34 Sonuçlar

eş seçimi

Ara

Makyaj Tekniği: Ten Makyajı ve Doğru Fondoten Seçimi

Makyaj renk ve şekil illüzyonudur. 

Teknik olarak makyaj yüzü renklendirmek, boyutlandırmak ve gölgelendirmektir. Makyaj tekniğini genel olarak yoğun renk, mükemmel dağıtma ve geçişler, uygun yerleri uygun renklerle buluşturma olarak tanımlayabiliriz. 

 

Makyaj yapmanın inceliklerini iyi bilmek gerekir. Makyaj doğru uygulanmadığı takdirde hoş olmayan görüntülerle karşılaşabiliriz. Makyajı doğru uygulamak ve doğru teknikleri kullanmak en iyi sonucu elde etmemizi sağlar. Çoğu kadın makyaj yapmayı bilmediğini söyler. Bazıları da harika makyaj yaptığını düşünür. Makyaj, farkında olmasanız da içinizde bir yerlerde ciddi bir konudur aslında.Bilmeniz gereken şu ki: Makyaj yapmak çok kolay!

 

Doğru makyaj malzemesi ve doğru makyaj uygulamalarıyla makyaj yapmak hem kolay hem de eğlenceli. Şimdi ise ilk olarak makyaj malzemelerinin nasıl kullanılmaları gerektiğine değinelim. Fondötenle başlamak ister miyiz? Evet dediğinizi duyar gibiyim.Fondöten tüm makyajın temelini oluşturur. Günümüzde fonöten çeşidi oldukça geniş seçeneğe sahip. Bu duruma kendimize en uygun olan fondöteni doğru bir şekilde nasıl seçmeli ve uygulamalıyız?

 

Doğru Fondöten Seçimi 

Doğru fondöteni seçmek için öncelikle cildimizi iyi tanımalıyız. Eğer cilt yağlıysa sıvı formüllü fondötenler yerine pudra bitişli fondöten tercih edilir. 

Şayet cilt yapınız kuruysa sıvı formundaki fondötenleri tercih etmelisiniz. 

Cildiniz normalse şanslısınız. Fondöten konusunda istediğinizi seçmekte özgürsünüz. 

Eğer olgun bir cildiniz varsa pudra bazlı ürünlerden kaçının. Pudra bazlı ürünler çizgilere dolup kırışık görünümünü öne çıkarır. Bunun için kapatıcılığı hafif, antioksidanlarla zenginleştirilmiş bir fondöten kullanın.  

Fondöten seçerken renginin tenimize uyum sağlaması önemlidir. Ne ten rengimizden koyu ne de açık olmalı, tenimizle aynı renk olup bütünleşmeli. Bu renk uyumunu yakalamak her zaman kolay olmuyor. Doğru fondöten seçebilmek için öncelikle cilt tonumuzu bilmeliyiz. 3 tip cilt tonu vardır: 

  • Sıcak alt tonlu sarılar
  • Soğuk alt tonlu pembe 
  • Nötr yani naturel

Bazı kozmetik markaları bu cilt tonlarını W, C, N olarak kısaltarak ürünlerinde belirtir. 

Fondöten alırken denemek için en uygun yer çene kemiğimizdir. Uygularken çenenizden boynumuza doğru dik bir çizgi çekerek biraz yüze biraz boyuna uyguladığınızda rengin teninizle bütünleşip bütünleşmediğini net olarak görebilirsiniz. 

Fondöten en doğru şekilde nasıl uygulanır? 

Fondöten seçimi kadar onu uygulayacağımız araç da çok önemlidir. Bunun için de yine fondötenin yapısına uygun fırça ve sünger kullanmak gerekir. Kalın yapılı fondötenler daha çok nemli süngerlerle bütünleşirken ince yapılı fondötenler ise daha sık kıllı fırçalarla uygulandığında iyi sonuç verir. 

Doğru makyaj uygulamalarının püf noktalarına değineceğim yazılarımın ilkinde ten makyajını konuştuk. Güzelliğinizi ortaya çıkarmanıza yarayan makyaj önerilerimin devamı için bir sonraki yazıda görüşmek üzere. 

Çoğu kadının hayali olan annelik şüphesiz ki özel ve aynı zamanda eğlenceli de. Ancak bazı şeyler var ki hamilelikten önce yapılmasında fayda var. Hamilelik öncesi önerileri anneliği hayal edenler için sıraladık :

