Yazar

womanlogy

Yazılar

Malzemeler :

 

  • Kasaptan alınmış, temizlenmiş 4 ayak ve 1 kelle
  • 4 diş rendelenmiş sarımsak,
  • Sirke
  • 2 litre soğuk su
  • Tuz
  • Pul biber, kara biber (arzuya göre)

 

Yapılışı :

 

  • 1 gece öncesinden kelle ve ayakları yıkayıp büyük bir leğen içerisinde suya koyun.
  • Sabaha kadar leğende bekleyen malzemeleri yıkayıp 2 litre su ve tuz ile birlikte düdüklü tencereye koyun ve 1 saat pişirin.
  • Düdüklüden çıkardığınız malzemeleri kemiklerinden ayırın.
  • Düdüklünün içerisinde kalan suyu süzüp ayıklanan etlerle yeniden bir araya getirin ve 1 taşım kaynatın.
  • Sıcak servis yaptığınız çorbanıza arzuya göre sarımsak, sirke ve baharat ilavesi yapabilirsiniz.

   Afiyet olsun.

Biber, domates ve yumurtanın harika buluşması menemenin yapımı kolay, lezzeti enfes.

 

Malzemeler :

 

  • 2 adet sivri biber,
  • 3 adet bol sulu domates,
  • 2 adet yumurta
  • 1 yemek kaşığı tere yağı,
  • Az miktarda tuz,
  • Karabiber ve pul biber

 

Yapılışı :

 

  • Biberleri ince ince doğrayıp, eriyen tere yağı ile birlikte iyice kavurun.
  • Kabuğu soyulmuş ve küp küp doğranmış domatesleri kavrulan biberlerin üzerine ekleyip kısık ateşte tavanızın ağzını kapatarak kavurun.
  • Baharatları ve tuzu da domateslerle birlikte tavaya ekleyin.
  • Domatesler iyice eriyince 2 adet yumurtayı tavaya kırın ve yumurtaların yalnızca beyazlarını menemen ile karıştırın, sarıları göz göz kalacaktır.
  • Yumurtaların göz göz olmasını istemiyorsanız, yumurtaları tavaya katmadan önce ayrı bir kasede iyice çırpıp sonra menemen ile karıştırabilirsiniz.
  • Yumurtaları istediğiniz kıvama gelene kadar pişirip menemeninizi ocaktan alabilirsiniz.

       Afiyet olsun.

 

Öneri :

 

  • İsteğe göre biberden önce kuru soğanı kavurarak menemeninize ekleyebilirsiniz.

 

Orhan Pamuk’un ustaca yazıya döktüğü, heyecanlı bir aşk romanı olan Masumiyet Müzesi , aynı zamanda yine Orhan Pamuk tarafından  Beyoğlu/ Çukurcuma’da meraklılarına 2012 yılında kapılarını açan bir müzedir. 2014 yılında “Avrupa’da Yılın Müzesi Ödülü” nü almıştır.

       2008 yılında okurla buluşan roman, zengin aile çocuğu Kemal’in Füsun’a olan bağımlılık derecesindeki aşkını anlatıyor. 1950-2000 yılları arasında İstanbul’un başta Nişantaşı olmak üzere pek çok semtinde geçen romanda okurlar aşk, aile ilişkileri, entrika, cinsellik, heyecan duygularını rahatlıkla hissedebiliyor. Müzeye gitmek için illa ki romanı okumuş olmanız gerekmiyor ancak romanda kullanılan eşyalar ve nesneler müze içerisinde sergilenmiş durumda olup, müze kulaklık yardımı ile gezildiğinde romandaki olaylarla ve eşyalarla ilgili pek çok detayı daha iyi anlaşılıyor. Romanın ikinci yarısında Füsun’un ailesinin evi olarak belirtilen konak, şu an müze olan konak olarak belirtilmektedir ancak bu elbette bir kurgudur.  

      Pazartesi günleri, 1 ocak ve dini bayramların 1. günleri hariç her gün açık olan müzeye giriş normalde ücretli ancak romanın son sayfalarındaki bileti müze girişinde damgalattırdığınızda müzeye giriş ücreti ödemenize gerek kalmayacaktır.

     Müze içerisinde açılan bir dükkanda ise, romanda tasvir edilen bazı eşyalar satılık, dileyen misafirler satın alıp hatıra saklayabiliyor.

