Yazar

womanlogy

Yazılar

Omega 3 vücudumuz için çok gerekli olan fakat vücudumuz tarafından üretilemeyen yağ asitleridir. Sağlıklı bir şekilde doğmamıza, büyümemize, ürememize ve yaşamamıza yardımcı olur. Bu sebeple her gün doğal yiyeceklerle veya gıda destekleriyle alınması gerekiyor. Tam bir can dostudur. Omega 3 nelerde var? ve Omega 3’ün faydaları nelerdir? derseniz Prof.Dr Canan Karatay “Karatay Diyetiyle Yaşam Boyu Sağlık” kitabında şu şekilde açıklıyor:

 

Omega 3’lerin asıl görevi vücudumuzda bulunan bütün hücre zarlarının oluşmasını ve normal şekilde çalışmasını sağlamaktır. Bu yağlar hücre zarlarını kuvvetlendirir ve dış etkenlere karşı yıpranmalarını önler.

 

Omega 3 nelerde var?

 

*Somon, Norveç uskumrusu, palamut, hamsi ve sardalya gibi soğuk deniz balıklarında

*Çayır ve çimenlerde özgürce dolaşan kuzu ve keçi gibi hayvanların etlerinde

*Serbest dolaşan tavukların etlerinde

*Keten tohumunda

*Semizotunda

*Kabak ve ayçiçeği çekirdeklerinde

*Fındık, fıstık,ceviz ve badem gibi kuru yemişlerde

 

Bu yiyeceklerin doğal ve işlenmemiş olması önemlidir.

 

Omega 3’ün faydaları nelerdir?

 

*Kilo alma ve obeziteyi önler, kilo vermeye yardımcıdır.

*Tip-2 diyabet hastalığını önler ve tedavisini kolaylaştırır.

*Damar sertliği, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıklarını, kalp krizi ve felç riskini önler.

*Adet öncesi görülen sıkıntı ve ağrıları önler.

*Sperm azlığını giderir, döllenmeyi kolalaştırır.

*Bağışıklık sistemini güçlendirip, bakteri ve virüslerin neden olduğu hastalıklara karşı direnci artırır.

*Alerjileri önler.

*Meme ve kolon kanserinden korur.

*Polikistik over sendromu denilen yumurtalık hastalığını önler.

*Ani ölümleri önler.

*Sedef hastalığını önler.

*Depresyon ve şizofreniyi, ayrıca lohusalıkta ortaya çıkan depresyonu önler.

*Eklemlerde meydana gelen ağrı,şişlik, ve sertlikleri, ileri yaşlarda sıklıkla görülen vücut ağrılarını önler.

 

Omega 3 hangi miktarda alınmalıdır?

 

Günde 1-3 gr saf Omega 3 kapsülü alınabilir. Doğal yolla almak isteyenler için 1 adet Norveç Uskumrusu yenildiğinde 5-7 gr Omega 3 alınmış olur.

Patlıcan sevenlerin gözdesi karnıyarık lezzeti için;

 

Malzemeler :

 

  • 5 adet orta boy yumuşak patlıcan,
  • 1 adet soğan,
  • 300 gram orta yağlı kıyma,
  • 5 dilim domates,
  • 5 adet sivri biber,
  • Bir tutam maydanoz,
  • 5 diş soyulmuş sarımsak,
  • 1,5 yemek kaşığı sıvı yağ,
  • 1,5 yemek kaşığı salça,
  • 1 kase kaynar su,
  • Tuz ve isteğe göre baharatlar

 

Hazırlanışı :

 

  • Yıkanmış patlıcanları alacalı soyun ve kızartmadan önce mutlaka bez ile kurutun.
  • Patlıcanları bir miktar sıvı yağ ile hafif kızartın. Kızarttıktan sonra patlıcanların karnına tek bir çizgi halinde bıçakla hafif bir yarık açın.
  • Ayrı bir tavada sıvı yağ ile soğan ve kıymayı kavurun. Arzuya göre karabiber ve pul biber de ekleyebilirsiniz.
  • Kavrulan soğanlı kıymayı yarık açtığınız patlıcanların içerisine paylaştırın.
  • Hazırladığınızın patlıcanların üzerlerine birer adet sarımsak, sivri biber ve domates dilimlerinden yerleştirip, tüm patlıcanları salçalı su ile hazırladığınızın fırın tepsinize dizin.
  • 160 derece ısıdaki fırınınızda yaklaşık 25 dakika pişirip afiyetle sevdiklerinize de ikram edebilirsiniz.

