Yazar

Sinem Gençkol

Yazılar

Son dönemin popüler markalarından Jacquemus ile trend olan mikro çantalar, 2021 İlkbahar Yaz sezonunda hacimlerini büyüterek karşımıza çıkıyor. Minimal formlardaki clutch, flap, wristlet, bum bag ve baget modeller koleksiyonlarda hala popülerliğini korusa da, devasa boyutlardaki oversize çantalar da artık moda tutkunlarının dikkatini çekiyor. Özellikle çalışma sisteminin değişmesiyle her mekanın ofis olduğu pandemi sürecinde tasarımcılar da artık dışarı çıkarken sadece cüzdan, anahtar ve telefon değil, laptop, su şişesi, dezenfektanları da yanımıza taşımamız gerektiğini hatırlatır nitelikte oversize modelleri gözler önüne seriyor.

Moncler, Valentino, Burberry, Chanel’in de koleksiyonlarında yer verdiği geçtiğimiz sezonun trendi kapitone çantalar, önümüzdeki sezon XL boyutlarıyla ve yumuşak dokularıyla uzun süre daha trend olacağa benziyor. Valentino’nun XXL turuncu çantası SS21 defilesinin en dikkat çeken parçalarından biri olmuştu.

Son derece fonksiyonel ve modası hiç geçmeyen tote çantalar ise organize olmanızı sağlayacak genişlikleriyle trendlerin gerisinde kalmayan bir stil oluşturuyor. Oversized weekender tote çantalar bu sezon büyüklükleri ile şaşırtsa da, konforlu oluşlarıyla da günlük yaşamda kullanım kolaylığı sağladığı kesin. Tasarımcılar bazı geleneksel detaylardan vazgeçmese de, yenilikçi tasarımlar eşsiz trendlerle birleşerek stillere hareket katıyor. Fendi özellikle bu tasarımında büyük tote çantayı ‘sussuz kalmamak’ temasıyla ile eşleştirirken Dior, book tote’a deri bir versiyon ile hayat vermiş görünüyor.

Doksanlardan hatırladığımız, genellikle omuzda taşınan ve hilal şeklinde olan hobo çantalarda oversize trendinin etkisiyle podyumlarda yerini aldı. Bottega Veneta imzası taşıyan bu dev hobo çanta markanın kendine has örgü dokusuyla çevrimiçi defilenin baş rol oyuncusu olmuştu. Sezonun bu haddinden büyük çantaları hala ‘the one’ı arayanlar için mutlaka şans vermeniz gerekenlerden.

 

 

Moda, yaratıcı endüstrilerin en hızlısı diyebiliriz. Tasarımdan üretime, satıştan satış sonrası hizmete kadar tüm stratejilerin belirleyicisi artık hız. Müşterinin yapısına uygun esneklikte ve hızda olmak markalar için en önemli rekabet avantajı iken bu yarışta hızlı olamayan bir marka, trend ürünün sezonunu kaçırmaya, yoğun bir indirime ve sezon sonu devretmesine yani kısaca maddi zarara maruz kalıyor. Peki, moda trendlerini öngörüp ürünü hızla reyona koyabilmek mümkün mü? Elbette mümkün. Türkiye’nin ilk ve tek moda trend analiz firması unvanına sahip Gona Trend, modanın hızına yetişen trend analizleriyle, markalara danışmanlık hizmeti veriyor. Firmanın kurucu ortaklarından Gonca Gül Özer’le yaptığımız söyleşide moda trend analizini ve yeni sezonun ilham veren trend öngörülerini konuştuk.

Sizi ve Gona Trend’i kısaca tanıyabilir miyiz? İstatistik ile modayı bir araya getirme fikri nasıl doğdu ve firmanız nasıl kuruldu?

Modayla olan bağım çocukluk ve ilk gençlik dönemim arasına denk gelen Alman Lisesi yıllarıma dayanmakta. Neredeyse 25 yıl kadar önce şimdiki kadar çok sayı ve çeşitlilikte yurt içinde temin edemediğimiz moda dergilerini okumaya olan sevgim ve dergi koleksiyonerliğim ilk adım oldu diyebilirim. Ardından gelen yıllarda İstanbul Üniversitesi İng. İşletme Fakültesinde okudum. Daha sonra biri ‘Finans’ , diğeri ‘Sanat ve Tasarım’ olmak üzere iki farklı alanda yüksek lisans yaptım. Bir süre medya planlaması alanında faaliyet gösterdikten sonra, 2008 yılından itibaren moda analisti ve tasarımcı olarak çeşitli firmalarda çalıştım. Yaşamakta olduğumuz çağın bir zorunluluk haline getirdiği disiplinler arası çalışmalarımın tohumları, düşünsel bazda Gona Trend’in ilk köklerini oluşturdu.

Firmamızın iş fikrinin filizlenmesi ise ülkemizdeki moda trend analistliği alanındaki boşluğu doldurmak arzusuna dayanıyor. Benim moda alanım ve iş ortağım Prof. Dr. Ahmet Mete Çilingirtürk’ün istatistik alanlarını birleştirerek, 2017 yılında sektörün önemli aktörlerine hizmet veren, Moda Trend Analizi alanında Araştırma ve Danışmanlık hizmetleri sunan firmamız Gona Trend’i kurduk. Yurt dışında WGSN, Trend Union, NellyRodi gibi başta İngiliz ve Fransız firmaları olmak üzere birçok trend tahmin ajansı faaliyet halindeyken, henüz yurt içinde bu iş kolunda çalışan kapsamlı bir kuruluş olmaması, bizim için önemli bir unsur oldu. Bizim bu firmalardan farkımız, analitik verilerle çalışıyor olmamız. Elde ettiğimiz analitik verileri, sektör uzmanlığı ile iç görülere dönüştürmekte ve kullanıcı kitlenin ihtiyaç duyacağı veri anlamlandırması yaparak karar verme sürçlerine katkı sağlamaktayız. Bu esnada en önemli nokta, doğru verilerin yanı sıra, isabetli bir moda gözlemcisinin yorumları ile doğru görülere ulaşmak. Günümüz Moda firmalarının ticari olarak başarılı olabilmesi için zamanın getirdiği gereklilikleri yansıtması şart. Aksi takdirde estetik fakat tüketicinin ihtiyacı olmayan yeni modellerin üretimi firmalar için, zaman ve maliyet kaybı olarak sonuçlanacaktır.