  1. Bilinen bir rahatsızlığınız var ise tedavi olun : Hamilelik ve emzirme döneminde mümkün olduğunca ilaç kullanmaktan ve röntgen çektirmek gibi  bazı  şeylerden kaçınmak gerektiğini bilirsiniz.  Bu yüzden çocuk sahibi olmayı planladığınız bir dönemdeyseniz ve bilinen bir rahatsızlığınız var ise tedavi olmak , bu özel dönemleri yaşarken içinizi daha rahat ettirecektir.
  2. Bilinçlenin : Nasıl bir sürecin içine gireceğinizi elbette deneyimli arkadaşlarınızdan duyuyorsunuz. Ancak  bu süreç hakkında edinebileceğiniz en iyi bilgi şüphesiz ilgili kitaplardadır. Bilinçli olmak hem daha kolay bir hamilelik yaşamanızı sağlayacak hem de sizi anneliğe daha da hazırlayacak.
  3. Keyfi isteklerinizi giderin : Estetik, dövme gibi bir takım kişisel isteklerinizi hamilelikten önce gerçekleştirmeniz  önemli. Çünkü bir süreliğine hijyen açısından bazı isteklerinizi ertelemeniz gerekecektir.
  4. Hamilelikte önerilmeyen yiyeceklerle vedalaşın: Hamilelikte tüketilmesi önerilmeyen yiyecekler bulunur.Bunlar genelde çiğ tüketilen (suşi, çiğ köfte  vb.) yiyeceklerdir. Uzun bir süre uzak kalacağınız için bu yiyeceklerle bol bol hasret gidermenizde fayda var.
  5. Eğitim planınızı aradan çıkarın: Almak istediğiniz bir eğitim, gitmek istediğiniz bir kurs var ise tam zamanı ! Zorlu bir gebelik geçirme ihtimalini de göz önünde bulundurarak bu tarz eğitim planlarınızı gebelikten önce gerçekleştirmenizi öneririz.
  6. Tatil ihtiyacınızı karşılayın : Tatil yalnızca bedensel bir ihtiyaç değil aynı zamanda bir zihinsel ihtiyaçtır.  Merak ettiğiniz ve çocuk ile gidemeyeceğiniz  yerler var ise buraları şimdiden görmenizi öneririz. Otel seçimi yaparken son son çocuksuz otelleri de tercih edebilirsiniz 🙂
  7. Eşinizle sorununuz var ise giderin : Bu son madde sizin huzurlu bir hamilelik geçirmeniz için çok önemli. Eşiniz ile önemsiz gibi gözüken ancak sizi rahatsız eden sorunlarınız var ise bu sorunları giderin. Aksi takdirde bu sorunlar stresli bir gebelik geçirmenize sebep olabilir ve bebeğinize de yansıyabilir.

Hamilelik öncesi bu önerilerimizi dikkate almak, hamileliğe ve doğuma konsantrasyonunuzu arttırarak kafanızın daha rahat olmasını ve daha keyifli bir dönem yaşamanızı sağlayacaktır.

Biliyoruz ki her meslek her karaktere hitap edemez. Meslek seçiminde hobileriniz kadar, karakteristik özellikleriniz de aktif rol oynar. Peki hangi karakter yapısı, hangi mesleklere daha çok uyar birlikte göz atalım :

  • Yönetici : Hırslı, fırsatları şansa dönüştürmeyi iyi beceren, sonuç odaklı, çalışmayı ve ön planda olmayı seven insanların işidir ancak yönetmek. Ancak asıl marifet, yöneticilikten çok daha fazlası, lider olabilmektir.
  • Yönetici Asistanı : Bir yöneticinin eli, gözü, kulağıdır yönetici asistanı. İyi bir hafıza, prensipli bir çalışma düzeni, pratik zeka ve üretkenlik gerektirir başarılı bir asistanlık. İyi bir asistansanız, yöneticinizi yönetmek zor gelmeyecek size.
  • Satış & Pazarlama Uzmanı:  Hırslı, hedef odaklı çalışmayı seven, kendiyle rekabet içinde olmak isteyecek, laf cambazı, ikna yeteneği üst seviyelerde karakterler bu mesleği seçmekten çekinmesin. Çalıştıkça kazancınızın artacağı garanti olan meslek koludur satış ve pazarlama.
  • İnsan Kaynakları Uzmanı: Yardımsever, empati yeteneği gelişmiş, iyi bir dinleyici, insan psikolojisine ilgi duyan kişilerin yapması gereken bir meslektir. Bu özelliklerden birisi bile sizde yoksa iyi bir İK uzmanı olmanız söz konusu değil, bilesiniz.
  • Muhasebeci : Kolay gibi durur muhasebecilik ancak ciddi bir dikkat, özveri ve sabır işidir. Rakamları seven, titiz ve düzenli çalışmayı prensip edinmiş, odaklanma konusunda sorun yaşamayan sabır küpü arkadaşlara tavsiyemizdir.
  • Avukat : Bu meslek için hırs şart. Daha sonra ise, azimli, araştırmacı, hitabet yeteneği ön planda, güçlü ve zorluklardan yılmayan, dirayetli kişiler için biçilmiş kaftan hukuk fakültesi.
  • Borsacı : Öz güveni yüksek, kendi kararlarına inanan, ileri görüşlü, cesur ve dünyayı takip etmeyi seven, maceraperest ruhlar için ideal meslek olabilir borsacılık. Bir anda zirveye çıkıp, bir anda dibe çökmeyi göze alanları görelim o zaman.
  • Gazeteci : Detayları seven, araştırmaktan asla sıkılmayacak, ani yolculuklara hazırlıklı, cesur, kalemi güçlü ve en önemlisi dürüst… Başkalarının fikirlerine dokunmak söz konusu olduğundan, en önemli madde dürüstlük ve şeffaflıktır bu meslekte.
  • Organizatör : İşine aşık, kontrol mekanizması üst düzeyde, hayal gücü yüksek, yeni insanlarla kolay tanışabilen, yaratıcı ve özgün fikirleri olan insanların girişmesi gereken bir iştir organizasyon. Organize edilmesi istenen etkinliğin tüm detaylarını iyice analiz etmek ve sonrasında hünerleri göstermek gerekir. “Kolay gelsin” cümlesini en çok hak eden mesleklerden biri olsa gerek…

         Burada yazılmayan onca meslek var elbette. Seçim yaparken en kritik nokta kişisel özelliklerinize göre meslek seçmeniz. Yanlış meslek seçimi yapıldığında oluşabilecek en ciddi sıkıntı başarısızlıktır. Başarısızlık ise mutsuzluk ve öz güven eksikliğini beraberinde getirecektir. 