 

öNERİ :

  • Patlıcanların karnına kızarttıktan sonra yarık açın. Aksi takdirde patlıcanlar çok yağ çekecektir.

Afiyet olsun.

Çalışan kadınlar için yarın ne giyeceğini düşünmek büyük bir muamma olur bazen. Sırf bu yüzden sabahları işe geç kalmalar bile yaşanabilir. Forma uygulaması olan şirketlere özenilme zamanlarıdır böyle günler hatta. Yanlış kıyafet seçimi yapmamak ve iş yerinde giyim kuşam adabını sağlamak için dikkat edilmesi gereken faktörlerse şunlar:

  • Kurum Kültürü: Her iş yerinin bir kurum kültürü vardır. Sizin kendinize özel bir tarzınız olması elbette çok güzel ancak çalıştığınız kurumun kültürünü de göz önünde bulundurarak kıyafet seçiminizi yapmalısınız. Örneğin; muhafazakar bir şirketteyseniz seçimizi yaparken dekolte konusuna daha da dikkat etmeniz gerekebilir. Bankacılık sektöründeyseniz, ciddiyeti temsil eden daha resmi renkler seçmeniz gerekebilir. Teknoloji ve telekomünikasyon şirketleri ise kıyafet konusunu çalışanın özgür iradesine bırakmayı çok sever.

  • Pozisyonunuz : Yaptığınız işin niteliğine göre seçim yapmaya çalışın. Yöneticiyseniz klasik giyim daha fazla ciddi bir profil çizmenizi sağlayabilir. Satış Sorumlusu iseniz daha prezentable  bir tarz seçmeniz gerekebilir. Yaratıcılığın ön planda olduğu bir mesleğiniz var ise belki daha marjinal bir tarzınızın olması sizin için avantaj oluşturabilir.
  • Ölçülere Dikkat : Ölçülü dekolte, ölçülü makyaj ve ölçülü saç. Bu üç ölçü iş yerinde gerçekten önemli. Aşırıya kaçmadan,  hem rahat hem şık olmayı baz alın. Vamp ve seksi bir imaj, iş ortamında sizi profesyonel duruştan uzaklaştıracaktır. Abartılı bir ruj ve göz farı yerine, siyah ince bir eyeliner, rimel ve yumuşak tonlarda bir ruj  size daha sade bir şıklık kazandıracaktır.

  • Aksesuarlar : En sade kazakları bile şıklaştıran aksesuarların hakkını yemeyelim. Ancak onları kullanırken de abartı olanlardan kaçınmak gerekebilir. Sizin dikkatinizi ve rahatınızı bozacak aksesuarlar kullanmamaya gayret etmelisiniz. Çok büyük küpeler, çok ses çıkaran bilezikler, çok uzun sürekli elinize kolunuza dolaşan kolyeler hoşunuza gidiyor olabilir ancak iş ortamında olduğunuzu ve iş adaptasyonunu unutmamanızda fayda var.

         İş yerinizde eğer ilk iş gününüz ise, siyah klasik bir elbise tercih edebilirsiniz. Tüm kıyafetlerinizi hafif topuklu bir ayakkabı ile tamamlarsanız şıklığınız daha da pekişmiş olacaktır. Renklerin anlamları hakkında bilgi almak isterseniz “İş Kıyafetlerinde Renklerin Dili” yazımızı da okuyabilirsiniz.

