Yazar

womanlogy

Yazılar

Gelin aksesuarlarının içerisinde en romantik ve anlamlı olanı gelin çiçeği diyebilir miyiz? Zarafeti temsil eden gelin çiçeğinin bu denli anlamlı olmasının sebebi belki de düğünün sonunda gelin tarafından bekarlara fırlatılmasıdır? “Sıramı sana verdim” gibilerinden hani… Her ne sebeple olursa olsun gelin çiçeği vazgeçilmezliğini sürdüreceğe benziyor.

Romantik gelin çiçekleri denilince, her ne kadar bir klişe gibi dursa da, güller hala yerini koruyor. Ancak son dönemlerin romantizm akımına lavanta buketleri, lilyumlar ve papatyalar da dahil oldu. Öte yandan soft renkli çiçek buketleri ise romantizmi sanki daha çok hissettiriyor gibi.

Bizim derlediğimiz romantik gelin çiçeği modelleri ise burada, belki aradığınız modeli bulmanıza yardımcı olabilir:

Peki sizin seçiminiz hangisi?

 

 

 

Sizin de izlediğiniz pek çok dizi ve film karakterlerinde görüp beğendiğiniz ve sahip olmak istediğiniz eşyalar oldu mu? Hani o Sex and the City karakteri Carry’nin mini elbiseleri veya Ufak Tefek Cinayetler Merve Aksak’ın cheesecake sunum tabakları… Cevabınız evetse sizlere güzel bir haberimiz var:  Bundan böyle son trend p-ticaret ile o pek çok eşyaya sahip olabilirsiniz. Kendinizle özdeşleştiğine inandığınız, sizin olsa nasıl kombin yapacağınızın hayalini kurduğunuz o harika parçalara sahip olmak çok da zor olmayacak. Netfilix ile duyulan bu yeni akım e-ticaret formunda alıcılarıyla buluşmaya başladı.

Türkiye’de de bir süredir özellikle dizi oyuncularının giydiği giysi, ayakkabı ve kullandıkları aksesuarların benzerlerinin internet üzerinden satıldığını ifade eden TOBB E-ticaret Meclis Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli, “Netflix’in e-ticarete başladığını duyurmasından sonra birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de sektörde bir hareketlilik başladı. Özellikle dizi karakterlerinin çok sevilen giysilerinin benzerlerinin satışını yapan yeni siteler açılıyor. Yine film ve dizilere ilişkin tişört, bardak, şapka gibi anı eşyaları hazırlayan firmalar da işlerini e-ticarete taşımaya başladı” dedi.

Netflix’in orijinal dizileriyle ilişkili giysi, aksesuar, koleksiyon parçaları ve ev eşyası gibi ürünlerini satmaya başladığı ‘Netflix.shop‘un yeni bir trend başlatmış olduğunu vurgulayan Çiğdemli, “İnsanlar en sevdikleri, hatta belki kendileriyle özdeşleştirdikleri dizi ve film karakterlerine ilişkin eşyalarla bağ kurmayı sever. Bu modadan tasarıma, ev eşyasından sanata kadar çok geniş bir alanı kapsıyor. Netflix’in yeni adımı, aslında yeni bir sektör oluşturdu. Bu kategoriye, popüler kültür ürünlerinin satışına yönelik olduğu için P-ticaret adını verdik. Yakında bu alanda iş yapan çok sayıda P-ticaret markası olacak” diye konuştu.

Fiyatlandırmaların film/dizi karakterinin popülaritesine göre değişeceği aşikar. Neredeyse bir tutku haline gelebilecek bu yeni akım için şimdiden hayaller kurulmaya başlandı.

Peki sizin en çok sahip olmak istediğiniz eşya hangi film karakterine ait?

Son dönemlerde kişilerin kendi özlerine daha fazla dönme ve kendilerini daha doğru ifade etme istekleri,  rekabetin artması, imaj yönetiminin öneminin anlaşılmasıyla birlikte ihtiyaç duyulan meslek olan “Stil ve İmaj Danışmanlığı” gündemlerimizde yerini aldı. Lal Efeoğlu  başarılı stil ve imaj danışmanlarından. Aldığı eğitimler ve kişisel yetenek, tecrübelerini birleştirerek bu mesleği bize en güzel anlatabilecek kişilerdendi. Kendisinden ülkemizde stil ve imaj danışmanlığının yerini, bu mesleğin hangi imkanları sunduğunu ve doğru imaj yönetiminin önemini dinledik. Kendi kariyer yolculuğu ışığında röportaj sorularımıza verdiği cevaplar için çok teşekkür ediyoruz.  Keyifli okumalar,

1) Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? 
1996 İstanbul doğumluyum. Üniversitede Medya ve İletişim bölümünden mezun olduktan sonra Stratejik Marka Yönetimi alanında yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Esmod Uluslararası Moda Akademisinde; Kişisel imaj yönetimi ve stil danışmanlığı, İleri seviye kişisel stil ve imaj danışmanlığı, Erkek giyimi stil danışmanlığı ve Lüks moda marka yönetimi eğitimleri aldım. Eğitimlerimde aldığım bilgileri gerçekleştirmek ve tüm bu moda & iletişim dünyasının atölyesini de görme isteği ile Normaillot Swimwear, Boyner ve Mudo şirketlerinde staj yaptım. Kadınlara ve erkeklere kendilerini iyi hissetmelerinin nasıl bir şey olduğunu ve bunu stillerine yansıtabileceklerini hep hatırlatmak istiyorum. 2 senedir kişisel stil ve imaj danışmanıyım.

2) Stil ve imaj danışmanlığı ülkemizde hala çok bilinen bir kavram değil. Sizden kısaca dinleyebilir miyiz? Stil ve imaj danışmanları hangi konularda çalışır? 

Stil ve imaj danışmanlığı ülkemizde çok bilinen bir kavram değil. Tıpkı Avrupa’da olduğu gibi yaygınlaşmaya açık bir alan yeter ki tanımı ve içeriği doğru olsun. Bir stil ve imaj danışmanı danışanlarının; yaşam alışkanlıklarını, sosyal rollerini, hedeflerini, beden yapısını, renk tonlamasını ve en önemlisi kişinin eşsiz yönlerini esas alarak, kişiye özel giyim danışmanlığı verir. Stil danışmanlığı ve imaj danışmanlığı ortak ilerlemelidir. Kişinin vermek istediği mesaj stili ve görüntüsü ile de kendini göstermeli ve uyumlu olmalıdır.

Stil&imaj danışmanını bu yolculukta doğru soruları sorarak ve doğru analizlerde bulunarak danışanını doğru hedef için yönlendirir ve bu danışan için adeta kendini yeniden keşfettiği bir serüvene dönüşür.