Evinizin de sizin gibi nefes almaya ihtiyacı olduğunu biliyor muydunuz? Bunun için evinizi komple yenilemenize gerek yok üstelik. Bazı yenilikler ile siz de evinize nefes aldıran değişiklikler yapabilirsiniz. Nasıl mı?

 

 

  • Duvar kağıtları : Duvar kağıtları evinizin şıklığına güzel bir dokunuş yapan, kullanımı kolay ve pratik, silinebilen özelliği ile de son yıllarda tüm hanımların gözdesi olan önemli bir detaydır. Duvar kağıtlarını komple yenilemenize de gerek yok üstelik. Yalnızca tek bir duvarı dahi yenileyerek evinize bambaşka bir hava katabilirsiniz. Üstelik internetten uygun fiyatlara temin edeceğiniz duvar kağıtlarını kendiniz de biraz el becerisi ile yapıştırabilirsiniz.

 

 

 

  • Halı ve Kilimler : Eskilerden beri evimizde halı serme alışkanlığımız bulunur. Peki sizler artık makine halılarına veda edip, el dokuma halıları, etnik kilimleri veya evinize daha cesur bir hava katan yapay deri postları kullanmaya ne dersiniz? Seçimlerinizi yaparken dikkat etmeniz gereken nokta evinizdeki diğer eşyaların tarzı elbette. Peluş tüylü paspaslar ise yatak odanıza romantik bir hava katacaktır.

 

 

 

  • Perdeler : Öncelikle mekanik perde mi seversiniz yoksa kumaş perdeler mi favoriniz? Bu seçimi yaparken yine evinizin genel tarzına odaklanmanızda fayda var. Ev ortamınızla uyuşmayan bir perde, ne kadar mükemmel olursa olsun evinizin içinde yabancılaşacaktır. Son zamanlarda klasik kumaş perdelere hızlı bir dönüş görülüyor.  Renk seçiminde ise koltuk veya mobilya ile aynı renkte bir perde seçmek yerine, aynı rengin bir ton açık veya bir ton koyusunu seçmeniz güzel bir uyum sağlar. Koltuklarınız desenli ise daha düz bir model perde, koltuklarınız düz ise daha hareketli bir perde seçin. Mutfağınızda ise kolay yıkanabilen ve kısa perde şart.

 

 

 

  • Koltuk Yüzleri : Koltuklarınızdan sıkılmış ancak eskimediği için değiştirmenin de gereksiz olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. O zaman koltuk yüzlerini değiştirme seçeneğini düşünün. Tüm koltukları aynı renk  yaptırmak yerine birini diğerlerinden daha farklı renkte yaptırmanız evinize farklı bir hava katacaktır. Seçeceğiniz kırlentleri ise koltuklarınızla birebir aynı renk seçmek zorunda değilsiniz. Bazı kırlentlerinizi koltuklarınızda bir ton açık, bazılarını ise bir ton koyu seçebilir veya geometrik desenli kırlentleri tercih edebilirsiniz.

 

           Evinizde yapacağınız tüm seçimleri ayrı ayrı değil, bir bütün olarak düşünün. Böylece evinizin dekorasyonunda uyum sağlanacaktır. Keyifle oturacağınız eviniz için diğer dekorasyon önerilerimize de göz atmanızı öneririz 🙂

Ailelerin tanışması, söz, nişan derken düğün için geri sayım başladı. Düşünülmesi gereken o kadar fazla detay var ki siz de hangisinden başlayacağınızı bilemiyorsanız, düğün mekanı seçimi için aşağıdaki faktörlere göz atın ve bu zor konuyu aradan çıkarın.

  • Mevsim faktörü : Düğününüzü hangi mevsimde planlıyorsunuz? Eğer bu bir yaz düğünüyse açık hava düğünleri tercih edin. Yaşadığınız şehrin imkanlarını da göz önünde bulundurarak orman içerisinde bir kır düğünü, bir kumsal düğünü veya havuz başı düğünleri düşünebilirsiniz. Düğününüz sonbaharda veya ilkbaharda ise, mutlaka üstü kapanabilen mekanları tercih edin ki düğün günü kötü sürprizlerle karşılaşmayın.
  • Lokasyon faktörü : Eğer misafirlerinize servis hizmeti sağlamayacaksanız, onların düğün yerinize nasıl ulaşacaklarını da hesaba katmanız gerekiyor. “Gelebilen gelir” cümlesi gayet mantıklı ama pek çok kişinin ulaşım yüzünden geç geleceğini, erken kalkacağını veya hiç gelmeyeceğini de hesaba katarak düşünmenizi öneririz.
  • Tarih faktörü : Düğün tarihiniz oldukça önemli bir konu. Çünkü eğer bu gün hafta içi olursa özellikle şehir dışındaki arkadaşlarınızdan duyacağınız “gelemiyorum” cümlesine kendinizi hazırlayın. Eğer seçeceğiniz düğün tarihini, resmi tatille veya bayramlarla birleşme potansiyeli olan bir gün seçerseniz de pek çok kişi tatilde olacaktır.  
  • Ücret faktörü : Güzel bir düğün herkesin hayali tabii ancak diğer düğün masraflarınızı da hesaba katarak düğün yeri ve konsepti seçmenizi öneririz. Düğün mekanı genellikle diğer hazırlıklardan daha önce planlandığı için ücret faktörü göz önünde pek bulundurulmaz. Tüm bütçenizi planlamadan düğün mekanınızı belirlemeyin sonra işin içinden çıkamayabilirsiniz.
  • Özel faktörler : Düğün gününüzü bir seçim veya grev gününe, düğün yerinizi yakınlarda oynanan bir maç gününe, düğün tarihinizi başka bir yakınınızla aynı güne denk getirmemeye çalışın. Tüm bu faktörler sizin için olumsuz olarak geri dönebilir.