Malzemeler :

 

  • 1 orta boy karnabahar
  • 2 havuç
  • 1 patates
  • 300 gr kıyma
  • 1 adet soğan
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1 orta boy kase rendelenmiş kaşar
  • Tuz , karabiber

 

Beşamel Sos İçin Malzemeler :

 

  • 2 su bardağı süt,
  • 1 yemek kaşığı tere yağı
  • 1 yemek kaşığı un

 

Yapılışı :

 

  • Karnabaharları, havucu ve patatesi haşlayıp , havuç ve patatesleri halka halka keserek fırına uygun bir kaba koyunuz.
  • Bir adet soğanı ve 300 gr kıymayı az miktarda sıvı yağ ile kavurunuz. Tercihe göre tuz ve baharat da ekleyebilirsiniz.
  • Kavrulan soğanlı kıymayı karnabahar, havuç ve patatesin üzerine dökünüz.
  • Beşamel sos için ayrı bir tencerede 1 yemek kaşığı tere yağı ile 1 yemek kaşığı unu kavurup, 2 su bardağı sütü de yavaş yavaş ekleyerek hızlı hızlı karıştırın ve  topaklanmaması için varsa mikser ile çırpınız. Mikser olmasa da kaşık yardımıyla ezerek ve karıştırarak pişirebilirsiniz. Beşamel sosun topaklanmaması ve puding kıvamında olması önemlidir.
  • Beşamel sosu yemeğin üzerine dökünüz. Son olarak yemeğinizin en üstüne bol miktarda kaşarı serpiştirip 160 derece fırında kaşarlar eriyene kadar pişiriniz.

 

Afiyet olsun.

Sevgilinizle mutlu bir ilişkiniz var, birlikte çok uyumlusunuz, güzel zaman geçiriyorsunuz. Peki bunlar evlilik kararı almak için yeterli mi? Hayatın her zaman güle oynaya geçmeyeceğini hepimiz biliriz, bunların da evlilik kararı almak için yeterli olmayacağını bilmemiz gerekir. Eş seçiminde püf noktalar konusunu sizler için yazıya döktük.

 

  • Öncelikleriniz : Herkesin bir eşten beklentisi farklıdır. Peki sizin önceliğiniz nedir? Eşiniz öncelikle romantik mi olmalı, çalışan mı olmalı, sosyal mi olmalı? “Hepsi birden” dediğinizi duyar gibiyim.  Eğer hepsini birden bulabiliyorsanız ne ala, peki ya birinden feragat edecekseniz bu hangi özellik olurdu? Önceliklerinizi belirleyin.

 

  • İyi bir baba olabilir mi? Sevgilinizi baba figürü olarak hayal edin. Çocuğunuzun bir çok özelliğini ve alışkanlığını ebeveynlerinden alacağını unutmayın. Eğer cevabınız olumsuz ise ilişkinizi derhal gözden geçirin.

 

  • Ailelerin Uyumu: Elbette ki annenize bir kanka, babanıza can dost seçmiyorsunuz kastettiğimiz bu değil. Aileleriniz aynı fikirde, aynı kültürde aileler olmayabilir ancak aileler arasında saygı ve anlayış şarttır. “Ailesiyle mi yaşayacağım canım?” diye düşünüyor olabilirsiniz. Ancak eşiniz o ailede büyüdü bunu da unutmayın deriz.

 

  • Sevgilinizin Sosyal Ortamı : “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” sözünü es geçmeyin. Sizin yanınızda harika bir şövalye olabilir peki ya arkadaşlarının arasında? Size karşı olan davranışlarının haricinde başkalarına karşı olan davranışlarını da inceleyin. Çünkü bir gün size de başkalarına davrandığı gibi davranma ihtimali hep olacaktır. Unutmayın sevgiliniz kimlerle uzun süreli arkadaşlık yapıyorsa, onunla kafa yapısı uyduğu için takılıyor demektir.

 

  • Yaşlılık / hastalık halleri : Şuan gençsiniz, enerjiksiniz, en güzel seneler. Peki hayatınızdaki kişiyle 30 sene sonraki halinizi nasıl hayal ediyorsunuz? Ona yaşlı ve hastayken de aynı sempatiyi duyabilir misiniz? Eşiniz amansız bir hastalığa yakalansa yine de onun yanında kalmak ister miydiniz? Zamanı ileriye sarıp düşünmeye çalışın.Peki siz hasta olmak durumunda kalsanız o size bakmaya ne kadar gönüllü olur? Size karşı sabrını ve anlayışını anlamaya çalışın.