     Ünlü sanat tarihçisi Simon Schama, müze hakkında “Financial Times” gazetesine yazdığı yazıda, “Dünyadaki en güçlü, en güzel, en insanî ve en etkileyici çağdaş sanat eseri,” diye yazdı.

     Müzeyi gezerken etkilenilmesi en olası ve farklı bölüm ise,  Füsun’un içtiği sigaraların izmaritlerinin Kemal tarafından gizlice biriktirilmesi kuşkusuz.

Keyifli okumalar ve keyifli gezmeler.

Her kadın kendisini güzel hissetmeyi sever ve bazı kadınlar olduklarından daha güzel görünürler. Daha güzel görünmenin sırları sizce nedir? İşte tüyolar : 

  • Gülümseyin : Gözümüze güzel görünen insanların en kolay silahıdır; gülümsemek. Bir restoran düşünün, kötü bir hizmet aldığınızda dahi karşınızdaki garson güler yüzlü ise siniriniz yumuşar. Gülümseyen insanlar hep daha iyi çıkmaz mı fotoğraflarda? İstisnasız ilk kural; gülümsemek. Daha güzel gözükebilmek ve hissedebilmek için.
  • Uykunuzu alın : Morarmış ve çökmüş göz altları ve uykusuz kalmış zavallı gözler. Ne kadar da tanıdık bir senaryo değil mi? Ders çalıştığınız zamanlar veya geç saatlere kadar eğlenip sabah uykusuz işe gittiğiniz günleri düşünün. En güzel kıyafetlerinizi de giyseniz uykusuzluk adeta ele verir sizi.
  • İyi beslenin : Abur cubur, fast food besinler, kafeinli ve gazlı içecekler, güzelliğinizin uzun vadede acımasız düşmanı. Kendinize iyilik yapın ve bunlardan mümkün olduğunca kaçının. Mevsim sebze meyvelerini yemeye gayret edin. Dengeli beslenmeye özen gösterin. Faydalı besinleri sevmeme huyunuzu değiştirmek için kendinizle savaşın.
  • Temiz olun : Temiz tırnaklar, temiz saçlar, temiz kıyafetler ve temiz bir ten kokusu. Temiz ve özenli olmak kendini iyi hissettirmeyi sağlar. Sonra da gelsin öz güven.
  • Spor yapın : Terlemek cilt temizliğinin doğal yöntemidir. Spor, toksinlerin vücuttan atılması için bir fırsat, yaraların daha hızlı iyileşmesi için bir araçtır. Kalori yakıcı özelliği de olduğu için aynı zamanda formunuza kavuşursunuz.
  • Değişin : Elbette doğallıktan yanayız ama yıllar geçtikçe doğalken beğendiğimiz bölgelerimizin olumsuz değişimi de kaçınılmaz. Sırf doğal olma uğruna beğenmediğiniz bölgelerinize bakıp bakıp moralinizi bozmayın. Estetikten başka çaresi olmayan kısımlar için ya kendinizle gerçekten barışın ya da bazı operasyonları uygulamayı değerlendirin.
  • Kötü düşünmeyin : Negatif düşünceler o güzel yüzünüzün asılmasını ne kadar da kolay hızlandırır. İlk maddeyi unutmayın ve mümkün olduğunca hayata gülümsemeyi deneyin 🙂

Evlenen arkadaşlar iyi bilir bu dönemin ne kadar masraflı olduğunu. Nişanlılar bilmese de tahmin etmeye başlamış olmalı. Bekarların ise henüz bu konuda hiç bir fikri yok. Bilmeyenler için şöyle bir açıklama yapalım o zaman : Başına “gelin” kelimesinin eklendiği her şeyin maliyeti 3 kat artar bu dönemde “gelin çiçeği”, “gelin makyajı”, “gelin saçı” ve daha bir çoğu. Peki ya düğün zamanı maddi sıkıntı çekmemek için nasıl atlatacağız bu günleri? İşte öneriler:

 

  • Para biriktirin : Bu maddeyi eminim pek çok yerde duyuyorsunuz. Bizim farklı olarak söyleyebileceğimiz şey, nişandan sonra değil, ilişkiniz güzel gidiyorsa para biriktirmeye başlayın. Tabii ki her ilişkinin sonu evlilikle bitmez ancak bitmese bile güzel bir tatil için birikmiş paranız olur köşede, fena mı?