          İçinizin daha rahat edeceği ve sonradan stres yaşamayacağınız  bir düğün için “Düğün sözleşmesi yaparken bunlara dikkat! isimli yazımızı okumanızı önerir, bu karmaşık ve keyifli sürecinizde kolaylıklar dileriz.

Güçlü kurulan bir anne-bebek bağı, bir insanın yaşamının tamamını etkilediğinden son yıllarda daha da ön plana çıkmayı başaran bir konu oldu. Bunda bilinçli ebeveynlerin katkısı elbette çok büyük. Günümüz insanlarının pek çoğunun gelecek yaşamında özgüven sorunu yaşama, güçlü ilişkiler kuramama, doğru eş seçimi yapamama gibi sorunlar içerisinde boğuştuğunu görüyoruz, bunlarda anne-bebek bağının etkili olduğunu da uzmanlardan sıkça duymaktayız. Sık sık adını duyuran ve hatta hamilelikten itibaren kulaklara aşina olmaya başlayan  güçlü anne-bebek bağı kurmanın yollarını ise sizler için kaleme aldık:

  • Hazırlık : Hamile kalmayı düşündüğünüz andan itibaren, doğum ve bebek bakımı gibi süreçlerle mental olarak hazırlanın. Bebek bakımı konusunda bilinçlenmeniz, bebeğinizle daha sıcak bir ilişki kurmanıza  yardımcı olacaktır. Sizin psikolojinizin, bebeğinizle bağını ve bebeğinizin ruh halini de etkileyeceğini unutmamalısınız.
  • Tentene Temas: Doğumun hemen akabinde, bebeğin mümkünse yıkanmadan sizin göğsünüze bırakılması tentene temasın ilk ve çok önemli bir aşaması. Günümüzde buna değer veren doktorlar yok değil, işe bu düşüncede bir doktor bulmakla başlayabilir ve sezaryen veya vajinal doğum fark etmeksizin, bu talebinizi doktorunuza dile getirebilirsiniz.
  • Emzirme : Emzirmek anne-bebek bağını kolaylaştıran bir unsur olarak görülüyor. Emzirme olmazsa bağ kurulamaz demek değildir bu, ancak bebeğinizin buna ihtiyacı olduğunu ve sizinle bağ kurmasına vesile olduğunu bilerek yola başlamak önemli. Sıkıntı yaşıyorsanız bir emzirme danışmanından profesyonel destek almayı düşünebilirsiniz.
  • Kucaklama : “Kucağına alma, alışır” hurafesine kulak asmadan, güzel bebeğinizi bol bol kucaklayın. Onun ihtiyacı,  dokuz aydır tanıdığı o güzel  kokunuzdan ve sıcaklığınızdan mahrum kalmamak. Daha sakin, daha mutlu olduğunu siz de hissedeceksiniz. Kucaklamak hem sizi ona, hem de onu size daha sıkı saracak!

  • İletişim Kurma: Minik bebeğinizle vakit geçirirken sık sık onun gözlerinin içine bakın, ona dokunun ve onunla konuşun. Birebir ilgilenmeniz ve iletişim kurmanız bağınızı çok sıkı kuracağı gibi aynı zamanda onun gelişimini de hızlandıracak. Ona tatlı sesinizle ninniler söyleyebilir veya hikayeler anlatabilirsiniz. Emin olun çok sevecek.
  • Sözünüzü Tutma: Kendinizden pay biçtiğinizde size verdiği sözde durmayan birine hala güvenebiliyor musunuz? Emin olun sözünüzde durmadığınızda o da henüz küçük olmasına rağmen size inancı azalıyor ve hayal kırıklığına uğruyor. Ona birazdan geleceğinizi söylediğinizde gerçekten birazdan gelmelisiniz. Böylece size daha çok güvenecek ve anne-bebek bağı zarar görmemiş olacaktır.
  • Dürüst Olma: Tıpkı sözünüzde durmanız gibi dürüst olmanız da anne-bebek bağının güçlü bir ilmeği. Yalan söylediğinizi anlarsa size yeniden güvenmesi zaman alabilir ve bu durum ileride size kendisini açmamasına kadar devam edebilir. Eğer gerçekten onunla samimi bir bağ kurmak istiyorsanız, dürüst olmaya gayret etmelisiniz.

Anne-bebek bağı kurmanın en önemli maddesi ise bebeğinizle Kaliteli Zaman Geçirme ‘dir.  Bunun için kendinizi gerçek anlamda bebeğinizle olduğunuz ana odaklamalı ve başka şeylerle oyalanmadan, onunla birebir temas kurmalısınız. İlla ki ona bir şeyler öğretmek değil, onun sizi yönlendirmesine de izin verebilir ve kendinizi akışa bırakabilirsiniz.

Güçlü bağların kurulduğu güzel anlara….