Firmalara tam olarak nasıl bir hizmet sağlıyorsunuz? Biraz bu konuyu açarsak, size danışan firmalara sunduğunuz hizmetler nedir, anlatır mısınız?

Az önce vurguladığım gibi, estetik fakat tüketicinin ihtiyacı olmayan yeni modellerin üretimi firmalar için, zaman ve maliyet kaybı olarak sonuçlanacaktır. Eksik veya yanlış trend öngörüsü, yapılacak olan üretimin zarar etmesine neden olabilir, doğru trend öngörüsü ile yapılan üretim ise potansiyel zarar ihtimalini minimumda tutacaktır. Bu bakımdan tasarımdan üretime satıştan pazarlamaya kadar alınan tüm kararlarda, yapılan trend öngörülerinin doğru ve isabetli olması büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda firmaların, profesyonel trend danışmanlığı hizmeti almaları, kurum içinde yetiştirilecek bir moda trend analizcisinden çok daha uygun maliyetli olacak ve doğrudan kazanç elde edilmesini sağlayacaktır.

Danışan firmalara sunduğumuz hizmetlere gelirsek ; *Türkiye’deki ve dünyadaki giyim tercihlerini ve bunlara yön veren akımları izlemek,
* Çalıştığımız firmanın beklenti ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, 3 aylık, 6 aylık ve 12 aylık olmak üzere ona uygun istatiksel analizler içeren raporlar hazırlıyoruz. Ayrıca bu analizlere ek olarak, moda gözlemcisinin sezgisel yaklaşımlarının ön planda olduğu 18 aylık ve 24 aylık projeksiyonlarda bulunan raporlara da yer veriyoruz.
Kısaca şu şekilde detaylandırabiliriz :
Ülke ve istendiği takdirde uluslararası düzeyde internet aramaları sayısı endeks olarak toplanmaktadır. Bu veri; il, ülke, ülkeler, ay ve ay-yıl olarak düzenlenebilmektedir. Zamansal Analiz ve Mekansal Analiz yapılarak hem Türkiye bazında hem de global bazda tahmin raporları hazırlanmaktadır.
Elde edilen analitik veriler, sektör uzmanlığı ile iç görülere dönüştürülmekte ve kullanıcı kitlenin ihtiyaç duyacağı veri anlamlandırması yaparak karar verme süreçlerine katkı sağlanmaktadır.
* Hazır giyim üreticilerine “Karar Destek” bazında bilgi sağlamak. Moda ve tekstil tasarımı için siluet, desen, renk, moda detayları ve yaşam tarzları gibi bütün açıları önceden haber vermek.
Önümüzdeki dönemde firmanın internet sitesi www.gonatrend.com üzerinden üyeler önceden belirlenmiş hedefler doğrultusunda raporlarını alabileceklerdir. Bunu uygun buldukları sıklıkla ulaşabilmelerini planlıyoruz.

“Moda analizi” sürecinden biraz bahseder misiniz?

Moda Analizi sürecinin ilk aşaması; yaşadığımız zaman dilimindeki tüketici davranışları ve ekonomik eğilimlerin yaratıcı akımlar üzerindeki etkilerini bulmak ve bu bulgular içinden trend olabilecekleri ayırmakla başlıyor. Bu aşamada en önemli nokta, büyük kitleleri harekete geçirebilecek satın alma eğilimlerini belirleyecek trendleri belirlemek. Ardından, kadın giyim, erkek giyim ve aksesuar trendleri alanlarında mevcut akımlar izliyoruz ve yeni yönelimleri raporluyoruz.
İstatistik ile ilgili bölümde ise; izlediğimiz veri ile moda yaratıcısı markalar tarafından belirlenen akımların hedef tüketici kitle üzerindeki etkilerini buluyoruz. Çalışmakta olduğumuz tekstil firmasının hedef kitlesinin 3 aylık, 6 aylık,1 yıllık ve 18 aylık olmak üzere renk, desen, siluet ve hazır giyim tercihlerine yönelik rapor sunuyoruz. Belirlenen döneme göre, seçtiğimiz süre uzun bir vadeyi kapsıyorsa moda gözlemcilerimizin yorumlarının etkinliği de bu oranda artmaktadır.

Türkiye’de bu alandaki tek firma olmanın avantajlarını yaşıyor musunuz?

Önceden bu alanda kurumsal olarak çalışmış herhangi bir Türk Firmasının olmayışı elbette ki markamız için büyük bir avantaj sağlamakta. Yerli tekstil firmalarımızın, bundan sonra tek alternatif olarak yabancı trend tahmin ajansları ile çalışmak zorunda kalmaması bizim için artı bir sevinç kaynağı. Fiyatlandırma stratejisi olarak da yabancı moda trend tahmin ajanslarına göre ülkemiz açısından daha uygun maliyetli olmamız da ayrıca bir tercih sebebi.

Sizden son olarak, bu sezonun trendlerine ve 2021 İlkbahar – yaz sezonuna dair birkaç ipucu alabilir miyiz? Hangi renk ve parçaları daha sık göreceğiz?