 

  • Ödeme planı yapın : Satın alırken sorun yok ama öderken bunalıma girmemek için bir ödeme planı yapın. Kazancınızla sürekli borçları ödeyip bir nefes alamamak da sizi bunaltacağı için aynı zamanda bu ödeme planına sosyal hayatınızla ilgili de bir meblağ ayırmalısınız. Hangi taksit bitince hangisi başlıyor? Size kafa dinlemek için ne kadar bütçe kalacak? Bunları düşünerek alışveriş yapın.

 

  • Önceliklerinizi belirleyin: Sizin için olmazsa olmaz şeyleri belirleyin. Kimi gelinler en çok balayına önem verir, kimileri gelinliğine, kimileri düğününe, kimileri ise ev eşyalarına. En önem verdiğiniz şeyi en ön sıraya alın ve içinize sinen şekilde yapın. Bu seçim size, yapılamayan / eksik yapılan diğerleri için üzülmemeyi sağlayacak.

 

  • Bazı şeylerden feragat edebilin : Yukarıdaki maddede önceliklerimizi belirledik. İkinci aşama ise feragat edebilmek. Bazı gelenekler, sırf gelenek olduğu için yapılır ve aslında gelin de damat da çok önemsemez. Sizin için “mutlaka olmalı” kategorisinde olmayan şeyleri, sırf başkaları istiyor diye yapmayın. Örneğin, gelin arabası süsletmek, düğün pastası kesmek, düğünde hediyeler yaptırıp dağıtmak… Peki ya sizin vazgeçerken üzülmeyeceğiniz detaylar neler olurdu?

 

  • İndirimli dönemleri takip edin : Her şeyin indirimli dönemi mutlaka oluyor. Kışın gelinlik almak daha ucuzdur mesela, beyaz eşyaların kampanya dönemleri olur mutlaka… Evlenme kararı alır almaz indirimli dönemleri takibe alın. Kampanyaları, promosyonları kaçırmayın.

 

  • Balayını aylar öncesinden ayarlayın : Düğünler genellikle yazın olduğu için balayı maliyeti de mevsim sebebiyle 2 katına çıkıyor. Halbuki aynı yerin uçak bileti ve otel rezervasyonu kıştan ayarlandığında yarı fiyatı… Düğün tarihi belli olur olmaz, balayı planını en öne alın. Sonra 2 katı ödemek zorunda kalmayın.

 

  • Aksesuarları ödünç alın : Her şeyi satın almanın anlamı yok. Çünkü bazı şeyler -hatta gelinlik bile- bir daha işinize yaramayacak ve bir köşede solup gidecek. Bir takım eşyaları ödünç alarak da halledebilirsiniz. Gelin duvağı, gelin kesesi, gelin tacı… gibi örnekleri çoğaltmak sizin elinizde.

       Araştırmalara göre ayrılan pek çok çiftin sebebi; maddiyat. Maddi sorunların ilişkileri çok kolay yıprattığını ve çiftleri kırılganlaştırdığını  unutmayın. Yukarıdaki önerileri göz önüne alıp, sevgili nişanlınızla keyifli bir düğün süreci yaşamaya başlayın, iyi eğlenceler.

İç Anadolu yöresinin leziz çorbalarından etli mısır yarması çorbası hem farklı, hem leziz hem de şifalı olması ile tam bir kış çorbasıdır.

 

Malzemeler :

 

  • 1 su bardağı haşlanmış mısır yarması,
  • 250 gram haşlanmış dana eti,
  • 1 çay bardağı haşlanmış nohut,
  • 1 çay bardağı haşlanmış barbunya veya kuru fasulye,
  • 1 kase yoğurt,
  • 1 yemek kaşığı tere yağ,
  • 1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber,
  • 1 tatlı kaşığı nane,
  • 5 su bardağı soğuk su

 

Yapılışı :

 

  • Haşlanması gereken et hariç tüm malzemeleri birlikte düdüklü tencerede 20 dakika haşlayın.
  • Ayrı bir tencerede de dana etini yaklaşık 40 dakika haşlayıp, diğer haşlanmış malzemeler ve suyu da ekleyerek orta ateşte yaklaşık 30 dakika pişirin.
  • Ayrı bir kasede yoğurt ve çorbanın suyundan 2 kaşık ekleyerek yoğurdu inceltin ve çorbaya yoğurdu yavaş yavaş boşaltıp karıştırın.
  • Küçük bir tavada tere yağını eritip kızdırın ve kırmızı biber ve naneyi kavurup, çorbanıza ekleyin.