 

Woman TV’de yayınlanan İnci Bekarlı’nın sunuculuğunu yaptığı Yeniden Başla programına konuk olan Kurucu Ortağımız Selen Atasoy, 4857 sayılı iş kanununa göre iş hayatında kadın hakları, hamilelik ve doğum sürecinde kadınlar, kadınların önündeki kariyer engelleri, Türkiye’de kadın istihdamı gibi konulara değinerek bilgilerini Woman TV izleyicileri ile paylaştı.

Aynı zamanda kendi işini kurmak isteyen,  girişimci kadınlara sunulan devlet imkanlarını da es geçmeyen Selen Atasoy üniversite seçiminde kadın adaylara sevdikleri ve yeteneklerinin var olduğu alanlara yönelmelerini önerdi.

Pek çok konuda yeteneklerini ve kapasitelerini değerlendiremeyen çok sayıda kadın olduğunun altını çizen Selen Hanım, kadınların daha özgüvenli ve daha kararlı olurlarsa çok daha hızlı yükselebileceğini belirterek avantajlarımızın farkına varmamız gerektiğini düşünüyor.

Programı izlemek için youtube linkini sizlerle paylaşıyoruz.

Keyifli seyirler,

Gelin aksesuarlarının içerisinde en romantik ve anlamlı olanı gelin çiçeği diyebilir miyiz? Zarafeti temsil eden gelin çiçeğinin bu denli anlamlı olmasının sebebi belki de düğünün sonunda gelin tarafından bekarlara fırlatılmasıdır? “Sıramı sana verdim” gibilerinden hani… Her ne sebeple olursa olsun gelin çiçeği vazgeçilmezliğini sürdüreceğe benziyor.

Romantik gelin çiçekleri denilince, her ne kadar bir klişe gibi dursa da, güller hala yerini koruyor. Ancak son dönemlerin romantizm akımına lavanta buketleri, lilyumlar ve papatyalar da dahil oldu. Öte yandan soft renkli çiçek buketleri ise romantizmi sanki daha çok hissettiriyor gibi.

Bizim derlediğimiz romantik gelin çiçeği modelleri ise burada, belki aradığınız modeli bulmanıza yardımcı olabilir:

Peki sizin seçiminiz hangisi?

 

 

 

Haziran…

Beklenen mevsimin başlangıcı olarak üstlendiği sorumluluğunun ötesinde bahardan arta kalan yağmurların rüzgârların gölgesinde güneşe eş, aşka yoldaş Haziran…

 Uyumun ve zıtlıkların karması, yılın tam ortası…

Numeroloji’de 6 rakamının tüm özelliklerinin himayesinde bütünlüğe kavuşmayı, farklılıkları bir araya getirmeyi anlatan çelişkiler ve güzellikler kraliçesi Venüs’ün temsilcisi.

Venüs ki güneş ve aydan sonra en parlak gezegen ve güneşin önünde seyrettiğinde sabahyıldızı olarak semada beliren astroloji, numeroloji gibi birçok ilimde aşk gezegeni olarak betimlenen yunan mitolojisinde Afrodit, Roma’da Venüs, Babil’de İştardır.

Venüs Sembolü…

Ve sembolünde sonsuzluğu ve ölümsüz ruhu simgeleyen Venüs; ruhun mükemmelleşmesini ve yaratıcı enerjilerini tasvirleyen daire ile maddenin, fiziksel realitelerinin ve fiziksel bedenin çekiciliğini vurgulayan dairenin altında yer alan artı işaretiyle vurgulanır. Ve ölümsüz olan ruhun fiziksel realitenin üstünde oluşu dişil enerjinin cazibesiyle cezp olduğu şeyi fethetmesi için erile ihtiyaç duyuşunun vurgusu tıpkı Numeroloji’de de 6 rakamının tasviri gibidir.

Barışçıl Venüs’ün cazibesi zarafeti aşka tapışı, yaratıcılığı ve uyum içerisinde destekleyen tarafı sevgiyle evreni kucaklayışı saygı uyandırırken evrendeki tüm gezegenlerin aksine ters dönüşü güneşi batıdan doğuruşu gibi zıtlıkları hayrete düşürür.  

Bundan dolayıdır ki Haziran’da doğmak yaptığı her işin içinde  güzellik ve zarafet kavramlarına vücut buldurmak demektir. Ve nerede sıcak, kibar ve zarif yaklaşımlı biri görseniz bilirsiniz ki sayısal denkleminin bir yerlerinde ya bir 6 barındırır ya da o bir Haziran doğumludur.

Eğer Haziran Doğumluysanız…

Çekicilik ve zarafet getiren Venüs’ün seksi cazibesini yansıtan yumuşak ve aceleden hoşlanmayan sakin bir ses tonuyla konuşan siz Haziran doğumluların kadifemsi ses tonu; hangi ortamda olsa karşınızdakini hipnotize edercesine alanınıza çeken çekim gücünüzün temsili niteliğindedir.

Kelimeleriniz her zaman yumuşak, dostane ve kahkahalarla ya da çekici bir kıkırdamayla doludur. Konuşmaya başladığınızda tanımadığınız insanlar dahi sesinizin yansıttığı işitsel hoşnuttan gülümserler ve gözünü ayırmadan sizi dinlemek isterler. Ve Siz herhangi bir şarkıyı çekici ses tonunuzla seksi bir hale dönüştürebilirsiniz. Tam da bu sebepten dolayı konuşmalarınızla da insanları adeta büyülersiniz.