 

  • Nasıl biliniyor? Sevgilinizin çevresinde nasıl tanındığını iyi gözlemleyin. Sorumsuz, hovarda, tembel veya pinti diye mi biliniyor yoksa herkesin güvendiği, akıllı, kimseyi yarı yolda bırakmayacak bir profil mi çizmiş bunca sene? Etrafında oluşturduğu bu izlenim senelerin birikimi ne de olsa. İp uçlarını takip edin.

 

  • Ailenizin/ Dostlarınızın Fikirleri : Hayatınızdaki insanı iyi analiz etmek önemlidir. Ancak aşıkken insanın analiz yapma yeteneği neredeyse yok oluyor. Fikirlerine güvendiğiniz aile bireylerinizin ve sizin için iyi şeyler dileyen dostlarınızın görüşlerine de kulak verin.

 

  • Gururlanmak: Sevgilinizden bahsederken gururlanabiliyorsanız, hayran olduğunuz huyları ve alışkanlıkları varsa, onu etrafınızdakilerle göğsünüzü gere gere tanıştırmak istiyorsanız, doğru bir eş olabilme ihtimali artmış demektir.

 

  • Ten Uyumu : Yaşadığımız toplumda kültür/inançlar gereği evlilikler genelde ten uyumunu anlayacak kadar yakınlaşmadan gerçekleştirilir. Şu bir gerçektir ki çoğu evlilik cinsel uyumsuzluk sebebiyle bitmektedir. Karşınızdaki insanın saf kokusu sizi etkilemiyorsa, sizi öpmek istediğinde içinizden karşılık vermek gelmiyorsa bu evlilik kararını tekrar düşünmenizi öneririz. Evlilik birbirinizi her anlamda tanıyacağınız ve hissedeceğiniz ömür boyu sürmesi beklenen bir yolculuk olduğu için yanınıza ancak birlikte olmayı çok istediğiniz birini alın. Aksi türlü çok iyi anlaşsanız bile hiç bir zaman tam bir eş olamazsınız ancak iyi birer dost olabilirsiniz.

      Eş seçmek kumar gibidir evet ancak unutmayın ki oyunun kartları sizin elinizde. İhtiyacınız olan tek şey kartları doğru kişiyle oynayabilmek. Seçimlerinizde şimdiden başarılar.

Hepimiz çalıştığımız kurumda yükselmek, ön plana çıkmak ve takdir görmek isteriz. Tabii bir de bunları hak etmek için elimizden gelen şeyler vardır. Yöneticinizin gözüne girme stratejilerini uygulama zamanı başlasın o zaman. İşte taktikler :

  • Güvenilirlik : Her yönetici ekibinden birine sırtını yaslamak ister. Sebebi; kendisi yokken, içini rahat ettiren bir vekilin olduğunu bilmesidir elbette. Gerek konuşmalarınız, gerek iş konusundaki hassasiyetinizle aradığı vekilin siz olduğunu hissettirin. Size gözü kapalı güvenmesini sağlayın. Bunun için ilk iş kendinize şu soruyu sormaktan geçiyor : Siz yöneticinizin yerinde olsanız, kendiniz gibi birine güvenir miydiniz? 
  • Geri bildirim : Geri bildirim iş disiplini demektir bir bakıma. Size verilen bir işi hemen sonuçlandıramıyorsanız bile, süreçle ilgili geri bildirim yapın. O sormadan, işin akışı ile ilgili bilgi sahibi olsun. Emin olun hassas tavrınız çok hoşuna gidecek. 
  • Profesyonel duruş : Yöneticinizle aranızda her ne konuda sorun çıkarsa çıksın, profesyonelliğinizi kaybetmeyin. Susmanız gereken yerde susun, konuşmanız gereken yerde çizginizi koruyarak konuşun. Duygusal davranmayın. 
  • Hataları kabullenmek : Her işte hatalar olur, önemli olan hataları tekrarlamamak ve cesurca söyleyebilmek. Hatalarınızın arkasında olun ve yöneticinizle açıkça paylaşın. Bu paylaşım sizi yöneticinizin gözünde daha cesur, gözü pek ve kendinden emin gösterecektir. Başka bir yerden öğrenmesi sizin için daha büyük bir eksi değil mi?
  • Not almak : Katıldığınız toplantılarda önemli maddeleri not almanız, yöneticinizin dikkatinden kaçmayacaktır. Not almak, sizin sorumluluk sahibi olduğunuzun en büyük göstergesi. Kim, konuşulanları unutmamak için yazıya döken birini sevmez ki?
  • Çözüm odaklılık : İş akışıyla ilgili sorun yaşamak sürekli başa gelebilecek bir sıkıntı. Önemli olan sorun sürecinde işleri daha da karıştırmamak ve en kesin yoldan çözüm sunabilmek. Yeniden tekrarlanmaması için kesin bir çözüm önerin.