Benim çalışma modellerimi; kişisel alışveriş danışmanlığı, kurum imaj danışmanlığı, gardırop detoksu/planlaması kapsamakta.

3) Bu mesleği seçmeye nasıl karar verdiniz?

Kumaşlara, renklere ve kıyafetlere olan ilgim çok küçük yaşlarda başladı. En büyük ilhamım ve bu mesleği seçme sebebimin anneannem olduğunu görüyorum. Kendisinin tasarladığı ve diktiği tüm kıyafetler ayrıca herkesin stiline dokunuşu bende büyük bir etki yaratmıştı. Aynı zamanda tarihe adını yazdırmış, esinlendiğim kadınların, yaşadıkları zorluklara rağmen kendilerine olan güvenlerini kaybetmemeleri ve her daim zarafetle duruşları beni çok etkiler. İnsanların içlerindeki gerçek kişiyi ve güveni ortaya çıkarmak ve bunu stilleri ile göstermelerinin önünü açmanın benim için en hem büyük mutluluk kaynağının ve hem de yeteneğim olduğunu anlamak bu mesleği seçmemde en önemli etki olmuştur.

4) Sizin kendi tarzınızı nasıl tanımlayabiliriz? Kendi stiliniz hakkında bilgiler alabilir miyiz? 

Kendimi tanımlayabileceğim tek bir stil yok aslında. Sokak stiline ve lüks bohem stil görünüme yakın bir tarzım var. Birden çok alandan besleniyorum. Farklı referanslara sahip parçaları bir arada uyumlu kullanmayı severim. Benim için en önemli olan “beni yansıtan” bir görünümde olmak. Vintage ve benim için anlamı olan parçaları taşımayı severim. Çok özenli ve birbiri ile kombin edilmek için alınmış parçaların içinde rahat edemem. Çok şık bir ceket pantolon takımının altına sneaker giymeyi severim ya da basic tişört ve Jean altına çok şık bir topuklu giymeyi severim. Kendimi daha özgür hissetmemi sağlayan kıyafetleri seviyorum.

5) Farklı vücut tipleri nasıl giyinmeli sizce? 

Bilinen tüm vücut tiplerinden çok daha fazla vücut tipi var. Her birimizin bedeni eşsiz. Asıl olan bedenimizi başkalarının gözünden ve sözünden görmek ve dinlemek değil.

Vücut tipinizin verdiği mesaj ile verilmek istenen mesajları bir arada işlevselleştirebilmek önemli olan. Bunun için gerekli olanlar; model, kumaş, desen, kalıp ve biraz denge sanatı.

6) Doğru stil uygulamaları ile fazla kiloları saklamak mümkün müdür? 

Ben kiloları saklamak hedefi ile ilerlemiyorum ama istediğimiz ve öncelik verdiğimiz bölgelere dikkatleri çekmek mümkün, böylece dengeli bir görünüm verilmiş olur. Fazla kiloları giyimde ana etken bir unsur olarak görmek yerine elde var 1 diyerek mesela omuzu geniş olan birinin kalçasının da altını çizerek vücudu dengeleme yoluna gitmeyi tercih ediyorum. Günün sonunda insan gözü denge ve oran arar ve orantılı denge güzel efekti verir.

7) Sizce herkese yakışan ve her ortama uyan bir renk var mıdır? 

Kesinlikle Lacivert. Eğer son dakika özel bir etkinliğe gitmeniz gerekiyorsa vaktiniz yoksa kadınlar lacivert bir elbise erkekler ise koyu lacivert bir takım elbise tercih edebilirler.

8) Gardrobunuzda mutlaka olsun dediğiniz bir parça var mı? 

Sadece sizde öyle duran “size ait, eşsiz” olan bir parça mutlaka herkesin gardırobunda olmalı. Bu parça aslında sizin imzanız olacaktır.

9) Sizce stil konusunda bu dönemde en çok yapılan hatalar neler? 

Bana göre trendleri ve modayı takip ederek bu alandan alınan ilham ve beslenme yerini “ben de buradayım” deme isteğine bıraktı. Maalesef güncelliği takip etmek uğruna çoğu kişi için stil reklam panosu yerini aldı. Güncel görünmek istiyorsanız trend parçaları gardırobunuza katmak önemli ama size uygun olan trend parçaları belirlemek ve doğru kombinlerde bu parçalara doğru şekillerde yer verilmek en ideal olandır.

10) Tarzını çok beğendiğiniz, doğru stil uygulamaları yaptığını düşündüğünüz ünlüler var mı? 

Bunun cevabı benim için kendini çok iyi tanıyan ve bunu bize gösteren, başka kişiler tarafından rüküş adlandırabilecek ama doğru ve cesur secimler yapan, yıllardır stilini aynı çizgide sürdürmüş olan isimlerdir. Hayran olduğum birçok isim var, bazılarını söylemem gerekirse; Ece Sukan, Mary- Kate ve Ashley Olsen, Sienna Miler, Micheal Fassbender ve tabii ki Iris Apfel söyleyebilirim.

Ece Sükan 

Sienna Miler

Mary- Kate ve Ashley Olsen

Micheal Fassbender

Iris Apfel 

11) Bu yaz gardırobunda değişiklik yapmak isteyen kişiler nelere dikkat etsinler? 

Bir sonraki yaz mevsiminde de giyecekleri bir parça almaya dikkat etsinler. Tekstil çevreye en büyük zararı veren sektörlerden biri iken sorumlu alışveriş yapmak önceliğimiz olmalı. Her kadının ve erkeğin karakteri farklı olduğu gibi bu yönde tavsiye edeceğim parçalar da değişir. Yaz mevsiminde nasıl bir sosyal rolleriniz var ise, bu yönde secimler yaparken aynı zamanda gelecek sezon sonbaharda da üzerinizde görebileceğiniz parçalardan seçim yapılmasını tavsiye ederim. Mesela merserize çizgili trikolara bir şans verebilirsiniz.

12) Sizce hedeflediğimiz kariyere ulaşmamızda stilimiz bize destek olabilir mi? 

Kesinlikle. Destekten de öte kariyerinizde yükselmek istiyorsanız başarılı bir stil ve imaja sahip olmanız gereklidir. Kişilerin mevcut durumlarına uygun, hedeflerini sağlayacak şekilde ve bu hedefleri yerine getirebilecek bir kişi olduklarını gösterir şekilde giyinmelerini tavsiye ederim. İşe yeni başlayan bir kişi için, bulunduğu sektöre bağlı olarak ve vermek isteyeceği mesajlara bağlı olduğu kadar yükselmek istenen sektörde ihtiyaç hissedilen mesajı iyi analiz ederek bu yönde stil oluşturmasını tavsiye ederim. Başarılı üst düzey yöneticilerin de, arkasından gelecek olan genç çalışma arkadaşlarına ilham olması için özenli ve kendisi için doğru bir stile sahip olması çok önemlidir. Bu yüzden işinizde ne kadar iyi ve başarılı olursanız olun stiliniz ile insanlara bunu göstermeniz sizin için avantaj olur.