 Ayrıca net bir şekilde konuşur, içten ve nazik olursunuz. Yumuşak ses tonunuz kelimelerin üstünü nazikçe örter. Ve sizin gerçek bir romantik oluşunuz nedeniyle insanlar yaydığınız sevecenlikten huzur bulur ve rahatlarlar.

Haziran doğumlu olmak net, romantik ve huzur verici olmanın dışında Venüs gibi bir karşıtlığı da barındırdığı için çelişkileri yaşamanız çok da uzak bir olasılık sayılamaz. Bu nedenle o kadar yumuşak bir ruha sahip olmanıza rağmen aniden hiddetlenebilir, zaman zaman söylemlerinizde sertleşebilirsiniz. Ve sizden öyle bir çıkış beklemedikleri için karşınızdaki insanların size öylece şaşkın bakışlarla bakıp kalmalarına sebep olabilirsiniz. Fakat hiddetiniz ve inatçılığınız çabuk geçer ve siz, yine eski o çekici ses tonuyla konuşmaya ve sıcak uyumlu davranışlarınıza devam edersiniz.

Doğduğumuz Ay Ses Tonumuz Dışında Kişilik Yansımamızı da Tanımlar

Aynı zamanda doğduğumuz aylar ses tonlarımızı ve konuşma şeklimizi etkilemesinin yanı sıra kişiliğimizin de yansımasını oluşturur. Yani ilk kez sizi gören kişinin hakkınızda sahip olduğu ilk bilgileri içerir. Bu açıdan bakıldığında siz insanlar tarafından denge, uyum, sorumluluk, dost canlısı, sevgi ve sempati, destekleyicilik, yaratıcılık, estetik, uzlaştırma ve sağduyu konularıyla tanımlanırsınız. Güvenilir ve vicdanlı yanınızla dikkat çekersiniz.

Siz her daim barışçıl ve dost canlısı olarak “savaşma seviş” prensibiyle hareket edersiniz. İnsanların her zaman sevgi dolu bir ortamda olması gerektiğine inanırsınız. Ve her zaman yardıma açık eliniz insanlar tarafından takdirle karşılanır. Ve siz sonuçlardan öte süreçleri önemsersiniz.

Hassasiyetiniz Söz Konusu

Sevdiği insanların kendisine dokunmasına müsaade eden hassas bir yapınız vardır. Ayrıca kokuya karşı özel bir hassasiyetiniz nedeniyle yemeklerde seçici olabilirsiniz. Bununla beraber hassasiyet konusundaki dengeleyici olmanız nedeniyle karşınızdaki için ne yapmışsanız kendiniz için de benzer bir durumda denk hassasiyet ve ilgiyle karşılaşmak istersiniz.

Ve hiç şüphesiz ki ortam ve insan seçimi konusunda mükemmel bir tarzınız vardır. Kaba, sıkıcı ya da gürültücü insanlardan kesinlikle uzak kalırsınız. Çünkü güzellik sizin için vazgeçilmez bir unsurdur ve siz çirkin olan hiçbir şeyden ve hiçbir ortamda bulunmaktan hoşlanmazsınız.

Şıklık Doğanızda Var

Çok güçlü sosyalleşme ve etkileşim ihtiyacı olan siz Haziran doğumluların herhangi bir ortama girdiğinde stillinizle ve gösterişinizle dikkatleri üzerinize çekersiniz. Öyle ki bahçede tozun toprağın içerisinde çalışırken dahi aleladen giydiğiniz bir tulum ve şapkayla şık görünmeyi becerebilen nadir insanlardansınız.

Sanatı ve güzel olan her şeyi sevişiniz, giyim konusundaki özel, şık, uyumlu renklerden oluşan kombinasyonlardan oluşan kıyafetleriniz oldukça beğeni toplar. Ve siz seçkin modellerden ziyade size en çok yakışan tarzla, daha çok yumuşak ve dökümlü kıyafetlerden oluşan taşıması kolay, içinde rahat edebileceğiniz ama aksine çok da şık görünen kıyafetleri kullanırsınız.

Bolluk Bereket Kapınız Aralık

Ve her girdiğiniz yeni ortamda arkadaş kurmaktan ve insanları mutlu etmekten hoşlandığınız için her daim neşe katan siz yaz çocukları ayrıca bolluk bereket kapısı aralanmış şanslı insanlar olarak varlığınızdan söz ettirebilirsiniz. Sadece müsriflik ile cimrilik arasında ki o ince çizgide hayatınızı zorlaştırmamak adına dengeyi kurmanız gerekebilir.  Ya çok lükse düşkün olursunuz ya da çok uygun fiyatlarla bir şekilde güzel şeyleri elde etmenin yollarını bulursunuz. Bu nedenle de birçoğunuz için maddiyat önemli yer tutacaktır.

Ve Söz Konusu İnatçılıksa

Ayrıca o sımsıcak inanılmaz çekici ve sarılma hissi uyandıran sizlerin aniden baş gösterebilen talepkâr bir tarafınız vardır ki bu durum karşı tarafı bu konuda hazırlıksız yakalanma hissi uyandırır. Cömertliğinizle ve aynı oranda ki inatçılığınızla karşı tarafı bu konuda yerle bir edebilme ihtimalinizi de bir yerlerde gizli tutarsınız.