  • Fikir sunmak : Katıldığınız toplantılarda cesaretinizi toplayıp fikirlerinizi sergileme zamanı… Fikrinizi ekibinizin içinde paylaşmaktan çekinmeyin. Belki de yöneticinizin aradığı fikir sizdedir kim bilir? 
  • Güler yüz : Güler yüz her zaman ve her ortamda en güçlü silahtır, bunu aklınızdan çıkarmayın. Yöneticinize ve iş arkadaşlarınıza gösterdiğiniz güler yüz, sizi hep bir adım öne taşır. Herkesin pozitif bir enerjiye ihtiyacı var bu kaçınılmaz.

       Bu stratejiler sizi daha ileriye taşıyacak evet ancak öncelikle şart olan şey başarınız, bunu es geçmeyin deriz.

Malzemeler:

 

500 gr brokoli

2 su bardağı et suyu

2 çorba kaşığı un

3 su bardağı su

Zeytinyağı

Tuz

Karabiber

 

Hazırlanışı:

 

-Brokolileri haşlayın veya buharda pişirin.

-Ayrı bir tencerede yağ ve unu kavurun.

-Unu karıştırarak yavaş yavaş et suyunu ekleyin.

-3 su bardağı daha su ekleyin.

-Haşlanmış brokolileri bu karışıma koyun.

-Tuz ve karabiberi atın.

-Blenderdan geçirin.

-Sıcak servis yapın. Afiyet olsun.

Montessori karşımıza bir çocuk yetiştirme modeli olarak çıkar. İsmini, felsefesinin kurucusu olan İtalyan doktor ve pedagog Maria Montessori’den alır. Ülkemizde de bu yöntemi benimsemiş çok sayıda okul ve kreş açıldı. Ailelerin de gittikçe bilinçlenmesiyle Maria Montessori’nin de önerdiği gibi bu eğitim ve yetiştirme modeli evlerin iç dekorasyonuna kadar geldi.

 

Montessori felsefesinin özünde çocuğun bireysel olarak hareket edebilmesi ve dışarıdan müdahale olmadan kendi hayatını inşası baz alınır. Bu düşünce ile çocuk, yetişkinlerin günlük hayatta yaptıkları işleri kendi boyuna ve gücüne göre ayarlanmış eşyalar ile kendi kendine yapabilecektir. Ortamın ona göre düzenlenmesiyle yetenek ve ilgi alanlarına göre oyunlar onayabilecek, sorumluluk duygusu kazanabilecektir.

 

Bu felsefeyi anlamanın en kolay yolu empati kurmaktır. Kendi boyunuzdan çok yüksek bir gardıropta sizin uzanamayacağınız kadar yüksek bir yerde kıyafetlerinizin asılı olduğunu, ellerinizi yıkamak için birinin sürekli sizi kaldırmak zorunda olduğunu, aradığınız oyuncağın bulamayacağınız kadar karışık bir sepette öylesine atılmış olduğunu ve yatağınızdan çıkmak için parmaklıkları aşamadığınızı düşünün. Kendinizi başkasına muhtaç ve güçsüz hissetmeniz kaçınılmazdır. Bu eğitim modelinde çocuğun özgüveni yüksek ve sorumluluk sahibi bir birey olması için tüm bu engellerin kaldırılması hedeflenir.

 

Montessori nasıl uygulanır?

 

Montessori tipi dekorasyonda ana mekan çocuğun odasıdır. Evinizde çocuk odası yapma imkanınız yoksa ona ayıracağınız bir köşede de belli düzenlemeler yapabilirsiniz.