13) Son dönemlerde iş görüşmelerinde giyilmesi trend olmuş kıyafetler var mı? Yoksa hiç değişmeyen lacivert etek ceket takımlar ile de gün kurtarılabilir mi? 

İş görüşmesine gidilen kurumun hangi sektörde yer aldığına ve kurumun geleneksel/modern yapısına göre ne giyilmesi gerektiği de değişecektir. Stil & İmaj, biz kendimizi tanıtmadan bizi tanıtır. Araştırmalar, karşımızdaki kişiyi ilk 3 saniyeden bile kısa bir sürede analiz ettiğimizi gösteriyor. Geleneksel bir kurum ya da modern bir kurum ve sektöre bağlı kalmaksızın görüşmeye gidilen şirket için uyumlu olduğunuzu, şirketi temsil edebileceğinizi göstermek çok önemli. Bunu yaparken yani size uygun ve özel parçalar ile stilinizi gösterirken, karakterinizi de gösteren imajınızı, görüşmede yansıtmak çok önemli. İlk defa sizi görecek kişiler için hem kendinizi hem de şirketin dinamiğinin anlaşıldığını göstermek ve hangi mesajları vermek gerekiyor ise bu mesajları karşı tarafa iletebilmek iş görüşmesinden sonra iş hayatını da etkileyecek bir konu. İş görüşmesinde akıllarda kalmak ve fark yaratmak için genellikle tercih edilmeyen nötr bir ton rengine sahip bir takım elbise tercih edebileceğiniz gibi bir tane dikkat çeken aksesuar bulundurmanız da hatırda kalmanız için ideal olur.

14) Genç ve güzel görünmek için stillerde olması gerekenlere dair sizden ipuçları istesek.. Neler bunu sağlamaya yardımcı olur? 

Kişi için doğru olan renkler kişinin giydiğinde daha pozitif hissetmesini sağlayacak olan ve kişinin cilt alt tonlamasına uygun cildini daha canlı sağlıklı gösterecek olan renklerdir. Yüze yakın kısımlarda mutlaka sizi iyi hissettiren bu renkleri kullanın. Bir diğer önemli ipucu ise, bütün kombinde tek bir deseni ya da rengi patlatmak yerine 2-3 farklı birbiri ile uyumlu desen ve renkleri tercih ederek daha genç bir görünüm yakalamak mümkün.

 

Küresel salgın ile mücadele döneminde alınan önlemler kapsamında işyerleri uzun süre kapalı kaldı. Uzaktan çalışma uygulamaları ile birçok kurum kültürü etkilendi, ekip yönetimi zorlaştı. Sayıca küçülen ekipleri, değişen maliyetleri, öngörülemeyen krizleri yönetmek durumunda kalan şirket yöneticilerini şimdi ise normalleşme ile birlikte yeni görevler bekliyor. İş hazırlama, motivasyon sağlama gibi liderlik becerilerinin de gerektiği normale dönüş döneminde Yönetici Koçu Pelin Narin Tekinsoy etkili liderlik ve ekip yönetimi üzerine önerilerde bulundu.

İçinden geçtiğimiz pandemi dönemi ve yeni geçilen normalleşme uygulamaları günlük hayatta olduğu kadar iş hayatında da birçok etki oluşturuyor. İşyerlerinde bireysel başarı ve ekip başarısı için iyi liderlik vasıfları olan yöneticilere her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Yönetici Koçu, Yazar Pelin Narin Tekinsoy yöneticilikte ve şirket politikalarında Covid-19’dan önceki dünya düzenine dönmenin başarısızlık olacağını, bu süreçte yapılması gerekeni deneyimleyerek öğrendiğimiz yeni kriz yönetimi anlayışıyla hareket etmek, dayanıklı liderlik gibi özelliklerin geliştirilerek eskisinden çok daha iyi bir noktanın hedeflenmesi gerektiğini belirtti. İyi liderlik yapmak isteyen kişilere şu önerilerde bulundu: 

Dayanıklı liderlik edebilenler kazanacak

Günlük hayatta, ailede, iş hayatında geçtiğimiz aylar boyunca öğrendiğimiz kısıtlı imkânlar ile çalışmak, kısıtlı iletişim, kaynakların doğru kullanılması, daha fazla tolere edebilme becerisi gibi özellikleri şimdi yeni düzende uygulama şansımız var. Bunlar şirketleri, ekipleri eskisinden de ileriye götürecek beceriler. Güven ise, paydaşlar arasında dört farklı boyutta; fiziksel, duygusal, finansal ve dijital olarak, beslenir ve inşa edilir. Salgınla mücadele süreci, güven oluşturmak veya kaybetmek için daha fazla fırsat sunan bu dört boyutta paydaş duyarlılığını da arttırdı. Şimdi dayanıklı liderlik yapabilmek için dışarıya bakmak, başarılı bir gelecek hayal etmek, güveni de benimseyerek ekiplere enerji verme zamanıdır. 

Yeni yöneticilik trendi: uzmanlaşma değil çoklu gelişim ve çapraz eğitim

Son 30 yılda bir konuda uzmanlaşmak popüler ve önerilen olsa da pandemi ile birlikte birden fazla uzmanlaşma alanları doğdu. Farklı konularda bilgi ve tecrübe sahibi olan yöneticilere daha çok ihtiyaç duyuldu. Bir konuda uzmanlaşmak işyerlerinde güvenli görünse de bundan sonraki süreçte şirket geleceği ve rakiplerden ayrılmak için farklı konularda bilgi sahibi olmak önemli. Yönetici Koçu Pelin Narin Tekinsoy, Rönesans döneminde öne çıkan Leonardo Da Vinci’yi örnek göstererek kendisinin yalnızca ressam değil, o dönemin zorlu şartlarında aynı zamanda bir filozof, mimar, mühendis, anatomist, matematikçi, heykeltraş gibi farklı alanlarda da uzmanlığı bulunan bir başarı timsali olduğunun altını çizdi. Şimdiki dönemin koşullarında iyi liderlik becerileri olan ve kendini farklı alanlarda da geliştirmiş kişilerin ekiplerini, şirketi ve bağlı oldukları kurumları çok daha ileriye taşıyacağını belirtti. 