Aile Kutsaldır

Evet, doğduğunuz ay bakımından denkleminizde bulundurduğunuz 6 rakamının ışıldayan yüzü olarak; aile değerlerinin nedenli önemli olduğunu tüm söylemlerinizde ve yansımanızda karşı tarafa aktaran ve bir o kadar da aşırı korumacı ve güven verici bir hava yaratan bireylersiniz. Ailenin önemi büyüktür ve kutsaldır. Ve anaç yapınızla aile içinde herkese kucak açansınız.

Ve Son Olarak; Kelimelerinizi Daha Özenle Seçin

Bütün bu yumuşaklığınızı kelimelerinizi biraz daha özenli, düzenli ve organize seçerek çok daha güçlü bir hale getirebilirsiniz. Böylece insanlar sizi sadece güzelliklerden hoşlanan biri olarak görmelerinin ötesinde elinize aldığınız işi tamamlayabilen biri olarak da nitelendirmelerine neden olursunuz.

Ayrıca alma verme döngüsünü dengeleyebilir, eleştirel tarafınızı törpüleyebilir, mükemmeliyetçi yaklaşımınızdan kendinizi azat edebilirsiniz. Ve böylelikle müdahaleci tarafınızı da iyileştirmiş olursunuz.

 

Hiç bir aşı bu kadar sevilmedi!

1 yılı aşkın süredir dünyayı avucunun içine alan korona virüs nihayet aşı ile beraber hayatımıza veda etmeye başlıyor. Bazı ülkelerde hızla tamamlanan aşılama furyasına ülkemiz de katıldı ve 2 farklı aşı tipi şuan için uygulanıyor. Sinovac ve Biontech’ten sonra üçüncü aşı olarak Türkiye piyasasına adım atan Sputnik de yakında seçenekler arasında anılacak. Hangi aşıyı seçeceği ise halkın kendi iradesine bırakıldı. “Biontech mi, sinovac mı, sputnik mi? Hangi aşı tercih edilmeli?” sorusu herkesin kafasını karıştırıyor. 

Tüm merak edilenler için Trabzon/Şalpazarı İlçe Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mustafa Çölkuşu ile Womanlogy okurları için kısa bir röportaj gerçekleştirdik.  Siz de Dr. Mustafa Bey’in cömertçe paylaştığı mesleki bilgilerinden faydalanmak istiyorsanız “dr.nobody” twitter hesabından kendisini takibe alabilirsiniz.

İşte röportajımızın detayları:

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

İsmim Mustafa Çölkuşu, 30 yaşındayım,  “Dr.Nobody” olarak sosyal medya kanalı olan Twitter’da 1 yılı aşkın süredir koruyucu hekimlik faaliyetleri kapsamında çeşitli bilgiler paylaşmaya ve tarafıma yöneltilen sorulara bilgim dahilinde cevap vermeye çalışıyorum. Bu durum her ne kadar günlük yaşantımı etkileyecek boyutlarda vaktimi alsa da henüz bir değişikliğe gitmeyi düşünmüyorum ☺ 

Meslek hayatıma gelecek olursak;  5 yıldır 1. 2. 3. Basamak olmak üzere sağlık sisteminde bir çok kurumda çalışmış bir saha hekimiyim. Son olarak Trabzon/Şalpazarı İlçe Devlet Hastanesi’nde Başhekim  olarak görevlendirildim ve 8 aydır bu görevde bulunmaktayım. Her ne kadar unvanım başhekim olsa da içinde bulunduğumuz süreçte sahada aktif olarak çalışmaya devam etmekteyim.

Aşı olma konusunda çekinceler özellikle orta yaş üstü nüfusta hala devam ediyor. Bu kişileri ikna edebilmek için nasıl bir yol izlenmeli?

Aslında aşı karşıtlığı düşündüğümüzün çok altında, ancak aşı karşıtlarının hızlı bir şekilde organize olabilmesi ve seslerini gür çıkartabilmesi nedeniyle sayıları olduğundan fazla gözüküyor ve bu durum da aslında aşı konusunda çekincesi olan vatandaşı da etkiliyor. Bu kişileri ikna edebilmek için bizlerin bilgi sahibi olması gerekiyor ve bu yüzden sürekli güncel yayınları takip etmeliyiz. Kişilerin çekincelerinin ne olduğunu anlayıp çözümler üretmeliyiz. Ancak en önemlisi çekincesi olan kişilere örnek olmalıyız. Bu mantaliteyle sağlık çalışanlarının büyük bir kısmı ulaşabildikleri ilk aşıyı 1 hafta gibi bir süreçte yaptırdılar.

 

Şuanda ülkemizde 2 farklı aşı uygulanıyor, ancak aşı seçimi konusunda kararsızlık yaygın. Sizce hangisini seçmek daha doğru?