Moda her şeyden önce doğallığa doğru adımlar atıyor. Açıkçası bu bir zorunluluk olmuş durumda. Hızlı modanın yaşandığı dönemi artık yavaş yavaş ardımızda bırakıyoruz. Tüketiciler de bunu algılayarak bilinçlendiler. Daha zamansız kaliteli parçalara yönelerek, az ve öz seçim yapıyorlar. Z kuşağının burada çok güçlü etkilerini göreceğimizi düşünüyorum. Modanın etki alanlarının ve kurallarının değiştiğine şahit olacağız hep birlikte.

Yaşamakta olduğumuz salgın döneminin getirdiği kapalı ve izole hayat, neredeyse tüm dünyayı spor ve casual giyinmeye yönlendirdi. Kendimizi içinde konforlu hissettiğimiz parçaları giymeye başladık. Bu da bize adına ‘’rahatlık’’ dediğimiz yeni bir lüks kavramını beraberinde getirdi. Bence modada bu algı devam edecek, rahatlığa alıştıktan sonra geri dönüş olmayacaktır.

2021 yılı modanın anlamı açısından yeni bir devrin başlangıcı. Her ürün bir anlamla bütünleşiyor. Buradaki anahtar kelimeler uzun ömürlülük, çok yönlülük, çok fonksiyonluluk ve sezon ötesi olmak. Kıyafetlerimiz daha yumuşak ve konforlu olacak.

2021 ilkbahar yaz dönemine ait koleksiyonların geniş bir bölümünde de kadın giyim çizgileri daha rahat ve spor siluetlerde hayat buluyor. Kadın giyim ve erkek giyim arasındaki çizgiler belirsizleşiyor. Şöyle özetleyebiliriz :
Doğal hayat ve doğaya yönelimle birlikte nötral tonların hakimiyeti artıyor; ekru, kahverengi, sarı ve yeşillerin tonlarını sıklıkla göreceğiz;
Minimalizm etkisinde görünümler,
Oversized blazerlar,
Cropped gömlekler ve tshirtler,
Katmanlı giyim, yarasa kollu trikolar,
Vintage formlar ve vintage esintili sert kalıplı jeanler ve yanı sıra yumuşak bol jeanler,
Büyük floral baskılar, tie-dye baskı,
Tığ işi elbiseler,
Bel hattını vurgulayan keskin görünüm veren kemerler, ayrıca ip kemerler, zincir kemerler
Kova formunda şapkalar,
Eşarplar,
Bele veya boyuna takılan küçük çapraz telefon çantaları,
Yüz maskeleri, önümüzdeki sezonda gardıroplarımızdaki yerini şimdiden garantiledi.

Size ulaşmak isteyenler hangi sosyal medya hesaplarından ulaşabilirler?

İnstagram ve Linkedin hesaplarımız üzerinden ulaşabilirler.

İnstagram : @gonatrend_official
Linkedin : Gonca Gül Özer
Linkedin : Gona Trend

Ayrıca; [email protected] ve
[email protected] mail adreslerini de iletişime geçmek için kullanabilirler.
Web ; www.gonatrend.com

Geçmişi neredeyse insanlığın ilk dönemlerine kadar uzanan deri, en dayanıklı kumaşlardan biri sayılması nedeniyle vazgeçilmezliğini günümüze kadar taşımıştır. Önceleri sadece rock kültürünün bir parçası olarak görülen deri giyim zamanla modernize edilerek tekstil sektörünün tahtına oturmuş ve her sezon saltanatını sürdürmeye devam etmiştir. Her birimizin gardırobunda deri bir parça mutlaka bulunsa da yine de sahip olmak isteyeceğiniz zamansız ve en popüler deri ürünleri şöyle sıraladık.

Fotoğraf: Pinterest

 

⦁ Deri ceket: ‘motorsikletli gençlik’ kültürün ikonik parçası olan deri ceketler yine bu sezonun trendi olan vatkalarla birleşince alışılmış formlarının dışına çıkarak nostaljik bir hava estiriyor. Kruvaze kesim ve oversize formdaki deri ceketler hem erkek hem kadınların vazgeçilmez parçalarından biri olmaya aday.

Fotoğraf: Pinterest

⦁ Deri eldiven: Kış günlerinin soğuktan koruyucusu olan eldivenler hiç şüphesiz her stilin tamamlayıcı bir parçası. Kimi zaman abiye bir elbisenin şık bir aksesuarıyken, kimi zaman grunge stilinin asi bir el giysisi olarak karşımıza çıkıyor. Geçtiğimiz sezonlardan görmeye alışkın olduğumuz sürücü (riding) model deri eldivenler yerini bu sezon daha uzun formdaki eldivenlere bıraktı. Özellikle dış giysinizin rengiyle benzer tonlarda kullanacağınız deri eldivenler ile daha trend bir görünüm yakalayabilirsiniz.

Fotoğraf: Pinterest

⦁ Deri kemer: Herkesin kullanmayı tercih etmediği fakat doğru kombinlendiği zaman da şıklığı garantilediği bir aksesuar olan deri kemerler, seksenler ve doksanlardan sonraki en popüler olduğu dönemini yaşıyor. Hem yaz hem kış aylarında kullanılabilmesi bir avantajken, kusurlu olarak gördüğünüz yerleri daha da belirgin hale getirmesi bir dezavantaj sayılabiliyor. Her sezon gittikçe kalınlaşarak popülaritesini de arttıran deri kemerler ne olursa olsun önümüzdeki birkaç sezon daha trend olmaya devam edeceğe benziyor.