Sevdiklerinize ve size afiyet olsun.

Farklı, leziz ve unutulmaz bir tat arayan kişiler için önerimiz Sosyete Mantısı için işte gerekenler:

Malzemeler :

  • 3 adet büyük boy yufka (Yufkaları üst üste dizerek, 4 eşit parçaya bölüp 12 adet sosyete mantısı çıkarabilirsiniz.)
  • 500 gr kıyma
  • 1 adet rendelenmiş kuru soğan
  • Mantının üzeri için yarım kilo yoğurt
  • Mantının üzeri için 3 diş rendelenmiş sarımsak
  • Mantıyı kızartmak için 1 su bardağı sıvı yağ
  • Mantının sosu için 2 yemek kaşığı salça,
  • Mantının sosu için 2 yemek kaşığı sıvı yağ,
  • Az miktarda tuz
  • İsteğe göre karabiber, pul biber, kimyon

Yapılışı :

1. Aşama
  • Çiğ kıyma ve rendelenmiş soğanı az miktarda tuz ile karıştırın.
  • 4’e bölünen yufkanın her parçasının geniş kısmına  hazırladığınız soğanlı kıymadan bir miktar alarak yayın ve yufkanızı rulo şeklinde dar kısma doğru yuvarlayın.
  • Yufkanızın yağda kızarırken açılmaması için uç kısımlarını parmağınızın uç kısmını kullanarak su yardımı ile birbirine yapıştırın.
  • Rulo yapılmış yufkaları dıştan içe büke büke gül şekline getirin.
  • Bir tavanın içerisine koyduğunuz bol yağda böreklerinizi kızartın.
2. Aşama

 

 

 

  • Rendelenmiş sarımsakları yoğurt ile çırpıp koyu kıvamda ise az miktarda su ile inceltin.
  • Kızartılan böreklerin üzerine hazırladığınız sarımsaklı yoğurttan dökün.
  • Ayrı bir tavada, 2 yemek kaşığı sıvı yağ ile 2 yemek kaşığı salçayı kavurun, tuz ve baharatları da ekleyip üzerine çok az sıcak su ekleyin ki sosunuzun kıvamı biraz yumuşasın.
  • Hazırladığınız salçalı sostan isteğe göre 1 veya 2 yemek kaşığı da yoğurdun üzerine dökerek tüketin.

      Afiyet olsun.

Öyle kıyafet ve aksesuarlar vardır ki adeta zamana meydan okur. Her yıl onları vitrinlerde görür, her yıl birilerine yakıştırırsınız. İşte aldığınız zaman size uzun yıllar eşlik edecek, modası geçmeyen kıyafet ve aksesuarları sizin için derledik:

* Siyah deri ceket

Bu ceketi ister bahar aylarında isterseniz kış aylarında doğru kombinleyerek gayet şık bir şekilde kullanabilirsiniz. Siyah deri ceketi acele ile bir yere çıktığınızda da sırtınıza atabilir, özenle bir yere gideceğinizde de hazırlık yaparak kullanabilirsiniz. O neyin üzerine giyilse size seksi bir hava ve şıklık katar. Topuklu ayakkabı ile de bot ile de giyilir. Siyah deri ceket bu listeye 1 numaradan giriş yapıyor.

*Jean Gömlek ve Ceket

Annelerimizin neredeyse öğrencilik yıllarına ait fotoğraflarında dahi kot gömlek ve ceketler karşımıza çıkar. Yıldan yıla mavinin farklı tonu tercih edilse de modası hiç geçmeyen parçalardır. Genellikle düğmeleri açık kullanılan bu kot gömlek ve ceketler çoğu zaman hırka görevi görür. Seyahatlerin ve yaz akşamlarının vazgeçilmez dostudur. Her moda tutkununun gardırobunda en az 1 tane bulabilirsiniz. 

*Leopar desenli aksesuarlar

Leopar desen seksiliği en çok çağrıştıran desenlerdendir. Yıllar geçse de verdiği mesaj değişmez. Yalnızca kadınlarca kullanılan bir desen olması kullandığınız anda sizi daha da feminen gösterir. İster bir çantada, ister bir fularda ya da bir saç aksesuarında özgürce kullanabilirsiniz. Leopar desenli parçaları kullanırken dikkat edilmesi gereken tek nokta çok fazla ya da baştan aşağı bu deseni kullanmamaktır. Bu deseni kullanacağınızda alt parçaların siyah, kahverengi gibi koyu renklerde olmasını ve o kombinde ekstra sade olmaya çalışmanızı tavsiye ederiz. Fazla leopar deseni itici duracaktır.