Dünya’da uygulanan aşı sayısı 1 milyarı geçti, bu uygulanan aşılar hakkında elimizde ilk çıktıkları zamana göre çok daha fazla veri mevcut. Öncelikle şunu biliyoruz ki uygulanan aşıların tamamında ciddi bir yan etki profili görülmedi, yani şu an dünyada uygulanan aşıların güvenli olduğunu söyleyebiliriz. Koruyuculuğa geldiğimizde ise hepsinin koruyuculuğunun olduğunu da gördük ancak kendi içlerinde koruyuculukları değişiyor. mRNA aşılarının (Pfizer / BioNTech ve Moderna ) koruyuculuğu diğer gruplara göre daha fazla ( 2 doz aşılamada; Pfizer-BioNTech aşısı, hastalığa karşı yüzde 95 ve Moderna aşısıyüzde 94 oranında koruma sağladı.) mRNA aşılarını koruyuculukta viral vektör aşıları takip etmekte ( iki doz sonrası Sputnik %92, Astra-zenca %70- %86 ), sonrasında ise inaktif aşılar gelmekte (Sinovac %50-82 , Sinopram %79 ). Ayrıca burada bir parantez daha açmak gerekirsek mRNA aşılarının tek doz uygulama sonrası bile yüksek oranda koruyuculuğu bulunuyor ve aynı zamanda taşıyıcılığı da önlüyor. Ülkemizde Sinovac ve Biontech uygulanmakta, yakın zamanda 3. Bir aşı olarak da Sputnik aşısının gelmesi gündemde. Bu 3 aşıyı da güvenle olabilirsiniz, Koruyuculukları arasında çeşitli farklar olsa da hepsi bağışıklığımıza fayda sağlıyor ve ciddi anlamda bir koruyuculuk kazanmamızı sağlıyor. 

“Öncelikle şunu biliyoruz ki uygulanan aşıların tamamında ciddi bir yan etki profili görülmedi” Dr. Mustafa Çölkuşu

Her iki aşının da bilinen yan etkileri tam olarak nelerdir?

Aşıların yan etkileri hakkında çalışmalar halen daha devam etmekte, sonuçta ilerleyen süreçte tam anlamıyla yan etkileri ve sıklıklarını ayrıntılı bir biçimde göreceğiz ancak şu an yan etki konusunda yapılan bir çok çalışmada oranlar netleşmese de ciddi bir yan etki görülmesi gibi bir durum söz konusu değil. Genel olarak yan etkileri hafif ateş, aşı bölgesinde uyuşma, kızarma, ağrı, halsizlik, çeşitli gastroenterik problemler  gibi genel olarak aşı sonrası gözlemlediğimiz basit yan etkiler olarak karşımıza çıkıyor.

Aşıların yeni varyantlara karşı da koruyuculuğunu kıyaslayabilir misiniz?

Bu konuda çok sayıda çalışma yapılıyor olsa da genel anlamda varyantlara karşı da koruma mevcut. Biontech konu ile ilgili en geniş çalışmayı yapan aşı. Sonuçları ise gerçekten sevindirici, görülen varyantlar üzerine de koruyuculuğu bulunmakta.

Ülkemizde aşı üretimi konusunda çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Sizce yakın zamanda güzel haberler alabilecek miyiz?

Ülkemizde birkaç farklı merkezde aşı çalışmaları yürütülüyor, mevcut aşı pazarına giremeyiz ancak ilerleyen dönemde kullanımda kendi aşılarımızın da kullanılacağını düşünüyorum. Ancak 2021 için bu güzel haberleri alamayacağız gibi duruyor.

Bir dönem medyada, maske ve eldiven kullanımının beklendiği gibi koruyuculuk sağlamadığı haberleri duyuldu. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Eldiven kullanımını başından beri önermedik, ben acilde çalışırken bile vücut bütünlüğü bozulmuş hastaya müdahale etmek dışında çok fazla eldiven takan birisi değilim. Çünkü eldiven her zaman için yalancı güven duygusu verir, onun yerine sık el yıkamak daha iyidir. Ancak maske ve mesafe denildi mi bende akan sular durur, çünkü bir birey olarak gerçekten bu virüse karşı alabileceğimiz en koruyucu önlem bu! 

Açık konuşmak gerekirse pandeminin bizim ülkemizde çok sayıda vaka ile seyretmesinin asıl sebebi de bu, maske- mesafe kuralına uyulmaması. Sorun toplu alanlar değil, insanlar toplu alana gireceklerinde maskelerini takıyorlar-mesafelerini korumaya çalışıyorlar ancak bir tanıdık gördükleri an o kadar kalabalık içinde dahi olsa o maske iniyor mesafe gidiyor dip dibe konuşmalar başlıyor.

Eski yaşam düzenine dönmemiz için sizce ne kadar süre daha beklememiz gerekiyor?

Pandemi dönemleri için şunu söyleyebiliriz; zincirin en zayıf halkası kadar güçlüsünüzdür. Etkin aşılamanın yapılıp topluca bağışıklık kazanılmadığı müddetçe ki bu maalesef 2021 için öngörülmüyor, pandemi devam edecek. Bu yılın kaybettiğimiz son yıl olması için elimizden geleni yapıyoruz ancak önümüzde daha uzun bir yol olduğunu üzülerek ifade etmek istiyorum. Pandeminin bitmesi ve eski yaşantımıza dönebilmemiz için 2 şeyi ülke olarak iyi yapmamız lazım; 1)Yaygın ve hızlı aşılama 2)Sirkülasyonun önüne geçme (Yurtdışı ve iller arası) ancak yaz döneminin başlamasıyla turistik faaliyetlerimizin hız kesmeden başladığını görüyoruz, üzerine bir de yasaklar sebebiyle tatil beldelerine, memleketlerine göçen vatandaşlarımız mevcut. Özetle 2021 yılı elden gitti 2022 yi umarım kurtarırız. Eski yaşama pandemi bitse dahi uzun bir süre dönemeyeceğimizi düşünüyorum. Hepimize yeni davranışlar kazandırdı bu pandemi, birçoğumuzun psikolojisini bozdu bunların düzelmesi bir hayli zaman alacak. Ama umuyorum ki aşılamanın yaygınlaşmasıyla birlikte 2022 yazına rahat bir nefes alarak gireceğiz.