 

Moda bu sonbahar 90’larda görmeye alışık olduğumuz bir parçayı günümüze taşıyor. Okul yıllarından aşina olduğumuz süveter, serinleyen havalarda gömlek üstüne veya basic t-shirtlerle giyilebilecek iyi bir alternatif.  Doğal renkler ve klasik desenlerle de son dönemin minimal stilinin vazgeçilmezler listesine girmiş görünüyor. Crop-top modellerle daha cool bir görüntü elde etmeniz mümkünken, wide Leg jeanlerle daha maskülen bir stil yaratabilirsiniz.

Podyum onaylı hırkalar ise birkaç sezondur oversize formlarıyla kışa geçiş sezonunun en büyük kurtarıcısı. Kendilerine eklenen bel kuşakları ile sezona daha zarif bir dönüş yapıyor. High waist jeanlerle tek başına kombinlemek ise sezonun trend görünümü.

Her renkle kusursuz uyumu ile ‘beyaz hırkalar’ bu sonbahar gardırobumuzda yer açacağımız parçalardan biri. V yaka ve oversize formlarda göreceğimiz beyaz hırkalar bu sezonun en şık parçaları olmaya da aday. Sonbahar için yatırım yapmak isteyenlere şimdiden duyurulur.

Fotoğraflar: Pinterest

Modanın sinema ile birlikte görsel dünyada kitlelere rahatlıkla ulaşması, birbirlerinden beslenen bu iki dev endüstrinin kısa zamanda milyonları etkisini altına alan gücünü göstermiştir. Tasarımcılar öyle kostümlere imza atmışlar ki karakterler hep o giydikleri kostümle hatırlanır, filmden daha çok konuşulur olmuştur. Yönetmenlerin bakış açısı ve tasarımcıların yaratıcı dokunuşlarıyla moda ikonuna dönüşmüş karakterleri ve rol aldıkları filmleri sıralayacak olursak ilk akla hiç şüphesiz Breakfast At Tiffany’s filmi ile Audrey Hepburn gelir.

Givenchy’nin hout coutre tasarımı, Audey Hepburn ile özdeşleşen ve günümüzde de bir çok modacıya ilham kaynağı olan ‘siyah elbise’ bu filmden sonra Amerikan moda pazarında ‘ikonik siyah elbise’ akımını başlatmıştır.

İngiltere’de bir DVD kiralama şirketi olan Lovefilm, geçtiğimiz yıllarda beyazperdedeki en unutulmaz giysileri yaptıkları anketle sıralamış ve sonuç olarak Audrey Hepburn’ün 1961 yılında çekilen ‘Breakfast At Tiffany’s’ filminde giydiği bu siyah elbiseyi en unutulmaz giysi olarak birinci seçmiştir.

Foto: İmbd arşivindenGrace Kelly-Rear Window- 1954

Grace Kelly-Rear Window- 1954

Alfred Hitchcock’un yönetmenliğini yaptığı bir gerilim klasiği olan bu filmin kostüm tasarımcısı Edith Head. 50’li yıllardaki ‘New  Look’ akımının bir örneği olan bu elbise; princess line eteği ve siyah derin V yaka kesimiyle Edith Head’in gustosuyla yaratılmış ve Grace Kelly’nin zarafeti ile hayat bulmuştur.

Marilyn Monroe -The Seven Year Itch-1955

Moda konusunda çağdaşlarından her zaman bir adım önde olan Marilyn Monroe 1955 yapımı bu filmdeki efsanevi metro havalandırmasıyla uçuşan beyaz elbise ile ikonlaşmış, bu meşhur sahne ile güzelliği ve şöhreti sayesinde sayısız kez fotoğraflanmasının yanı sıra şairlere, yazarlara, yönetmenlere ve tabii ki ressamlara ilham kaynağı olmuştur. Filme damgasını vuran giydiği beyaz elbisesi 2011 yılında açık arttırma ile 4.6 milyon dolara satılmıştır.

Foto: İmbd arşivinden

Diane Keaton – Annie Hall- 1977

Bir Woody klasiği olan dört oskarlı bu filmde Annie’yi canlandıran Diane Keaton’un akıllarda kalan maskülen tarzını yaratan o zamanların çok da ünlü olmayan tasarımcısı Ralph Lauren’dir. Bol kesimli pantolonları, geniş kenarlı, ilginç şapkaları ve yelekleri bir arada giyen "Annie Hall", Keaton’ın başarılı oyunculuğu ile birleşince unutulmazlar arasına girdi. Bu film ayrıca Ralph Lauren’inde tanınmasını sağlayan film olarak bilinir.

Foto: İmbd arşivinden

Michelle Pfeiffer-Scarface- 1983

1932 yapımı filmin 1983 yılında Brian De Palma tarafından tekrar sinemaya aktarımıdır. Bu filmdeki uyuşturucu bağımlısı rolünü oynamak için önemli miktarda kilo kaybettiğini ve çekimlerin çoğunu aç geçirdiğini söyleyen Michelle Pfeiffer’ın canlandırdığı Elvira Hancock karakterinin ultra feminen stili, günümüzde hala pek çok sanatçının stil ikonu listesinde yer alıyor. Rihanna, 2012 yılında Grammy Ödülü'nü almak üzere sahneye çıktığında Michele  Pfeiffer’ın Scarface’teki stilinden etkilendiğini söylemiştir.

Madonna-Desperatly Seeking Susan-1985

Madonna’nın kendine özgü olan maksimalist stili filmin çıkışından sonra 80’lerin modasına damgasını vurmuştur. Filmde sıkça gördüğümüz dantel büstiyer, büyük küpeler, yarım eldiven ve kat kat takılmış kolyeler Madonna stilinin parçalarını oluşturmuş, söylentiye göre Madonna’nın bu rolü almasında oyunculuk yeteneğinden çok kişisel stili etkili olmuştur. Konu 80’ler olunca akla ilk gelen pop ve stil ikonu Madonna’nın canlandırdığı Susan karakteri hala birçok kişiye ilham oluyor.