Sahip olunması gereken liderlik becerileri 

Lider, doğal ilişki kurucu ve organizasyonel yapıdaki dinamiği kolaylıkla sağlayacak kişidir. Ekip ruhu denilen o görünmez enerji tam da buradan başlar. Bu kişi olayları tek bir yönden değil, bütünü görecek büyük pencereden ya da yukarıdan bakan bir dış gözle değerlendirme yetisine sahiptir. Olabilecek riskleri daha önceden görür ve önlem alır. Tüm ekibi içinde bulunduğu duruma, zihinsel ve ruhsal olarak hazırlar. Her zaman bir B planı olsa da duruma göre C ve D planları da geliştirebilir. Ekibin koordineli ve uyumlu çalışması için olası anlaşmazlıkları anlar ve bunların üstesinden gelmesini bilir. İyi bir gözlemcidir. Dedikodulara takılı kalmaz, kendi tespit yeteneği yüksektir ve hedef doğrultusunda hareket eder. Bu yüzden ekip motivasyonunun yüksek tutulmasının yanı sıra işlerin sürdürülebilirliğini sağlama noktasında da en büyük görev onundur. Buradaki en önemli liderlik becerisi ise liderlerin çalışanlarla kurdukları ilişkilerdir. Bireysel olarak kişinin kendisi ile ve diğerleri ile olan ilişkileri her zaman süreç yönetiminde en önemli püf noktasıdır. 

Yeni normalleşme sürecini liderler nasıl yürütecekler?

Kapalı kalınan sürenin uzaması ve giderek azalan çalışan sayısı ile iş tamamlamaya çalışmak stres ve içsel öfke oluşturur. Liderler bu sebeple stres yönetimi ve öfke kontrolü için çalışmalar yapmalı. Bu süreçte sadece anı kurtaran değil sürdürülebilirliği olan çalışmalar yapmak önemlidir. Bu da akıl, mantık, şuur üçgenini çalıştırmakla mümkündür. Bu kısım liderleri eleştiriye açık tutar ve onlara gelişim alanı sağlar. 

Liderler gücün, kendi doğal olan halleri olduğunu göstermeliler. Bir şey yapmadan dahi güçlü görünmek kabul getirir ve bu karizmatik liderlere hastır. Her zaman verilecek bir cevabın olması gerekliliği yerine ekibe güvenerek, en doğru cevabı birlikte bulunan çözümlerden yola çıkarak vermek daha doğal bir güç getirir.

Yeni liderlik anlayışı üzerine yapılan çalışmalar gösteriyor ki;

Dünyanın önde gelen yönetim danışmanlık şirketlerinden The Boston Consulting Group’un (BCG) Kıdemli Ortağı ve Genel Müdürü Rainer Strack ve ekibi tarafından kaleme alınan bir makalede baş, kalp ve ellerin üç temel unsurunu bir araya getirerek, empati ve uyarlanabilirliği birleştiren liderliğe odaklanılıyor. Yönetici Koçu Pelin Narin Tekinsoy, bu araştırmada geçen “baş” geleceği hayal etmeyi ve başarılı olmak için gereken öncelikleri belirlemeyi, “kalp” çalışanlara ilham vermeyi ve güçlendirmeyi, “eller” ise yenilikçi olmayı ve çevik yetenek yönetimini temsil ettiğine değinildiğini belirtirken; yeni dönemde liderlere hayal güçlerini çalıştırmalarını, önceliklerini belirlemeyi, ilham kaynağı olmalarını, yenilikleri takip etmelerini hatta öncü olmalarını ve yetenekleri iyi yönetmelerini öneriyor. 

 

Kendini bolca özlenen yaz en sonunda sevenlerine kavuştu. Şimdi deniz tatili için alışveriş zamanı! 2021 yazının trend bikini ve mayo modellerini sunmak ise bizlere düştü.  Bu yaz capcanlı renkler ile ışıldama modası sürerken bir yandan da leopar desenler, batik desenler ve geçen yıldan hatıra kalan puantiye desenler deniz çantalarında yerlerini almaya başladılar. İşte 2021’in trend bikini ve mayo modelleri sizlerle :

  • Sezonun öne çıkan trendlerinden biri de batik desenler. Marka : Katia & Bony

 

Yazı hissettiren tropik renkleri seviyorsanız turuncu tam da aradığınız renk olabilir. Marka: Billabong

 