 

*Çocuğun yatağı kendi kendine gidip yatabileceği ve güvenli bir şekilde yataktan inebileceği yükseklikte olmalıdır. Bunun için yere yakın yataklar seçebilir veya bir kaç basamaktan oluşan merdivenler kullanabilirsiniz.

 

* Çocuk el yıkamak, tuvalet ihtiyacını gidermek gibi rutin kişisel işlerini yapabilmelidir. Bu sebeple banyoya imkanınız varsa küçük bir lavabo yaptırabilir yoksa lavaboya çıkabileceği güvenli merdivenlerden alabilirsiniz. Klozote takılabilen lazımlıklardan edinebilirsiniz.

 

* Odası sade renkler ve gösterişsizce dekore edilmelidir. Abartılı renkler, çok sayıda oyuncak çocuğun dikkatini dağıtır. Mümkünse ahşap rengi veya beyaz mobilyalar seçilmelidir.

 

*Tüm eşyalar boyuna uygun monte edilmelidir. Her şey ulaşabileceği yükseklikte ve göz hizasında olmalıdır.

 

*Kitaplarını ve oyuncaklarını koyabileceği küçük raflı mobilyalar gerekmektedir. Küçük kitaplıklar gibi. Bu modele göre çocuğun gruplandırmayı öğrenmesi hedeflenir. Kitaplarını bir rafa, arabalarını bir rafa, yapbozlarını bir rafa koyması gibi.

 

*Günlük işleri taklit edebileceği ve yeteneklerini keşfedebileceği oyun alanları olmalıdır. Örneğin bir köşede müzik aletleri, bir köşede küçük masa ve boya kalemleri, yaptığı resimleri asabileceği bir pano, bir köşede oyuncak mutfak takımları ve oyuncak ütü olması gibi. Bunların her birini gönlünce deneyebilmeli ve tekrarlayabilmelidir.

 

*Küçük dolap alamıyorsanız bile kıyafetlerini dolabındaki alt raflara koymayı deneyebilirsiniz. Yaşına göre kıyafetlerini kendisinin seçmesine ve kendi kendine giyinmesine izin ve zaman vermelisiniz.

 

Burada sorumluluk duygusu çok önemli olduğu için çocuktan her oyundan sonra eşyalarını yerine koyması ve yatmadan önce kıyafetlerini değiştirip kendi küçük kirli sepetine atması istenir. Bu düzen ve rutin hareketler çocuğa kendisini güvende hissettirecektir.

Popülerliği hızla artan bu felsefenin yaygınlaşması sevindiricidir.

Her kadın cildinin adeta porselen gibi pürüzsüz ve canlı görünmesini ister. Bunun için sağlıklı bir cildinizin olması şarttır. Bazı makyaj teknikleri ile bu görünüm kısa süreli olarak elde edilse de kalıcı olarak porselen gibi bir cilde sahip olmak için alttaki maske tarifimizi uygulayabilirsiniz:

 

Malzemeler:

1 çay kaşığı zerdeçal

1 çay kaşığı süzme yoğurt

1 çay kaşığı bal

5 – 6 damla limon suyu

 

Yapılışı:

Tüm malzemeleri tahta bir kaşıkla karıştırıp cildinize ince bir tabaka halinde sürün. 15 dakika bekleyin ve soğuk su ile yıkayın.

Bebeğinizin doğumu yaklaştıkça hazırlıklara da hız vermeniz gerekir. Ailenizin sevimli yeni ferdi dünyaya gelirken onun ve kendinizin tüm ihtiyaçlarını önceden düşünmeli ve her an olabilecek doğuma hazırlıklı olmanız gerekir.

Doğum çantasını doğumun erken olma ihtimaline yönelik 7.ayın başında hazırlamaya başlayabilirsiniz. Doğum çıkışı hastane çantasını hazırlarken sadece bebeğinizi değil, kendi ihtiyaçlarınızı ve sizinle birlikte kalacak olan refakatçinizin de ihtiyaçlarını düşünmelisiniz.