* Kovboy çizmeleri / botları

Genellikle kısa topuklu, farklı burun tipli ve genellikle çok uzun olmayan olan bu bot ve çizmeler her daim havalı, maskulen ve özgür bir ruhu işaret eder. Fazla renk alternatifi olmayan bu bot ve çizmelerin modası neredeyse hiç geçmez. Her yıl caddelerde görür ve her yıl beğeniriz. Önemli olan bunların nasıl kombinlendiğidir. 

*Düz beyaz V yaka tshirt

Hepimizin en sevdiği ve en kurtarıcı bulduğumuz parçalardandır. Adeta üzerinde boya yapabileceğimiz boş bir tuval gibidir bu t-shirt. İsterseniz kotla, taytla, üzerine bir aksesuarla ve her saç tipiyle uyumludur. Şimdilerin modası salaş görünümlü şıklıkta da bolca kullanılan parçalar arasında.

Cildimiz vücudumuzun diğer yerlerine göre daha hızlı yaşlanır. Cilt yaşlanması yaşa, strese, bakım yapılıp yapılmamasına,uykusuzluğa, kirli hava ve yoğum yaşam temposuna bağlı olarak erken ya da geç olabilir. Üstelik bir insanın yaşlanmaya başladığı ilk cildinden anlaşılır. Hafif kırışıklıklar, kuru cilt, lekeler şeklinde başlayan yaşlanma belirtilerine karşı önlemler erken alındığında süreç yavaşlayabilir, var olan belirtiler de gizlenebilir. İşte bunun için yapmanız gereken 6 adım:

 

1- Gül suyunu buz küpleri haline getirip yüzünüze buz kompresi yapın. Özellikle göz kenarlarınızda kaz ayağı çizgileri üzerine, alın çizgilerine ve yüzünüze aşağıdan yukarıya doğru yer çekimine ters şekilde hafif bastırarak bu buz küplerini gezdirin. Soğuk baskı cildinizi gerginleştirirken gül suyu doğal tonik görevi görecek.

 

2- Günlük olarak sabah kalktığınızda yüzünüzü yıkadıktan sonra parmaklarınızla hafif hareketlerle yüzünüze masaj yapın. Bu, masaj yaptığınız bölgelerde kan akışını hızlandıracak, oraya bir canlılık getirecek ve yaşlanmayı geciktirecek.

 

3-Günümüzün yükselen trendi yüz yogasını cildinize uygulayın. Bunun için Yüz Yogası Nasıl Yapılır adlı yazımızı inceleyebilirsiniz……..Vücudumuzun spora ihtiyacı olduğu gibi yüz kaslarımızın da hareket ettirilmeye ve tembel bırakılmamaya ihtiyacı vardır. Yüz yogası ile kaslarınızı canlandırıp olduğunuz yaşın bile gerisine gidebilirsiniz.

 

4- Cildinizi içten ve dıştan nemlendirin. Cilt kırışıklıkları çatlayan topraklar misali kuruluktan ve nemsizlikten oluşur. Cildinize uygun olarak seçeceğiniz bir nemlendirici krem ile düzenli olarak yüzünüzü ve vücudunuzu nemlendirin. Gün içerisinde en az 2 litre su içerek de ihtiyaç duyduğu nem takviyesini içeriden sağlayın.

 

5-Kırışıklığın kendini belli ettiği dudak kenarları, göz çevresi, alın, eller, boyun ve göğüs bakımınıza ekstra dikkat edin ve zaman ayırın. Özellikle buraları nemlendirmeye çalışın ve yanlış mimikler yapmamaya dikkat edin. Göz çevreniz için yazın mutlaka güneş gözlüğü kullanın.

 

6- Güneş ışığından doğru faydalanın. Solaryum gibi cilde zararlı ışınlar yayan uygulamalardan kaçının. Yazın saatlerce güneşlenmek çok eskide kaldı. Atmosferin delinmesiyle güneşin zararlı ışınları filtrelenmeden direk olarak cildimize yansıyor. Bu da öncelikle kanserojen etki yapıyor ve cildin erkenden kırışıp yaşlanmasına sebep oluyor. Güneşten faydalanmak için doğru saatlerde ve doğru sürelerde güneş altında olun.

