süpürmeye cinsiyet bilgisi gerekmiyor. Flört etme ayrıcalığı tanıyan şey de zihnimize kazınan yargılar..
Kurban rolünden çıkmak bir seçim. Kurban olmak ya da kurban etmek olmadan yaşamak da mümkün.
Savaşma-Seviş!
Yargılarınla,
Diğer cinsle,
Öfkenle,
Hastalığınla,
Dünyayla,
Kendinle ve Hayatla…
Şimdi zamanı!..
Yazar

Baise Banu Erçetin... Bu realitede 50 yaşında.. Doğayı ve dizayn etmeyi çok sevdiği için Peyzaj Mimarlığı okudu. Küçük yaşlardan beri yazmayı, çizmeyi, yaratıcılığın bir çok alanını sevdi, yaptı. 200’ün üzerinde şiiri ve çokça blog yazıları var. Hep daha ötesini, daha farklısını aradığı için kendi mesleğini bırakıp Medya dünyasına geçti. 20 yıl reklam satış konusunda yöneticilik yaptıktan sonra, kendi varlığını daha çok keşfetmeyi seçti. 2016’dan bu yana Access Consciousness (Bilince Erişim) araçlarının uygulayıcısı ve kolaylaştırıcısı olarak hayatı kolaylaştırmak için seanslar, seminerler ve sertifikalı eğitimler vermekte.. Kendisiyle mutlu ve daima soruyor: Bundan daha iyi nasıl olur?

Bir Yorum Yaz