“Mayo mu, bikini mi?” diye düşünüp karar veremeyenlerden misiniz? O zaman mayokiniye ne dersiniz? Hem de en hit desenlerden biri olan leopar desen ile. Marka : Calzedonia
Enerjisi yüksek bir model arıyorsanız tropikal modeller tam size göre! Marka : Ayyıldız
Şirin ve seksi modelleri seviyorsanız, 2021 yazında da adından söz ettiren puantiye modasını es geçmemelisiniz. Marka : Victoria Secret
Stil Sahibi Kadınlar kategorimiz birbirinden şık kadınları zevkle ağırlamaya devam ederken bu defaki konuğumuz  rahat ve şık stili ile İlayda Küçük. İlayda Hanım’a hem sorularımıza ayırmış olduğu zaman, hem de gardrobunu içtenlikle takipçilerimize açtığı için teşekkür ediyoruz. İşte  İlayda Küçük ve gardrobu :
İlayda Küçük kimdir, kısaca tanımak isteriz. 
 1994 Uşak doğumluyum. Üniversiteye kadar Uşak’ta eğitimime devam ettikten sonra üniversite için Ankara’ya taşındım. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema bölümü mezunuyum. Sunucu olmak istiyordum. Özellikle de diyar diyar ülke ülke gezip ülkeleri ekranda tanıtmak istiyordum 🙂 Mezun olduktan sonra kısa bir süre İzmir’de yerel bir radyo kanalında spikerlik yaptım. Daha sonra perakende sektörüne geçiş yaptım. Orada da aradığımı bulamadım, gezme tutkum hep baskın geldi. Daha sonra özel bir şirketin zorlu sınav sürecine girerek kabin memuru oldum 🙂 Halen bu işi çok severek yapıyorum. Gezi programı sunuculuğu hayalimi gerçekleştiremesem de gittiğim ülkelerden önemli detaylar paylaşarak bunları takipçilerimin beğenisine sunuyorum.
Tarzını birkaç kelime ile özetlemeni istesek?
Her zaman rahat kıyafetler içinde olmayı çok sevdim. Spor, rahat ve şık benim tarzımın özeti gibi.
Gardrobunda en sevdiğin şeyler nedir? 
Jeanler, balon kol bluzlar ve croplar diyebilirim.
Peki ya olmazsa olmazın? 
Dediğim gibi jeanlerden asla vazgeçemem, kurtarıcı spor elbiseler, oversize kaban, triko elbiseler, boyfriend tshirtler 4 mevsimin de kurtarıcı parçaları bence.
Yazlıklar mı kışlıklar mı favorin? 
Ne kadar yaz insanı olsam da kışlık parçaları daha şık buluyorum. Oversize kaşe kaban, uzun çizme kombinleri her zaman favorim olmuştur.
Ya ayakkabılar? En sevdiklerin hangileri? 
Kalın tabanlı sneakerslara bayılıyorum. Neredeyse bütün sneakerslarım kalın tabanlıdır. Kışın da çizmelerden vazgeçmem 😋
Sence sana en çok yakışan renk? 
Yıllarca her şeyle uyumlu olur mantığıyla siyah giydim çok pişmanım 😂 Son zamanlarda mor ve lilayı kendime aşırı yakıştırıyorum. Kışın favori rengim ise camel ve toprak tonları oluyor genellikle.
En son hangi parçaları aldın? 
Kurtarıcı günlük kot elbiseler aşırı hoşuma gitmeye başlamıştı ben de bir tane kaptım. Slouchy jeanslerin tarzımı çok iyi yansıttığını düşündüğümden iki tane de dolabıma slouchy jeans ekledim.
Kafama koydum şunu almalıyım dediğin bir şey var mı?
Evet kesinlikle en yakın zamanda Balenciaga sneakerslarından alacağım kafama koydum 😂😂
Ne tarz çantalar seversin ve favori çantan hangisi? 
Ben büyük çanta insanıyım maalesef, babaanne gibi içine her şeyi doldurmayı seviyorum. Parfüm, ıslak mendil, ilaçlar anahtar gözlük cüzdan ve dahası ancak büyük çantaya sığıyor.😂 Genelde tarzıma uygun büyük omuz çantalarını seviyorum diyebilirim.
Aksesuarlarla aran nasıl? Şunu takmadan çıkmam dediğin bir takı var mı? 
Kolyesiz ve küpesiz asla evden çıkmam. Yazın da halhalsız çıkmam. Çok şık ve tarz olduğunu düşünüyorum.
Bu yıl moda olan şeylerden en çok hangisini sevdin? 
Bu yıl pandemiden dolayı gece kulübüne gidercesine şık ve abartılı giyinme çabası son bulduğu için mutluyum açıkçası. Daha gösterişsiz, spor, rahat ve sade bir tarzım olduğu için bu yıl gelen eşofman ve bol giyinme modasını çok sevdim!
Peki ya elbiseler? En sevdiklerin hangileri? 
Elbiselerde son zamanlarda en sevdiğim hatta bana elbiseyi sevdiren tatlı şeyin balon omuzlu elbiseler olduğunu söyleyebilirim. Çok şık buluyorum. Çoğu elbisemi balon kollu elbiselerle değiştirdim bile!
Saç rengini çok değiştirir misin? 
Saçlarımın rengini bir kere değiştirdim. Artık değiştirmiyorum. Beyazlarımla çok mutluyum! 😅
Sürmeden çıkmam dediğin makyaj malzemelerin? 
Güneş kremi, allık ve gözaltı kapatıcısı sürmeden çıkmam.
En sevdiğin kozmetik markaları nelerdir? 
Makyaj söz konusu olunca ağzımı kapatmadan konuşurum ama kısa keseceğim 😂 Far, allık bronzer olarak uygun fiyatlı skaladaki en kaliteli ve en iyi marka bence The Balm. Kapatıcı söz konusu olduğunda Benefit , maskara söz konusu olduğunda Maybelline diyorum.
Etiketi üstünde bir şey kaldı mı dolabında? 
Bir kaç tane etiketli parçam kaldı malum yasaklardan dolayı giyemediğimiz parçalar. En yakın zamanda giyemezsem dolap ve gardrops hesaplarımda paylaşacağım.
Dolap gibi uygulamaları kullanıyor musun? Hesabın nedir? 
Dolap ve Gardrops hesaplarım mevcut ikisinde de kullanıcı adım @ilaydakucukkk
Seni ve tarzını daha yakından takip etmek isteyenler hangi hesaplardan takip edebilir?

Tarzımı, seyahatlerimi ve önerilerimi takip etmek isteyenler @ilaydakucukk instagram hesabımı takibe alabilirler 😉

Ecem Naz Tunca… Yetenekleri, güzelliği ve idealist kişiliği ile gündeme gümbür gümbür geliyor. En başta yazarlık yeteneği ve yazdığı kitabı sonra da güzel stili dikkatimizi çekti. Merak edenler “Gazeteci Olunmaz Gazeteci Doğulur” adlı kitabını okuyabilirler. Şimdi kendisini tanıyalım ve göz kamaştırıcı stilinin sırlarını öğrenelim. Keyifli okumalar,

1.”Ecem Naz Tunca ” kimdir kısaca tanıyalım.

18 Haziran 1996 İstanbul doğumluyum. Âşık olduğum şehir diyebilirim buraya. Çocukluğumdan beri aldığım eğitimler arasında dans var. Benim için kelimelerle bile anlatamadığım bir tutkudur. Aynı zamanda Ayla Algan Ekol Drama Sanat okulunda tiyatro eğitimim var. İlk, orta ve lise öğrenimimi İstanbul’da okuduktan sonra lisans öğrenimim için ilk olarak Eskişehir Üniversitesi Medya ve İletişim sonrasında ise Kırıkkale Üniversitesi Radyo ve Televizyon bölümünü derece ile bitirdim. İş hayatım için İstanbul’a geldikten sonra yazarlık konusunda ilk adımlarımı atmaya başladım. Ve halen Türkiye’nin önde gelen isimlerinden olan bir müzik dergisinde müzik yazarlığı yapmaya devam ediyorum. 

2.Tarzını birkaç kelime ile özetlemeni istesek?

Tarzımda her zaman rahatlığı ön planda tutarım. Kendime yakıştırdığım, içinde kendimi rahat hissettiğim kıyafetler her zaman tercihim olmuştur. 

3.Gardrobunda en sevdiğin şeyler nelerdir?

Gardırobumda asla vazgeçemediğim ürünler arasında başta tulumlarım geliyor. Hem şık hem rahat kombinler için tulumlar vazgeçilmezim! 

4.Peki ya olmazsa olmazın?

Olmazsa olmazım diyebileceğim her ayrı parçayı gardırobumda bulunduruyorum. Mom Jeanlar ve basic tişörtleri sık sık tercih ediyorum.

5.Yazlıklar mı kışlıklar mı favorin?

Sonbaharın esintisiyle giyilen bir trençkot ya da uçuş uçuş elbiseler sanırım bir ayrım yapamayacağım. 😊

6.Ya ayakkabılar? En sevdiklerin hangileri?

Ayakkabılar da çoğu zaman sneakerlar tercihim oluyor. E tabi bir de çizmelerim, sırf bu yüzden kışı özlüyor olabilirim. 

7.Sence sana en çok yakışan renk?

En çok yakışan renk şüphesiz ki siyah benim için. Vazgeçilmezim diyebilirim. Dolabım da bir o kadar renkli kıyafetler bulunsa da tercihlerim her zaman siyahtan yana oluyor. Beni, karakterimi yansıttığını düşünüyorum. 