Pretty Woman-Julia Roberts-1990

Post-modern Sindirella masalı olarak nitelendirilen 1990 yapımı bu filmde henüz 23 yaşında olan Julia Roberts bu filmden sonra Hollywood’un en çok kazanan aktristler sıralamasında ilk başlarda yer almıştır. Canlandırdığı hayat kadını rolünde giydiği uzun deri çizmeleri ve ortadan halkayla birleştirilmiş elbisesiyle bugün bir çok tasarımcıya ilham kaynağı olmuştur. O dönem sıfır beden olan Julia Roberts opera sahnesinde giydiği kırmızı elbise ve Polo sahnesinde giydiği puantiyeli elbise ile de ikonlaşmıştır. Söylentiye göre, Julia Roberts filmde giydiği elbiselerden birini saklamış ve hala içine girebilmenin haklı gururunu yaşıyormuş.

Carrie Anne Moss- The Matrix- 1999

Larry ve Andy Wachowski kardeşlerin bu kült filmde çalıştıkları kostüm tasarımcısı Kym Barrett yaptığı bir röportajda şunları söylemiştir: ‘’The Matrix karakterleri üzerinde çalışırken hem gerçek hayatı yansıtmaları hem de oyuncuların kostümlerle rahat olabilmeleri üzerinde durduk. ‘Biz karanlık olmak istiyoruz ve Trinity’nin bir yağ birikintisi ve kaygan cıva gibi olmasını istiyoruz’ dediklerinde; ilk çekimlerde Trinity’nin kostümü için oldukça ucuz PVC kullandık , ancak sonraki çekimlerde daha pahalı ve kaliteli PVC kullandık.’’ demiştir. Böylelikle ‘Trinity’ denince ilk akla gelen full deri giyim tarzı ortaya çıkmıştır.

Rahatlığı ve kolay kombinlenmesi nedeniyle her sezon var olmayı başarabilmiş maxi etekler, yaz aylarında da en çok tercih edilen parçalarından biri. Kısaca, ayak bileğine kadar uzanan yani maksimum boyda olan etekler olarak tanımlanan maxi etekler; vücut tipine ve kumaş türüne göre doğru kombinlendiğinde her ortama ve tarza uyabilecek bir parça haline gelecektir. Maxi eteği kombinleyebilmek için öncelikle kendi vücut tipinizi çok iyi tanımanız gerekir, aksi takdirde şıklıktan uzaklaşabilirsiniz. İşte; maxi etek kombinleri yaparken dikkat edilmesi gerekenler;

Maxi boy eteklerin sizi olduğunuzdan daha da kilolu göstermek gibi kötü bir huyu vardır. Eğer kendinizi kilolu buluyorsanız kadife ve kaşmir gibi kalın kumaşlı eteklerden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın, bu tip kalın kumaşlı maxi etekler elbette sizi olduğunuzdan çok daha kilolu gösterecektir. Bu parçadan vazgeçemiyorsanız o zaman mutlaka koyu renk ve desensiz parçaları tercih edin.

Kısa boylu olduğunuzu düşünüyorsanız üstünüze giydiğiniz parçanın da eteğinizle aynı tonlarda olmasına dikkat ederek monokrom bir tarzla kombin yapabilir, altına giyeceğiniz yüksek topuklu bir ayakkabıyla olduğunuzdan daha uzun bir görünüm yakalayabilirsiniz. Ayrıca kullanacağınız küçük bir çanta sizi olduğunuzdan yine daha uzun gösterecektir.

Zayıf ve uzun boylu iseniz bu parçayı desenli, pilili, dar veya geniş formda deneyebilir hatta kemerlerde kullanarak daha zarif görünebilirsiniz.

Yaz aylarında bluz ve t-shirtlerle bol kesim maxi etekleri, gömlekler ile dar kesim maxi etekleri kombinlemek size daha şık bir görünüm kazandıracaktır.

Kışın ise, etek üzerine giyilen kazak ve hırkaların kamufle etme özelliğinden dolayı her model maxi etekle kombininizi yapabilir altına giyeceğiniz bir çizme veya bot ile görünümünüzü tamamlayabilirsiniz.

Yaz gelmişken kışın kullandığımız parfümleri bir kenara bırakıp, yazın kullandığımız parfümleri çıkarmaya başladık. Yazın elimiz daha taze ve temiz hissettiren kokulara giderken aslında arayışımız daha çok karakteristik bir parfüm. Bunun için yazın kullanmaya başlayıp hiçbir zaman bırakmak istemeyeceğiniz parfümleri sizin için listeledik.

 

Paco Rabanne  Olympea

Bir yaz günü sahilden gelen tatlı bir esintinin denizin o hafif tuzlu kokusunu burnunuza getirdiğini hayal edin. Yaza en çok yakıştırılan bu parfüm; açılışında vanilya ve beyaz çiçeklerin kokusuyla sizi karşılarken sonrasında pürüzsüz bir iyot kokusu ile temiz bir ferahlık hissi veriyor. Hafif ve kalıcı bir parfüm olmasıyla, sadece yazın değil her daim kullanılabilecek bir parfüm arayanlar içinde iyi bir alternatif.


Bvlgari  Omnia Indian Garnet

Bvlgari Omnia serisinden olan bu parfüm, içinde barındırdığı yoğun portakal ve mandalina notalarıyla iç içe geçmiş alyansları yansıtan şişe tasarımına da rengini veriyor.  Tatlı bir meyve hissiyatı vererek açılan koku daha sonra alt notasındaki amberin sıcaklığı ve Hint safranı ile oldukça kadınsı bir karaktere bürünüyor. İlkbahar ve yaz akşamlarında size eşlik edebilecek, hafif ve etkili bir parfüm.