Bu çantayı hazırlamaya başlamadan önce doktorunuzla veya bebek bakım hemşireleri ile görüşmenizi tavsiye ederiz. Bazı hastaneler bez, ilk kıyafet gibi ihtiyaçları kendileri verir bazılarında ise sizin yanınızda götürmeniz gerekir. Çoğu kişi ihtiyaçları küçük bir bavulda toplar. Yanınıza alacağınız her gereksiz eşya size ekstra yük olacaktır. Az ve öz, gerçekten gerekli olabilecek kıyafet ve bakım ürünlerini yanınıza alınız. Bunun için hazırladığımız listemize göz atabilirsiniz.

Hastane çantasında olması gerekenler:

Bebeğiniz için:

*2 takım hastane çıkışı kıyafet seti (Zıbın, şapka, pantolon veya tek parça tulum, çorap, eldiven)

*Önden iliklemeli 3 adet tulum

*1 adet yelek

*Bebek bezi (Yeni doğan bebekler için özel üretilmiş olan bezlerden tercih ediniz.)

*1 adet battaniye

*Banyo havlusu

*Yeni doğan ıslak mendili

*Pamuk

*Ağız bezi

*Bebek losyonu

*Emzirme önlüğü (Ziyaretçileriniz çok sık gelirse emzirme önlüğü ile bebeğinizi her ortamda emzirebilirsiniz.)

*Ana kucağı (Bebeğinizi hastaneden çıkarırken kullanmak üzere.)

*Her ihtimale karşı biberon  ve emzik (son dönemlerde her ikisi de meme reddine sebep olabileceğinden dolayı önerilmemektedir.)

Sizin için:

*2 adet emzirmeye uygun gecelik/pijama

*Hastane çıkışında giyeceğiniz kıyafetler

*Hırka veya ceket

*Hasta bezi şeklinde satılan pedler (İlk günlerde çok kanama olabiliyor en güvenlisi külot şeklinde giyilen hasta bezi kullanmak)

*Hijyenik ped

*Terlik

*Banyo havlusu

*Yedek iç çamaşırı 5-6 tane

* 2- 3 çift çorap

*Göğüs pompası (Almadıysanız bu ürünü hastanenizden de isteyebilirsiniz.)

*Göğüs pedi

*Meme ucu kremi

*Emzirme önlüğü (Ziyaretçileriniz çok sık gelirse emzirme önlüğü ile bebeğinizi her ortamda emzirebilirsiniz.)

*Kozmetik ürünleri

*Saç fırçası ve toplamak için saç tokası

*Kirli torbası

*Su

*Rezene çayı (Süt artırıcı özelliği vardır ve hazırlanması için sadece sıcak suyun olması yeterli.)

*Telefon ve şarj aleti

*Sıcak su torbası (Özellikle sezaryen doğum sonrasında anestezinin etkisiyle vücutta üşüme olabilir. Sıcak su torbası doğum sonrasında gaz çıkartmanıza da yardımcı olur. Bazı hastaneler kendiliğinden verirken bazılarında siz torbayı götürüp sıcak su doldurulmasını talep edebilirsiniz.)

Refakatçiniz için:

*2 takım pijama

*İç çamaşırı ve çorap

*Terlik

*Uyku göz bandı (İlk gece odanız hafif ışıklı olacak. Hem siz bebeği rahatça görmek isteyeceksiniz hem de hemşireler yanınıza çok sık gelip gidecek ve ışığı açacak.)

*Kamera veya fotoğraf makinesi

*Refakatçiniz çok yemek yeme fırsatı bulamayacağı için atıştırmalıklar

*Doğum hediyeleri ve ikramlıklar

*Telefon ve şarj aleti

*Hastaneden çıkarken giyeceği kıyafetler

Hastanede kalma süreniz doğum şeklinize ve bebeğinizin sağlık durumuna göre değişkenlik gösterir. Normal doğumda 1 gece, sezaryen doğumda 2 gece hastanede kalınır. Çantanızı her ihtimale karşılık 2 gece kalacakmışsınız gibi düşünerek hazırlamanızı öneririz. Bu çanta doğumdan en az 2 ay önce hazırlandığı için mevsimi doğru analiz etmeye çalışın ve çantanızı ağırlıklı olarak doğumun olacağı ayın hava koşullarını düşünerek hazırlayınız.