8.”Her zaman yanımda olsun” diye istediğin bir kıyafetin var mıdır tatil
dönemlerinde?

Kot şort, gömleklerim ve sandaletlerim. Bu üçlü ile tüm yazı geçirebilirim neredeyse. Hem şık hem de oldukça rahat. 

9.En son hangi parçaları aldın?

En son aldığım parçalar arasında pandemi sürecinden dolayı bol bol eşofman takımlarına yer verdim. 

11.Kafama koydum şunu almalıyım dediğin bir şey var mı?

Eğer bir ürünü çok beğendiysem, gerekse tek tek mağaza dolaşıp aradığım ürüne sahip olurum. 

12.Ne tarz çantalar seversin ve favori çantan hangisi?

Son zamanlar da tercihim mini çantalardan yana oluyor. Yazın ise plajların vazgeçilmezi olan hasır çantalara bayılıyorum. 

13.Aksesuarlarla aran nasıl? Şunu takmadan çıkmam dediğin bir takı var
mı?

Tek cevap verme hakkım varsa kesinlikle gözlüklerim diyebilirim. Tam bir gözlük aşığıyım. Yaklaşık 40’a yakın gözlüğüm var. Tam bir koleksiyoncu olabilirim bu konuda. 

14.Bu yıl moda olan şeylerden en çok hangisini sevdin?

Bu yıl moda olan hepimizin de bildiği gibi rahat, eşofman kombinleri oldu. 

16.Saç rengini çok değiştirir misin?

Saç rengimi her zaman koyu renklerden yana tercih ediyorum. Bazen kafamın estiği vakitlerde tabi ki değişikliklere gidiyorum fakat kıyafetlerde de olduğu gibi saç rengim de de siyahı tercih ediyorum. 

17.Sürmeden çıkmam dediğin makyaj malzemelerin?
Kesinlikle maskara ve allık olmadan asla! 😊 

18.En sevdiğin kozmetik markaları nelerdir?

Hassas bir cilt yapısına sahip olduğum için genel de doğal içerikli markalar tercih ediyorum. Bunun yanında Mac, Loreal, Sephorayı tercih ediyorum. 

19.Etiketi üstünde bir şey kaldı mı dolabında?
Etiketi üstünde özellikle pandemi dönemi boyunca alıp kullanamadığım birçok ürün bulunuyor dolabımda. Hepsini kombinlemek için sabırsızlanıyorum.

20.Dolap gibi uygulamaları kullanıyor musun? Hesabın nedir?

Aktif olarak kullandığım bir Dolap hesabım yok maalesef ki. Fakat İçinde bulunduğumuz süreçten dolayı özellikle dolabımda bulunan birçok ürün için kullanabileceğim bir uygulama. 

Instagram: @ecemnaztunca

 

 

Çok çalışıyor,  kendinize az zaman ayırıyor, kendinizi daha başarılı olurken hayal ediyor ancak nereden başlayacağınızı bilemiyor musunuz? Belki de çok çalışmanızdan ziyade daha farklı bakış açılarına ihtiyacınız vardır? Kitap okumayı ister sevin, ister sevmeyin ama başarılı bir kariyer ve özel hayatınızı dengede tutabilmek için sizi başarıya ulaştıracağına inandığımız 5 iş kitabını rafınıza eklemeyi unutmayın ve tabi okumayı da…

 

İkna etme becerisinin, nasıl her işte sizi öne çıkardığını elbette tecrübelemişsinizdir. İster yöneticiniz ile olan iletişiminiz ister ekip arkadaşlarınız ile yaptığınız ortak paydalı işler olsun ikna yeteneğiniz doğrultusunda sizin lehinize dönebilir. Önemli olan bu yeteneğinizi kazanmak ve konuşturmak. İşte tam olarak bu kitapta sizin kazanacağınız yetenek de bu. Ancak bilinen sıradan ikna yöntemlerinin aksine bu kitapta size daha farklı bir metot sunuluyor ki o da sizi iknada başarıya ulaştıracak o kusursuz hikayenizi var etmek!

 

 

Netflix’in bir fikirden şirkete dönüşmesinin daha önce anlatılmamış inanılmaz hikâyesi, şirketin ilk CEO’su ve kurucularından Marc Randolph tarafından gün ışığına çıkarılıyor. 150 milyon abonesiyle adeta bir zafer kazanan Netfilix, başlangıçta çok zorlu ve engelli yolları aşmıştı.

Nasıl başlayacaksınız? Hayal kırıklıkları ya da başarısızlıkları nasıl bertaraf edeceksiniz? Başarıyla nasıl başa çıkacaksınız? Başarı aslında nedir? Siz de bu soruların cevaplarına ulaşmak istiyorsanız kitabı okuma listenize alabilirsiniz.

 

 

Toyota Ruhu : Toyota Üretim Sistemi, Amerikan toplu üretim sisteminde yer alan “daha hızlı” ve “daha fazla” ideolojilerinin aksini benimseyen bir sistemdir. Toyota Ruhu kitabı 1980’lerden beri Abd ve Avrupa’da sayısız çeviriler yapılıp  Türkiye’de de okurlarına kavuşmuştur. Dünya şirketler tarihindeki en büyük başarı öykülerinden biri olan Toyota Ruhu, Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı ertesinde başlayan olağanüstü ‘yükselişine’ ışık tutan tarihi bir materyal olma özelliğini de taşıyor.

 

 

 

Starbucks / Gönlünü İşe Vermek: Tek bir mağaza ile başlayan Starbucks, bugün dünya çapında iki bine yakın mağazaya ulaştı ve her gün yeni bir tanesi açılmaya devam ediyor. Bu da gösteriyor ki Starbucks’ın müşteri memnuniyeti ve bağlılık çalışmaları başarılı bir şekilde çalışmaya devam ediyor.

Gönülden çalışarak dünya çapında başarı ve ün sağlamanın yollarını anlatan bu kitap özellikle girişimciler için okunması gereken kitapların üst sıralarında yer alıyor.

 

 

Başarılı olmak için en önemli yetimiz olan odaklanma becerisini kaybedişimizi ve geri kazanmak için ise neler yapabileceğimizi anlatan bu değerli kitapta Bill Gates gibi konsantrasyon sağlayarak başarıya ulaşan girişimcilerin çalışmalarından örnekler sunulmakta. Çok çalışıyor ancak yine de hayal ettiğiniz başarıyı sağlayamıyor ve kendinize yeterli vakti ayıramıyor musunuz? Hayatımızın odak noktası haline gelen teknolojik dünyamız ile kaybettiğimiz pek çok değerli anı geri kazanmaya var mısınız? O halde “pürdikkat” çalışma tam da bizlere gereken şey! 