 

 

 

 

 

Chanel Allure 

Son derece şık ve zarif bir kadının yanınızdan geçerken duyduğunuz yumuşacık bir krem ile tertemiz bir pudranın kokusu. Açılışında turunçgiller ve şeftali çiçeği notalarını içerse de Lotus çiçeğinin narin kokusuyla sonlanan bir Chanel klasiği. Nivea kremlerinde olan yumuşak kremsi kokuyu sevenler ve zamansız bir parfüm arayanlar için tercih edilesi bir parfüm.

 

 

Burberry  My Burberry

Sardunya, paçuli ve sitrus ile harmanlanmış, daha ilk açılışında bile ne kadar sofistike bir parfüm olduğunu hissettiren, yaz kadar ilkbahara da yakışan bir parfüm. Tende olgunlaştıkça çiçeksi ve fresh bir yapıya dönüşerek hafif ama kendini de hissettiren bir yapıya ulaşıyor. Burberry markasının klasikleşmiş parfümlerini sevip fresh bir parfüm arayanlar için iyi bir alternatif.

 

 

 

Chloe  Signature

Temiz bir havanın tazeliğinde, gül ve pudranın yumuşaklığında olan Chloe markasının imza parfümü.   Sabun kokusunu andıran yoğun gül notası aynı zamanda parfüme son derece modern ve kadınsı bir hava da katıyor. Son derece kalıcı olmasıyla da hayatınızın tüm anılarına eşlik edebilecek bir parfüm.

 

Ülkemizde evde kalınması gereken bu salgın sürecinde biraz olsun keyifli zaman geçirmek için TRT ile birlikte bir çok televizyon kanalı izleyicilerine eski dizi ve filmleri yayınlıyor. TRT’ nin başlattığı bu trend ile annelerimizin vazgeçilmez dizisi; Ferhunde Hanım ve Kızları, bir dönemin çocuklarını istemeyerek de olsa ürkütmeyi başaran nam-ı diğer ‘Arap Bacı’ karakteri ile ünlenen Uğurlugiller, kimin başı sıkışsa koşan, küçük büyük herkesin dostu; Perihan Abla, yüksek doz pembe renk içeren ofis ile hatırladığımız Gülşen Abi ile ‘nostalji kuşağı’ başlığı altında eski diziler izleyicisi ile buluşuyor.

Yerli yapımlar tek tek izleyici karşısına çıkarken, bir zamanlar yine aynı kanalda yayınlanmış olmasına rağmen ‘yabancı dizileri neden izleyemiyoruz’ sorusunu akıllara geliyor. Kanalın bu soruya verdiği yanıt ‘yabancı kaynaklı olduğundan 5846 sayılı Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre verilememektedir’ cümlesiyle telif hakkına dikkat çekiliyor. İnternette tesadüfen rastlasak bile bizi tebessüm ettiren hiçbir eski dizinin tüm bölümleri maalesef yayınlanmıyor. Bu dizileri izleyememenin vermiş olduğu hasretle hazırladığımız, hatırlayınca sizi de keyiflendireceğine emin olduğumuz dizi listemizi sizler için sıraladık.

DALLAS

1978-1991 yılları arasında yayımlanan haftalık pembe dizi tarihinin uzun soluklu yapımlarından biridir. Diziyi kült hale getiren unsurlar; senaryo bütünlüğünden oyuncu seçimine, entrikaların çokluğundan görkemli yaşamların işlenmesine kadar geniş bir yelpazede ele alınabilir. Dizi ülkemizde de yoğun ilgi görmüş, yayın saatinde cadde ve sokakların boş kaldığı söylenirdi. JR, Bobby, Pamela karakterleri halkı etkisi altına almış hatta Sue Ellen’in saç modeli tüm kuaför salonlarının en büyük talebi haline gelmiştir.

 

KARA ŞİMŞEK (KNIGHT RIDER)
Ülkemizdeki adıyla ‘Kara Şimşek’, 1982-1986 yılları arasında ABD’de yayınlanan ve Türkiye dahil dünyanın birçok ülkesinde de yayınlanarak popüler olmuş efsanevi televizyon dizisi. Dizide kendi kendine hareket edebilen, konuşabilen yapay zekalı otomobil KITT ile sahibi Michael Knight’ın (David Hasselholf) başından geçen olaylar işlenmektedir.

THE COSBY SHOW
1984-1992 yılları arasında yayınlanmış ABD yapımı Bill Cosby’nin yer aldığı dizi. Çok çocuklu Huxatable ailesinde yaşananlar bir sitcomdan beklenmeyecek kadar esprilerle süslenmişti. Theo, Rudy ve Vanessa karakterleri, izlemesi en keyifli karakterlerdi. Dizi, Afrika kökenli Amerikalı oyuncu kadrosuna sahip olarak en uzun süreli yayınlanan üçüncü ABD komedi dizisi olmasıyla hatırlanmaktadır.

CHARLES İŞ BAŞINDA ( CHARLES IN CHARGE)
1984-1990 yılları arasında yayınlanmış, ABD yapımı dizide Charles ismindeki erkek bakıcının çalıştığı evdeki aileyle yaşadığı sıcak dostça mizahi maceraları ele alınmıştır. Charles karakterini canlandıran İtalyan asıllı Amerikalı aktör Scott Baio diziden sonra “Charles” karakteriyle anılır olmuştur.