Güçlü, sağlıklı ve canlı saçlara sahip olmayı kim istemez ki? Saç yapısı kalıtsal etkenlere bağlı olduğu gibi aynı zamanda beslenme ile de doğru orantılıdır. Peki hangi besinler saçlara iyi geliyor öğrenmek ister misiniz?

 

  • Yumurta : Tüm organlar için önem taşıyan yumurta, sağlıklı saçların da çok iyi dostu. Her gün 2 adet yiyeceğiniz yumurta yalnızca saçlar değil, diğer organlar için de mucizeler yaratıyor. Yumurta içinde bulunan demir ile saç dökülmeleri de önleniyor. Yine yumurta içinde bulunan kükürt ise saç uzamasını hızlandırır. Yumurtanızı haşlarken çok katı hale getirmeden tüketmeye çalışın, aksi takdirde yumurta kanserojen etkisi olan bir hal alıyor.

 

  • Çiğ Badem : Yararlarının neredeyse sınırsız olduğu badem, bol miktarda çinko, demir ve magnezyum içererek saçın uzamasına da destek oluyor. Çiğ, tuzsuz ve kavrulmamış badem tüketmeye gayret edin. Saçlarınızda bir avuç badem bile mucizeler yaratacak. Ayrıca badem yağı ile de saç derinize haftada bir kez masaj yaparak saçlarınızı nemlendirebilirsiniz. Üstelik bu işlem için yalnızca 10 dakika ayırmanız yeterli.

 

  • Süt ve Süt Ürünleri : Kalsiyum deposu olan süt ve süt ürünleri, içerdiği kalsiyum ve protein sayesinde hem saçın uzamasına katkıda bulunur hem de saçın doğal nemlendiricisi görevini üstlenir. Kurumuş ve yıpranmış saçlarınızın can dostu süt ve süt ürünlerini hayatınızdan eksik etmeyin. Ayrıca soğuk sütü azar azar saçlarınıza sürüp yarım saat bekletip durulayarak da harika bir süt maskesi ile saçlarınıza moral vermeyi unutmayın.

 

  • Somon :Et, tavuk ve balığın protein bakımından zenginliği tartışılamaz. Ancak özellikle somonda bulunan Omega 3, D vitamini, B12 vitamini, demir ve protein saçın yumuşaklığını, gücünü arttırır ve saç derisini besler. Uzmanlar haftada 2 gün sofranızdan eksik etmemenizi öneriyor.

 

  • Su : Her şeye iyi gelen su, işte yine kahraman olarak karşınızda. Saçınızın kurumasını istemiyorsanız, ışıl ışıl canlılığıyla göz alıcı olmasını istiyorsanız o zaman günde en az 8 bardak su içmeye kendinizi alıştırın. Su tercih ederken ise mineral seviyeleri yüksek olan su markalarını araştırmakta fayda var.

 

  • Yeşil Yapraklı Sebzeler : Brokoli, marul, semizotu, maydanoz, roka, nane,ıspanak, pazı, lahana bunlardan en sık tüketebileceklerimiz. Yeşil yapraklı bu sebzelerin içerdiği A ve C vitamini saç için bir nevi oksijen desteği gibidir. Bu sebzeleri özellikle çiğ tüketmeye çalışın. Pişirmek istiyorsanız da buharda pişirmeye ve çok fazla pişirmemeye dikkat edin.
  • Keten Tohumu : Vejeteryanlara müjde. Omega 3 bakımından çok zengin bir kaynak olan keten tohumu tam size göre. Keten tohumunu kaynatarak içebilir, öğütülerek toz haline getirilip 1 kaşık tüketilebilir veya öğütülmüş halini çorbalara, yoğurda ekleyebilirsiniz. Keten tohumu saçlarınızı güçlendirir, kırıkları onarır ve saçınızın hızlı uzamasına yardımcı olur.

      Beslenme haricinde saça iyi gelecek farklı yöntemler de var elbette. Ancak saçın dipten uzadığını ve en ciddi faktörün beslenme olduğunu unutmayın. Peki başka neler yapılabilir derseniz, “Güçlü Saçların Dostu Doğal Yağlar” yazımıza göz atabilirsiniz.