Bu kitabı okuyunca kendi çalışma ve hayat tarzınızı gözden geçirecek ve vaktinizi çalan bazı alışkanlıklarınızı değiştirmeyi isteyeceksiniz.

İster eşiniz, ister hayat arkadaşınız her ne olursa adı, aynı evi paylaşıyorsanız dikkat etmeniz gereken bazı hususlar var ki ilişkiniz için neredeyse birer altın niteliğinde.  Son derece önem arz eden bu kurallar aslında bir nevi görgü kuralları da denilebilir. Önemsenmediği takdirde, ilişkinizin soğuması ve eşinizin sizden uzaklaşmasına sebep olabilecek türden üstelik!

  • Hijyen : Hiç kimse o çok beğendiği, hayran kaldığı kişinin aynı evin içinde hijyen kurallarını önemsemediğini görmek istemez. Emin olun ki size çok aşık olan sevgiliniz dahi hoşlanmayacağı görüntülerle karşılaşırsa size olan saygısı ve sempatisi üzülerek söylüyoruz ki yok olabilir. Bu konu ihmal edilebilecek türden değil ve listenin en üst sırasında yer almayı hak ediyor!
  • Ortak Zaman:  Aynı evin içinde birer yabancı haline dönüşen çift sayısına baktığımızda göz ardı edilmemesi gereken konulardan biri hatta. Beraber yapabileceğiniz hobilerinizi geliştirmeye ve sürdürebilmeye gayret etmelisiniz. Aslında öyle çok ortak zaman geçirebilecek aktivite var ki… Evi beraber boyamak, beraber yeni yemekler denemek veya aynı anda aynı kitabı okumak dahi olabilir bu.

  • Serbest Zaman: Tıpkı ortak zaman geçirmek gibi, serbest zaman geçirmek de ilişkide önemli.Birbirine aşık her çift, bir süre sonra kendi başına bir şeyler yapabilmeyi özlüyor. Sebebi ise yalnızlığın bile güzel bir tarafı var zaman zaman. Kendinize ve partnerinize arada sırada serbest zaman tanıyın,  ilişkinizi daha sıcak bir kıvama getirmek için bu harika bir fırsat olacak bu. Buradaki kasıt ev içerisinde ayrı ayrı takılmak kadar, ev dışında da bağımsız zaman geçirebilmek. Göreceksiniz ki sizi daha da özleyecek, tabi siz de onu.
  • Misafir: Her ne kadar sosyalliği seven taraf da olsa, partneriniz o gün çok yorgun veya sakin bir akşam geçirmek istiyor da olabilir. Siz siz olun, ona sormadan eve misafir davet etmeyin. En yakın arkadaşınız bile olsa, misafir istemediğimiz zamanlar olmaz mı bizim de? Hem belki o gün ikiniz için başka bir planı vardır 🙂
  • Tartışmalar : Her ilişkide zaman zaman tartışmalar olur ki bazı ilişkilerde bu durum çok sık da yaşanabilir. Neticede her ilişkinin kendine ait bir ritmi var değil mi? Önemli olan tartışırken, geri dönülmeyecek cümleler kullanmaktan kaçınmak ve fevri davranmamak elbette. Tartışmayı aleyhinize çevirmemeye gayret lütfen.

  • İş Bölümü: Hayat müşterek sözü belki de en çok iş bölümünde karşımıza çıkıyor. Aynı evi paylaşıyorsanız en dikkat edilmesi gereken konulardan biri de elbette iş bölümü. Her işi beraber yapın demiyoruz ancak birbirinizi tolere edebilmeye özen göstermelisiniz. Ne de olsa hayat arkadaşlığı demek aynı hayatı paylaşmak demek değil mi? Tıpkı aynı evi paylaşmak gibi.
  • Farklılıklar: Zaman geliyor ki aynı ailede büyüyen insanlar bile birbirinden çok farklı yapıda olabiliyor. Eşiniz ile tamamen aynı olmayı, aynı düşünmeyi beklemiyorsunuz değil mi? Elbette herkesin sevdiği yemek tarzı, dekorasyon zevki veya yaşam stilinde farklılıklar olacaktır. Bu farklılıkları ilişkinizin nazar boncuğu olarak yorumlayıp, farklılıklardan feyz alabilmek de bir başarı olsa gerek.

 

  • Romantizm ve Cinsellik : Bir ilişkiyi canlı tutabilen bu iki etken bir arada yaşamaya başlayınca genelde göz ardı edilebiliyor.  Hiç bir yaşta ölmemesini dilediğimiz romantizm biraz da çiftlerin elinde. Cinsellik ise adeta ilişkinin tuzu biberi. Bu iki faktörü aynı evin içinde de ilk günlerdeki gibi sürdürmeye dikkat 🙂

 

 

Yetişkinlikte sahip olunan alışkanlıkların kökleri çocukluktaki yetiştirilme şekillerine, edinilen becerilere ve ebeveyn tutumlarına dayanır. İnsanlar birçok alışkanlık ve beceri gibi para kullanma ve paraya dair risk, tasarruf, yatırım gibi kavramları da erken çocukluk çağlarında öğrenirler. Çocuklarda parayı doğru kullanma becerilerinin nasıl oluşturulabileceğini Para Koçu Pelin Narin Tekinsoy açıkladı.

Para kullanma alışkanlıkları çoğunlukla aileler aracılığıyla nesilden nesile aktarılır. Kimi insanlar çok para sahibi olsa da onu doğru kullanmayı bilmez, kimileri mevki sahibi olma konusunda ne yapacağını bilemez, kimileri ne yaparsa yapsın para biriktiremez. Bir çocuğun hayatında 0-3 yaşında ebeveynlerinden gördüğü yaklaşımların ve psiko-sosyal kimliğini oluşturmaya başladığı 3-6 yaş aralığında edindiği ya da edinemediği para kullanım alışkanlıklarının yaşam kalitesini etkileyebilecek kadar önemli olduğunu söyleyen Para Koçu Pelin Narin Tekinsoy ebeveynlere çocuklarını yetiştirirken şu önerilerde bulundu:

Çocuklarda para bilinci oluşturmak için

Çocukta para bilinci ailesiyle arasında olan alma verme dengesiyle gelişmeye başlar. Bu noktada çocuğun anne sevgisini ne kadar ve nasıl aldığıyla beraber beslenmesindeki doyumun da nasıl ve ne kadar olduğu paraya olan bakış açısını, para kullanma alışkanlıklarını doğrudan etkiler. Günlük hayatta bazı insanlar örneğin hesabı ödemeye bir türlü yanaşmaz, bazıları ise çok bonkördür. Bu davranışlar zaman zaman dışarıdan garip görünen ve para kullanıncaya kadar da kendini pek göstermeyecek bir bilinç seviyesi davranışlarıdır. Ebeveynler veya bakım verenler çocuklarının ihtiyaçlarına zamanında ve yeterli ölçüde cevap verebilmeli. Sevgilerini koşulsuz olarak sunabilmeliler.