MIAMI VICE
Jeneriği ile akıllarda yer etmiş, başrollerini Don Johnson ve Philip Michael Thomas’ın paylaştığı, ülkemizde1986’da Kanun Namına adıyla yayınlanan efsane dizi. Sonny Crockett karakterine hayat veren Don Johnson, sinemada gösteremediği bütün yeteneklerini bu dizide göstermiştir. Beyaz Ferrari ve sürat teknelerini kullanan polislerin giyimini, dizinin moda tasarımcısı Miami’ye uygun kılmak istemiş ve spor bir giyim üzerinde karar kılmış, pastel rengi spor ceketler ile geniş kesim beyaz takımlarının içine t-shirt ve çorapsız ayakkabı giyimi ile yepyeni bir imaj kazandırmıştır…

ALTIN KIZLAR ( THE GOLDEN GIRLS)
Aynı evde yaşayan birbirinden farklı karakterlere sahip dört yaşlı kadının maceralarını anlatan 1985 ABD yapımı komedi dizisi. Sürekli komik ve ilginç olaylara tanık olan bu dört kadının olaylara bakış açıları, birbirleri ile çekişmeleri anlatılırdı. Grubun en yaşlısı Estelle Getty anne karakterini oynayan Sophia Petrillo esprileriyle dizinin en renkli karakteriydi. Oyuncu, 1986 yılında ‘En İyi Tv Oyuncusu’ rolü ile altın küre kazanmış, daha sonra Sylvester Stallone ile ‘Stop Or My Mom Will Shoot’ filminde oynamıştır.

MAVİ AY ( MOONLIGHTING)

Eski model Maddie Hayes (Cybill Shepherd) ile esprili dedektif David Addison’un (BruceWillis ) maceralarını anlatan,1985 ile 1989 arasında ABC televizyonunda yayınlanan, bugün tekrar yayınlansa yine aynı ilgili göreceğinden şüphe uyandırmayan dizi. Demi Moore’un konuk oyuncu olarak katıldığı bölümden sonra gerçek hayatta Bruce Willis ile ilişkisi başladığı söylenir.

ALF
1986-1990 yıllarında NBC kanalında yayınlanan ABD yapımı komedi dizisidir. Ülkemizde doksanlı yıllarda yayınlanmaya başlayan bu dizinin karakteri Alf, Müşfik Kenter’in sesi ile hayat bulmuştur. Melmac gezegeninden gelen Alf, dizinin jeneriğinde kediyi görünce kamerayı yere koyar ve kedinin peşinden koşmaya başlar ve kamera bu anı da görüntülerdi.

BİZİM EV ( FULL HOUSE)

ABD yapımı dizi, 1987 ile 1995 yılına kadar Amerikan ABC televizyonunda, ülkemizde ise 1995 – 2002 yılları rasında Bizim Ev ismiyle gösterilmiştir. Dizi San Fransisco’da yaşayan spor haberleri sunucusu Danny Tanner (Bob Saget) bir rock müzisyeni olan kayınbiraderi Jesse’yi (Jhon Stamos) ve çocukluktan bu yana en iyi arkadaşı olan stand up komedyeni Joe’yi, (Dave Coulier) üç kızını yetiştirmesine yardımcı olmaları için eve davet eder. Zamanla, üç adam ve üç çocuk birbirine bağlanır. dizi Mary – Kate Ashley Olsen ikizlerini de tanıdığımız dizi olarak hatırlanır.

GÜZEL VE ÇİRKİN ( BEAUTY AND THE BEAST)

1987-1990 yılları arasında yayınlanmış ABD yapımı dizi, ülkemizde Güzel ve Çirkin adıyla gösterilmiştir. New York şehrinin altında, toplumdan dışlanmış insanların oluşturduğu bir toplulukla birlikte yaşayan ve aynı zamanda onları koruyan, yarı aslan yarı insan görünümlü Vincent (Ron Perlman) ile, ölümden kurtardığı Catherine Chandler (Linda Hamilton) adlı bölge savcısının maceralarını anlatırdı.

Tabii ki liste bu kadar kısa değil. Bonanza, Yalan Rüzgarı, Cesur ve Güzel, A Takımı, Küçük Ev, Görevimiz Tehlike, Şöhret, Uzay Yolu, Ziyaretçiler, Friends… gibi hafızalarımızda yer eden dizilerle liste akıp gidiyor. Peki yeniden yayınlansaydı siz hangi diziyi izlemek isterdiniz?

Koku duyusu ile hafıza arasında çok özel bir ilişki vardır. Öyle ki, tanıdık kokular bizi çocukluğumuza kadar götürebilir. Kokuyla birlikte bazı anılar da canlanır ve o kokuyu ilk duyduğumuz ana geri döneriz. Bu durum kokunun hafızaya kaydetme özelliğinden kaynaklanır. Hafızalara kazınan, kokularıyla bizi geçmişe götüren öyle parfümler vardır ki, birden bire hiç beklemediğiniz anda, o anki ruh haliniz canlanıverir gözünüzün önünde. Hemen hemen her birimizin hayatına girip aynalarımızın önünde yer bulmuş bizi geçmişe ışınlayan nostaljik kokulara şöyle bir göz atalım istedik.

  • Klasik erkek parfümlerinden birinci sırayı hiç şüphesiz benzersiz çam ağacı kokusuyla Pino alır. Döneminde özellikle berberlerinin tezgâhlarında gördüğümüz, yeni tıraş olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayan erkeklerin kokusuydu. Şeklini içinde bulunan yoğun çam ağacı kokusundan alan bu parfüm, boş şişesiyle de uzun süre dekoratif amaçlı kullanıma uygun olarak tasarlanmıştı.
  • İkinci sırada ise ‘erkeğin özü’nün nasıl kokması gerektiğinin şişe bulmuş hali olan Brüt yer alır. Nam-ı diğer ‘Kırmızılı Kadın’ Kelly LeBrock’un da reklamlarında boy gösterdiği bu parfüm, keskin kokusuyla hafızalarda yer etmiş ve ülkemizde döneminin en çok satılan erkek parfümleri arasına girmiştir.
  • Üçüncü sırada üzerindeki yelkenliden esinlenerek dalgaların arasından çıkan  ‘açık denizlerin; serin, ferah, temiz esintisi’ sloganıyla evlerimize girmeyi başarmış tam bir ‘baba kokusu’ Old Spice var. Şimdilerde, kırmızı kutusu ve beyaz klasik şişesiyle tekrar piyasaya sürülse de, kokusuyla nostaljik hissettireceği kesin.
  • Viva Cappio ; 1988 yılında Hunca ailesine katılan ve büyük bir satış başarısıyla yoldan geçen birkaç kadının bile mutlaka koktuğu parfümdür. Annelerimizin sadece özel günlerde kullandığı tuvalet masalarının olmazsa olmazıydı. Bu parfüme benzer şekilde; güne giden teyzelerin klasik ve yoğun kokularını hatırlatan, döneminin yine fenomen parfümü Bellissima. Deodorantı ve parfümüyle birlikte set olarak çeyizlere girer, hatta öğretmenler gününde hediye olarak verilirdi. Son derece ağır notalara sahip olsa da, kendisini hala raflarda görmeniz kullananların sadakatini bugün bile bizlere ispatlıyor.
  • ‘Hiç tanımadığınız bir erkek size çiçek verirse şaşırmayın, nedeni Impluse Mascerade’dır sloganıyla seksenlerde dilimize pelesenk olmuş, hatta bir sinema filminde de replik bile olmuştu. Bac, Fa markalarını altüst edip birinci sıraya çıkmış deodoranttı. Aramızda 90’lı yıllarda Spice Girls için özel ürettikleri Impulse Spice adlı deodorantı halen hatırlayanlar mutlaka vardır.

Ülkemizde en çok kullanılan nostaljik parfümlerin listesi elbette bu kadar değil…

Christian Dior -Poison, Estee Lauder -Beatiful, Chanel -Coco, Givenchy Organza, Cacharel Lou Lou, Jean Paul Gaultier, Classique, Yves Saint Laurent-Paris …..gibi parfümler de o dönem; çok daha kaliteli ve kalıcı bir parfüme sahip olmak isteyen kadınların tercihleri arasındaydı..

Peki sizin annenizin parfümü hangisiydi?

Moda tarihine şöyle bir dönüp baktığımızda abartının tepeden tırnağa en üst seviyelere çıktığı seksenler, yeni sezonu domine eden tavrıyla yine karşımızda. Bugünün stil kodlarını oluşturan; yüksek bel mom jeansler, zebra ve leopar desenler, füzo pantolonlar, oversize angora kazaklar, özellikle iddaalı omuzlar çoktan reyonlarda yerini aldı. Şimdi hazırsanız zaman makinesine binip, walkmanimizi kulağımıza takıp, perma yapılarak kabartılmış krepeli saçlarımızı savurarak tek kanallı o günlere hep beraber geri dönüyoruz.

Modanın müzikle iç içe geçtiği o yıllarda pop ikonlarının ilham veren ‘look’larına tanık olduk. Her genç kız Madonna gibi görünmek adına elini korkak alıştırmadan yaptı makyajını. Jane Fonda gibi bir fiziğe sahip olmak için aerobik ve step salonlarının evlerimize taşıdık. Miami Vice, Dynasty ve Dallas gibi diziler kuaför ve giyim alışkanlıklarımızı değiştiren karakterler yarattı o yıllarda. Kim, Moonlighting (Mavi Ay) dizisindeki Maddie (Cybill Shepherd) gibi şık olmak istemedi ki? Herkesin dev omuzlara sahip olmak gibi bir isteği vardı, o yüzden ‘vatka’ en çok o yıllarda sevildi. Vücudu üçgen gösterdiği için Working Girl filminden çıkmış gibi görünmek, normal omuz boyuyla yetinmemeyi gerektirdi. Hatta takıp çıkarılabilir olması için vatkalara cırt cırtlar dikildi ve günlük yaşamın ayrılmaz iki parçası haline geldi. Ceketlerden mantolara, gömleklerden kazaklara, elbiselerden t-shirtlere hatta eşofmanlara kadar omuzlarımıza çöken vatkalar; iş hayatına giren kadınlara özgüven dolu bir duruş ve daha çarpıcı bir silüet kazandırdı. Ülkemizde de canlı olarak yayınlanan Lady Diana’nın düğün töreninden akıllarda kalan kabarık, karpuz kollu gelinliği olmamış mıydı?

Annelerimizin fotoğraflarında gördüğümüz vatkalı kıyafetler onları utandırsa da, bugün bizlerin sempatisini kazanarak, bizlere retro aşkını aşıladı ve moda dünyasına da sızarak yerli ve yabancı tasarımcılara ilham kaynağı oldu. Birkaç sezondur kıyafetlerimize giren vatkalar ebatlarını gittikçe büyüterek hem sosyal medyada paylaştığımız ‘throwback’ lerimiz hem de sosyal mesafemizin bir simgesi oldu. Modanın retroya olan bağını hissettiğimiz son yıllarda Max Mara, Dolce&Gabbana, Balenciaga, Emporio Armani, Balmain gibi dünyaca ünlü markalar tasarımlarını vatkalarla yükselttiler. Eğer siz de seksenler modasını kendi stilinize yansıtmak istiyorsanız popülaritesi ve ebatı gittikçe büyüyen vatkaları omuzlarınızda
taşıyarak başlayabilirsiniz.