Çocukları sıfatlandırmak yerine anlamak için gözlemleyin  

Aileler bazen çocuğun davranışlarını gözlemleyerek gelecekteki hali için “bu çocuk cimri olacak” ya da “ihtiyatlı olacak”, “çok bonkör bizimkisi” gibi cümleler de kurabiliyor. Bu cümleleri ebeveyn olarak kurmak başlangıçta pek bir sevimli gelebilir, aman dikkat! Çünkü kurulan bu cümleler, çocuğunuzla ilgili para kullanma alışkanlığına dair ipuçları vermeye başlamış olabilir. Tanımlanan her ifade kesinlikle bu şekilde gerçekleşecektir diyemeyiz. Hepimiz bireyselleşirken kişiliğimizde kırılma ve değişim noktaları yaşadık. Burada önemli olan, ebeveyn olarak bir çocuğun para bilincini oluştururken onu sıfatlandırmak yerine iyi bir gözlemci olarak yanlış şekillenmesini beklemeden ona yardımcı olmanızdır.

Paranın kontrol edilebilir olduğu öğretilmeli

Alışveriş yaparken, ödeme araçlarını sizin kontrolünüzde kullanmasını sağlamak önemlidir. Para nedir? Kredi kartı nedir? Neden şifreler var? Para üstü ne zaman olur? Bahşiş kavramı nedir? Para ne zaman kullanılır? Ne zaman biriktirilir? Bu örnekler gibi birçok para kullanım davranışını ve kavramını ona öğreterek çocuğunuzda para bilincini erken çağda oluşturmaya başlayabilirsiniz.

Paranın nasıl kullanılacağı çocuğa uygulamalı olarak gösterilmeli

5 yaşından neredeyse 10 yaşına kadar, özellikle parasal hareketler içeren davranış veya diyaloglarında çocuğun yanında olarak para araçlarının nasıl kullanabileceği desteklenmelidir. Gerçek bir alışveriş ortamında para verip üzerini beklemesi, nakit veya kredi kartı kullanımlarını takip etmesi, kendi ihtiyaçlarını belirlemesi ve kıyas yaparak seçim yapması teşvik edilmelidir.

Harçlık verme konusunda bunlara dikkat

Harçlık vermek, çocuğun özgüveni ve sorumluluklarını arttırırken sınırlarını da oluşturmasına yardımcı olacaktır. Ebeveynler harçlığı ceza ya da ödül aracı olarak kullanmamalıdır. Çocuğun yaşıyla orantılı olarak harçlığını her yıl artırmalı, alışveriş esnasında kendi parasını kullanmaya özendirirken harcamalarını da planlaması öğretilmelidir.

Çocuğa ergenliğe yavaş yavaş adım attığı dönemlerde okul harçlığı veya haftalık harçlık miktarının aile bütçesi de göz önünde bulundurularak verilmesi; haftalık, aylık ve yıllık kişisel bütçe planlaması yapmasını destekler. Harçlık verilen çocuklar, verilmeyenlere göre malların çeşitliliği ve fiyatları hakkında daha gelişmiş bilgiye sahip olurlar.

Çocukta tasarruf bilinci oluşturmak için

Yeryüzündeki sonsuz kaynak kavramına karşın kendiyle çelişen sınırlı bütçe kavramıyla büyürüz. Sınır tanımaz çocuksu hayaller ise limitsizdir. Bununla beraber bazı ebeveynler çocuklarına sınır koymayı bilemezler. Onlara ket vurarak çocuklarının sınırlandırılmış hissettirmelerini istemezler ve para konusunu açmaktan uzak dururlar. Açılmayan konu beraberinde para bilincinin gelişimini engellediği gibi; sınırlandırma, kendiyle çelişen sınırlı bütçe tanımı ve tasarruf etme kavramlarının da birbirine karışmasına sebep olur. Tasarruf genel olarak, harçlıkla öğrenilecek bir alışkanlıktır. Bununla birlikte verilen harçlığın limiti, mal ve hizmetlerin fiyatlarının ne kadar olduğunu düşünmesini ve seçenekleri arasından kıyas yapmasını öğretir. Böylece çocuk istek ve ihtiyacı ayırt etmeye başlarken önceliklerini de belirleme alışkanlığı kazanır. Kendi bütçe kavramı içinde kullanmak üzere onlara verilen harçlık, paranın kullanımını, harcama limitlerini, para anlayışını gerçek ve somut hale getirir.

Çocuk para kullanımında hata yapacaksa şimdi yapsın

Çocuklara yaş aldıkça ek para kazanma olanakları sağlayarak uygun değerler öğretilmeye başlanmalıdır. Çocuğa gerektiğinde borç vermek ve sonrasında bu borcu yapılandırmak da ona gelecekte yardımcı olacak davranışlardandır. Böylece harçlıklarından ufak ufak da olsa düzenli olarak tasarruf ederken borç kavramına karşı nasıl davranması gerektiğini öğrenmeye başlarlar. Ayrıca, çocuklar kendi paralarını kullanarak satın aldıkları ürünlerle daha çok değerlendirme yapma kabiliyetlerini de geliştirirler. Şimdiden küçük hatalar yapmalarına da izin vermek, ilerde daha büyük hatalar yapmalarını engelleyecektir.

Ebeveyn çocuğa ne zaman ve nasıl destek olması gerektiğini bilmeli

Para, kişinin onu olumlu yönde kendisine hizmet edecek şekilde kullandığı sürece, doğru kullanımın benimsendiğini söyleyebiliriz. Ancak insan yavrusu merak eden bir varlıktır. Canı yanıncaya kadar deneyebilir. Hatta canı yansa da denemeye devam eden bir potansiyeli de vardır ve kısmen de böyle öğrenir. Bu süreçte çocuğun yanında olan ebeveynin, davranışı önemlidir. İlk adım sürçlerinde, ayağa kalkması için onu nasıl destekliyorum? Müdahale etmeden kendi kendine bir yol bulmasını gözlemliyor muyum? Ya da ne zaman destek müdahalesinde bulunacağı kritik anları yakalıyor muyum? İşte tüm bu süreçler çok basit, hayatın içinden davranışlar gibi gözükse de çocuk yarın yetişkin olduğunda ne zaman ve nasıl karar vereceğini etkileyecektir. Hatta bir işe atılırken ki olabilecek riski görme ve riski karşılama sürecini yönetmesi de buna dahildir. Tüm bu davranışlar neticesinde gün sonunda hep bir para hareketi içindeyiz ve nihayetinde bir sonucu olacaktır.